Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ancak Toussaud Müzesi, mevcut heykeli değiştirmeye pek niyetli görünmüyor.Bir süre önce Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Toussaud Müzesine yazı yazarak, Atatürk heykelini değiştirmeyi önermiş.Şimdi müzeden yanıt bekleniyor.Londradaki büyükelçiliğimiz, müzeyi ziyaret eden yurttaşlarımız ve sivil toplum kuruluşları da Toussaud Müzesine bu konuda baskı yaparsa yararlı olur.Yılmaz Büyükerşen ayrıca, İsmet İnönü, Kenan Evren, Fahri Korutürk, Süleyman Demirel, Celal Bayarın da anlatılmayacak güzellikte heykellerini yapmış. Ne var ki, bunları sergileyecek bir salon yok... Sanat ve kültür söz konusu olunca ülkede bir fakirliktir başlıyor! Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 1966 yılında Londrada "Madam Toussaud Müzesi"nde gördüğü Atatürk heykelinin sakilliğinden çok etkilenmiş. Yurda döndüğünde Atatürke benzeyen bir Atatürk heykeli yapmak için kolları sıvamış. Kendisinin resimle, heykelle vs. pek ilgisi yok. Ancak insan azmedince başarıyor. Önceleri malzemeyi tutturamamış. Londraya ikinci gidişinde Madam Toussaud Müzesini yeniden gezmiş, atölyede yerde gördüğü bir parçayı alıp yurda getirmiş. Tahlil ettirmiş. Malzemenin formülünü keşfetmiş. Saç ve gözleri temin etmesi ayrı hikâye. Sonunda bütün zorlukları yenmiş, enfes bir Atatürk heykeli çıkarmış ortaya... Başbakan Erdoğan, "AB ile çelik çomak oynamıyoruz" demiş. Evet, sadece onlar bizim gururumuzla oynuyor. Fransada Türkolojinin babalarından sayılan Louis Bazin, Alzheimer hastalığı ile boğuşuyor son zamanlarda... Bazin (Bazen okunur) yakınlarını giderek daha az tanıyor. Hafızası zayıflıyor. Yakınları hastanın kendi geçmişiyle ipleri tamamen koparmaması için odasına eski dostlarının resimlerini astılar... Hastane odasında küçük bir sergi açıldı adeta. Sergide Abidin Dino, Fikret Mualla ve Avninin tabloları da var. Paristen haberler Bir Türk, iki Ermeni yazar, Ali Bayramoğlu, Hrant Dink ve Etyen Mahçupyan, geçenlerde Marsilyada bir konferansta Diaspora Ermenileriyle güncel konuları tartıştılar. Hrant Dink, BİA Haber Ajansı sitesine izlenimlerini yazmış. Şu tespiti dikkatimizi çekti:- Önemli bir (Ermeni) aktivist kesim, soykırımın tanınmasıyla yetinmeyip taleplerini tazminat ödenmesine kadar taşımaya niyetli...Ve bir hoş espri... Ali Bayramoğlu, hızlı trene bilet almak üzere gişeye giderken, Mahçupyan arkasından bağırıyor:- Bir tam, iki Ermeni al... Marsilyadan trenle Emekli Büyükelçi (ayrıca ressam ve şair) Yüksel Söylemez, "Görgüsüzlük Çağı" adlı kitabında, çok yararlı görgü öğütleri veriyor... Gerçi topluma para egemen oldukça görgülü olmanın önemi azalıyor (çünkü insanın hak ettiğinden çok para kazanması için görgüsüzlüğü ele alması gerekiyor) ama... Yine de nezaketin, efendiliğin, görgünün değeri, insan olmaya niyetli kişilerin ortamında hâlâ geçerli...Efendilik deyince... Kitapta bir örnek veriliyor...Evde konuk olan yabancı, yanlışlıkla banyonun kapısını açar... Hanımefendiyi yıkanırken görünce "Affedersiniz beyefendi" diyerek kapıyı kapatır. Böylece hanımefendiyi görmemiş izlenimi verir... Ne zekâ, ne nezaket...Kadınların eli ne zaman öpülür?.. Kadının elinde eldiven varsa öpülmez. Açık havada, açık mekânlarda da kadınların eli öpülmez. Ayrıca genç kızların elini öpmek de âdetten değil.Tabii nezaket kuralları, toplumdan topluma değişiyor. Örneğin Akdenizli erkekler, karşılaştıklarında şapur şupur öpüşürken, İskandinav toplumlarında böyle bir âdet yok. Amerikada da yok. Telefon konuşmalarında günümüzde pek uygulanmayan bir kural: Telefonu kim açmışsa o kapatır. Telefonu sonradan açan karşı tarafın kapatmasını bekler.Kitapta "Oculesics" de anlatılıyor. Yani: Göz teması... Doğu Avrupa, İngiltere, Kanada, ABD kültürlerinde göz teması var. Bir iki saniyelik bakış karşınızdakine ilgi ve saygının ifadesi kabul ediliyor... Çin ve Endonezya gibi ülkelerde ise tersine, konuşurken yere bakmak saygı ifadesi sayılıyor. Bir kadının gözlerine sürekli bakmak pek çok kültürde ayıp sayılırken, İtalya ve Fransada ayıp sayılmıyor... Görgüsüzlük çağı Müziksever ana baba, yeni doğan kızlarına o günlerin müzik akımı Con Dolcezzadan esinlenerek Condoleezza adını koymuşlar. Con Dolcezza, "Tatlılıkla" anlamına geliyor. Kız ise müthiş sertlik yanlısı. Şimdi de Dışişleri Bakanı oldu. Du bakalim nolcek? m.asik@milliyet.com.tr