Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

"Vergi reformu... Hemen... Şimdi...
Vergiler yetersiz... Sistem adaletsiz... Ekonominin yarısı vergi dışı... Vergi kaçağı 1 katrilyon...
Vergi reformu şart... Hemen... Şimdi..."
Bu çağrılar bir işçi sendikası mı yapıyor?
Hayır... İşverenler...
Yukardaki sözler Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin yayınladığı "Forum" adlı Dergide yer alıyor.
TOBB Başkanı Fuat Miras, kayıt dışı ekonominin ve eskiyen sistemin Türkiye'yi giderek "Vergisini ödeyenler için cehennem, ödeyenler için cennet" haline getirdiğini vurguluyor.
İktisatçı Mustafa Sönmez giriş yazısında:
- İşçi ve işveren örgütlerinin irticaya karşı bir masa etrafında toplanmış olması tarihimizde bir kilometre taşıydı, diyor, sözkonusu tarafların üzerinde birleşip eylem yapacakları bir alan da ekonomidir... Vergi reformudur...
Vergi haksızlığı karşısında dürüst işveren ile soyulan emekçinin sesi birleşiyor.
Ortaya dehşet verici rakamlar saçılıyor...
İstanbul Sanayi Odası Başkanı
Hüsamettin Kavi, kuruluş bünyesinde 1996 yılı için yaptıkları incelemelerin çarpıcı sonuçlarını veriyor...
"Ekonomi yüzde 70 kayıt altına alındığında enflasyon yüzde 28'e düşecektir...
Eğer ekonomi yüzde 80 kayıt altına alınırsa enflasyon yüzde 7,5'a inebilecektir."
Vergi reformu, işçi ve işverenin gündemin birinci sırasına almak zorunda oldukları acil konudur. Biraz silkinmek kafi... Biraz gayret...

-Libya'dan Refah Partisi'ne gönderilen paraların trafiğini yönettiği öne sürülen Erbakan'ın danışmanı Celalettin Döver, dün sabah Esenboğa Havalimanı'nda polis tarafından yakalandı. Bu olayla ilgili ne düşünüyorsunuz?..
RP Meclis Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğlu, dün düzenlediği basın toplantısında bir meslekdaşımızın bu sorusuna gülerek şu yanıtı verdi:
- Bu, RP'yi yıpratmak için uydurulmuş bir senaryodur. Biz bu tür iftiraları çok gördük. Türkiye de çok gördü. Örneğin, geçmişte Tansu Çiller için de Amerikan casusu, CİA ajanı olduğu iftirasında bulunulmuştu. Ama sonra olay bağımsız yargıya intikal etti ve bütün bu iftiraların yalan olduğu anlaşıldı...
O anda salondan bir el daha kalktı...
- Yanlış anlamadıysam, Tansu Çiller hakkındaki Amerikan casusluğu iddiasının da bir iftira olduğunu söylediniz...
- Evet, nitekim iftira olduğu sonradan anlaşılmadı mı?
- Ama bu iddiayı, Genel Başkanınız Necmettin Erbakan da Meclis kürsüsünden dile getirmişti. Buna ne diyorsunuz?
Yanıta dikkat:
- Şimdi bakınız, siyaseten bazı iddialar ileri sürülebilir, ama aynı şey hukuken yapılırsa doğru olmaz.

Gökkafes tartışması biraz uzadı... Belki sıktı. Ancak konu çetrefil olunca söz uzuyor... Sonunda geliyoruz tartışmanın odak noktasına... Ne demişti son olarak konuşan Mimarlar Odası Genel Sekreteri Yıldız Uysal:
"İnşaatın sahibi Dolmabahçe Turizm, Gökkafes'i 8 kata indiren 1992 tarihli Sözen planının Danıştay'ca usül açısından iptali sonucu daha önce Dalan yönetimince yapılmış ve 1989'da Turizm Bakanlığınca onaylanmış planın otomatik olarak yeniden yürürlüğe girdiği kabulüne dayanarak binayı yükseltmeye devam etmektedir. Ancak bu yorum doğru değildir. Danıştay'ın kökleşmiş içtihatlarında, `bir planın yargı organlarınca iptalinin, önceki planın kendiliğinden yürürlüğe girmesi sonucunu doğuramayacağı' açıkça ifade edilmektedir."
Dolmabahçe Turizm A.Ş, cevabi faks notunda, "Daha önceki planı otomatik olarak yürürlüğe koyan biz değiliz" diyerek Turizm Bakanlığı'nın 23 Ocak 1997 tarihli kararına dikkati çekiyor.
Bize fotokopisi gönderilen bu kararda Turizm Bakanlığı:
"1989 tarihinde Bakanlığımızca onaylanan imar planı (Dalan planı) yürürlükte olup işlemlerin buna göre yapılması gerekmektedir" diyor.
Anlaşılıyor ki, bir önceki planı geçerli sayan Dolmabahçe Turizm A.Ş değil... Turizm Bakanlığı... Kararın altında imzası bulunan zamanın Turizm Bakanı Bahattin Yücel'le konuşuyoruz... Diyor ki:
- Bu konuda Bakanlık müfettişlerinin ötesinde bizim dışımızdaki kamu hukuku uzmanlarının, örneğin Doçent Selçuk Soybay gibi isimlerin de görüşünü aldık. Yanılmıyorsam Danıştay kararı da bir önceki planın yürürlüğe konmasına cevaz veriyordu. Böylece iptal kararı üzerine işlem tesis edildi, 1989 planı yeniden yürürlüğe konuldu.
Dolmabahçe Turizm, Turizm Bakanlığının bu kararı üzerine Beyoğlu Belediyesi'ne (ruhsatın yenilenmesi için) başvurmuş. Olumlu yanıt alamamış. Bunun üzerine İdare Mahkemesi'ne gitmiş, "ruhsat yenilememe işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır" gerekçeli bir yürütmeyi durdurma kararından sonra inşaata başlamış.
Kamu hukukunda uzman bir ismin, Profesör Ülkü Azrak'ın görüşünü alıyoruz bu noktada. Diyor ki Profesör Azrak (özetle):
- Yargının bir planı iptal etmesi "hukuka uygun olarak yeniden düzenlensin" anlamı taşır. Bir planın iptali bir başkasını yürürlüğe sokmaz. Turizm Bakanlığı eski planı yeniden yürürlüğe koyma yetkisine sahip değildir. Yeniden plan yapması gerekirdi...
Tartışma gelip bu noktaya takılıyor. Geniş katılımlı bir televizyon açıkoturumu (ki "Dolmabahçe Turizm" de böyle bir açık oturuma hazır olduğunu bildirdi) sanırız meseleyi daha iyi açıklayacaktır. Televizyoncu arkadaşların ilgisine..



Yazara Email M.Asik@milliyet.com.tr