Duymamıştık... Bir gazeteci arkadaşımız haber verdi...
Hakkı Devrim’in Radikal gazetesi ile ilişiği kesilmiş...
Daha doğrusu kendisine mali durumun iyi olmadığı, isterse ücretsiz yazabileceği bildirilmiş.
Dolayısıyla ayrılık mecburiyet halini almış.
Mahfi Eğilmez de aynı teklif sonucu gazeteyle yolunu ayırmış.
Bizim meslekte işe son vermenin türlü çeşitli yolları vardır...
Kimisi işten atıldığını, sabah binaya giriş kartı çalışmadığında öğrenir.
Kimisi (Zeynep Oral mesela) işten atılan arkadaşlarını teselliye gittiğinde öğrenmiştir işine son verildiğini...
Ecvet Güresin’e Hürriyet’ten ayrıldığı bir dış gezi dönüşü havaalanında tebliğ edilmişti.
Hasan Pulur anlatır... Dinçer Güner’e çocuklarının sünnet töreninde bir zarf gelir. Zarfın üzerinde Hürriyet amblemini görenler “Ee yaşadın, içinde okkalı bir rakam vardır” diye tezahürat yaparken zarfın içinden Nezih Demirkent imzalı işe son verme yazısı çıkar...
Sözü edilen bu isimler ne hırsız ne haindir. Tek günahları yıllarca bir gazeteye ve okuruna hizmet etmektir...
Bir mahcubiyetin yansıtılması olsa gerek... İşten atılana çoğu kez suçlu gibi muamele edilir.
Bir küçük kokteyl... Bir sade veda töreni... Hayaldir sadece...
Bir teşekkür mektubu bile çok görülür...
Oysa bir gazete gazetecilerden oluşur... Çark onlarla döner...
Gazetecinin ömrünü o çarkın dişlileri öğütür.
Verilen aylıklar karşılamaz bu emeği...
İnsanlar idam edilirken trampetler çalar...
Bir gazeteciden esirgenir bu kadarcık tören...
Mesleğin vahşi çekiciliğine dahildir bütün bunlar...
Amerika’da hırsızlar kocaman bir köprüyü çalmışlar.
N’olmuş ki? Bizdekiler kocaman bir ülkenin geleceğini çaldılar!
Fahrettin Fidan
Suriye lideri Esad dertli: “Türkiye’den gelenler Obama’nın sözcüsü gibi.”
“Gibi” burada biraz fazla olmuş gibi...
* * *
Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat kökenli olmayan büyükelçiler dönemi başlamış.
Öyle olacağı Başbakan’ın “monşer alerjisi”nden belliydi zaten...
Haldun Ertem
Saray zarafeti
Saray zarafetinden bir örnek mi istersiniz...
Padişah Abdülmecit yaveri Şerif Bey’le konuşuyor:
- Şerif Bey sizce bir insanı hayatta en çok mutlu eden şey nedir?
- Hünkarım kendisinden büyük bir kişinin ona iltifat etmesidir. Ama siz böyle bir zevki tadamazsınız. Çünkü sizden büyük insan yoktur...
Abdülmecit gülümseyerek:
- Ama siz de benim mutluluğuma erişemezsiniz...
- Neden efendim?
- Çünkü benim sizin gibi zarif bir dostum var ama siz kendiniz gibi birini bulamazsınız...
(Hıfzı Topuz - Abdülmecit S.158)
Eşeğin akıbeti!
Mimarlar Haftası’nda mimar öyküleri okurken Aydın Boysan’ın bir anısı çıkıyor karşımıza.
Mimarlık Fakültesi öğrencisi Aydın Boysan 1952 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nin balosunu düzenleyen komitededir. Tabii komitenin en cevval üyesi. Anlatıyor:
“... Piyangoya koymak üzere çeşitli müesseselerden hediyeler topladık. Ancak yeterli olmadı. Ben büyük ikramiye olarak at pazarından bir eşek satın aldım. Balo Taksim gazinosundaydı. Gazino Müdürü Holivut Cihat önce biraz zorluk çıkardı. Neyse ikna ettik, eşeği içeri soktuk. Biletlerin tümü satıldı, piyango çekildi, eşeğin sahibi çıkmadı. Herkes dağıldı eşekle baş başa kaldık. Ben de eşeği arka sokakta bir ağaca bağladım; kaçtım. Akıbetini de bir daha öğrenemedim.”
(Mimarlar Dik Durur - Doğan Hasol, s.77)
Kadın sözlüğü...
Fransız gazeteci Agnes Michaux’nun “Kadın Düşmanı Sözlük”ü yeni baskısını yaptı... Buna sözlük yerine kadınlarla ilgili mizahi düşünceler ve sataşmalar da diyebilirsiniz. Yiğit Bener’in güzel çevirisiyle okuduğumuz sözlükten birkaç söz:
- Bir kadın imla kurallarını öğrenmeye görsün artık çalımından geçilmez.
Matmazel de Lespinasse
- Özgür kadınlar kadın değildir...
Colette
- Yetenekli kadın oyunculara kapris yapıyorlar diye kızamayız, çünkü zavallı kadınların yeteneksiz olanlarında da aynı kaprisler var.
Jules Renard
- Bırakın kadınları düş gücü olmayan erkekler alsın.
Marcel Proust
- Bir kadın size bir kez yüreğini bağışladı mı gerisinden kurtulmak mümkün değildir.
John Vanbrugh
- Yaşlandıkça erkeğin yüz hatları derinleşir kadınların ise buruşur.
Goethe
- Kadınlara şaka yapmaya gerek yoktur. Onları gıdıklayarak daha fazla güldürebilirsiniz.
Bouvard.
- 35 yaşındaki bir kadın 35 yaşındaki bir erkekten daha yaşlı gösterir. Neden mi? Çünkü gerçekten öyledir de ondan...
Montherlant,
