Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP Milletvekili Haluk Pekşen’in ağzından... Rize Yat Limanı’na dolgu için dökülen taşların eridiğini ve mendireğin sulara gömüldüğünü geçen gün yazmıştık.
Brezilya’dan getirilen suda yaşayan ağaçlarla desteklenen Haliç’teki Bulgar kilisesinin ise 100 yıl ayakta durduğunu eklemiştik.
Dikkatli okurlarımız yeni tehlikelere dikkat çekiyorlar...
Örneğin Rize - Artvin Havaalanı için halen deniz doldurulmaktadır... Denize 88.5 milyon ton dolgu malzemesi dökülecektir. Gelecekte bu taşların da erime riski var mıdır?
Haluk Pekşen: “Vardır” diyor... Ve bize işin tekniğini anlatıyor...
- Malzemenin hangi taşocağından alınacağını müteahhit ihaleye girerken işverene bildirir. İşveren o taş ocağının ürününü analiz ettirir. Uygunsa denize dökülmesine izin verir. Veya müteahhit işverene “Bana taş ocağını siz gösterin taşı ben oradan alayım” der. İşveren de taşını analiz ettirdiği taş ocaklarını gösterir, müteahhit oradan alım yapar. Rize’deki yat limanı dolgusunda bu kurallara uyulmamıştır. O yüzden taşlar erimiş liman çökmüştür. Eğer Rize - Artvin Havaalanı inşaatında da başına buyruk hareket edilirse havaalanı çökme riskine girer...
Deniz dolgusuyla yapılan bir de Ordu Giresun Havaalanı var. Orası acaba ne âlemde? Dolguda kullanılan malzemenin analizi yapıldı mı? Sormanın sırasıdır...

Tuvalete gidiş!

Başakşehir’de bir ortaokulda bir öğrenci Türkçe dersi sırasında tuvalete gitmek için izin istiyor. Öğretmen izin vermiyor. Tartışma başlayınca öğretmen öğrenciye falçata (maket bıçağı) gösteriyor. Bir başka öğrenci izin isteyince ona da falçata gösteriyor.
Geçenlerde televizyonda Michael Moore’un nefis bir belgeselini izledik. Filmde bir ara Finlandiya’daki eğitim sistemi anlatıldı. Öğretmeler: “Bizim sınıflarda öğrenciler tuvalete giderken izin istemezler” diyordu. ABD’de bir üniversitede öğretim üyeliği yapan Emre Balıkçı arkadaşımla bu konuyu konuşurken o da:
- Bizim üniversitede öğrenciler sınavda bile tuvalete izinsiz gidip geliyor, dedi. Türkiye’de biz hangi aşamadayız buyurun yukarıdaki örnekte görün...

PARFÜM

Şaşırtıcı bir kurnazlığı, gazeteci arkadaşımız anlatıyor...
- Geçenlerde ünlü bir mağazada parfümlere bakıyordum. Tezgâhtar hanım çok övdüğü bir parfümü test kartına hafifçe püskürtüp uzattı. Pahalıydı ama güzeldi. Kartı alıp cebime koymuşum. Bir hafta sonra tesadüfen buldum. İlk günkü kadar güzel kokuyordu. Demek ki çok kalıcıydı. Eşime doğum gününde o parfümden hediye ettim. Ertesi akşam dedi ki:
- Parfümü öğlen elbiseme sıkmıştım. Akşama kalmamış, uçup gitmiş...
Durumu mağazadaki tezgâhtar hanıma anlattım. Açık sözlü biri çıktı. Bana dedi ki:
- Firmalar müşteriyi cezbetmek için tester denilen deneme parfümlerini daha yoğun aromalı yaparlar. Satışa çıkan ürünler ise daha az yoğundur. Satın aldığınız parfümün test parfümü kadar kalıcı olmaması normaldir!
İyi mi?

KİRAZ

Fransa içinde “dimethoate” aktif maddesi bulunduğu gerekçesiyle Türkiye’den kiraz almıyormuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa gezisinde açıklandı.
Peki bu madde sadece Fransız vatandaşına mı zararlı? Bizim vatandaşı etkilemiyor mu? Kirazda böyle zararlı bir madde bulunduğunu ilk kez duyuyoruz... Afiyetle yiyorduk şimdiye kadar... Ziraat Odaları konularda halkı neden bilgilendirmiyor?