İki yıl önce akademik bir toplantıda din ulemasının asırlardır tartıştığı bir konuya giren: “Kuran‘ın manası vahyedilmiştir, lafzı değil” görüşünü dile getiren tefsir profesörü Mustafa Öztürk’ün başı dertte.
Prof. Öztürk’ün, “Kuran’ı peygamber uydurdu” dediği ileri sürülerek cahil insanlara hedef gösteriliyor. Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu, adını vermeden Öztürk’ün aleyhinde bir açıklama yapmış. Konu bir grup tanınmış ilahiyatçının yer aldığı “Fukaha” adlı WhatsApp grubunda tartışılmış. Bir ilahiyatçı, Öztürk için, “Ulema sorgulasın. Tövbe etmezse katledilmeli” diye fetva vermiş. Prof. Mustafa Öztürk bir yandan ülke dışına çıkacağı mesajları verirken, bir yandan da acı acı yakınıyor: “Bir kişinin dini görüş ve düşünceleri belli bir grup tarafından tasvip edilmediğinde, söz konusu kişi için beddua ve lanet seanslarına başlanmaktadır. Ardından siyasi ve idari mercilere şikâyetler yağdırılmaktadır. Bugün birçok dini grup ve cemaat kendi din anlayışını pazarlamakta, bunu yaparken de başka grup ve şahısları saf dışı bırakmaya çalışmaktadır. Dinin birtakım cemaatler nezdinde rant kaynağı olduğu izlenimi uyanmaktadır.” Gelinen nokta, “dinin kişisel ve özel yaşam alanına çekilerek dini inanç ve ibadet özgürlüğünün güvence altına alınmasını” öngören laikliğin önemini anlatıyor.
AĞAÇLARIN AKIBETİ!
İstanbul Havalimanı’nda kesilen bir milyon ağacın akıbetini, bizim gibi, CHP Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer de merak ederek bakana sormuş. Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan’ın yanıtı şöyle:
“İlk fidan dikim çalışmasına 16 Kasım 2018 tarihinde İstanbul’da, Karaburun’daki sahada başlanmıştır.
Bu protokol kapsamında, Çatalca bölgesinde toplamda 50 hektarlık alanda 80.000 adet fidan dikimi yapılacaktır. Bu çalışma, asıl hedef olan 5 yılda 5.000 Hektar Ağaçlandırma Projesi’nin ilk adımı niteliğindedir. Hektar başına dikilecek ağaç sayısının 5 - 10 milyon arasında olması öngörülmektedir. Bu konuda detaylı bilgiler, her yıl kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Fidan dikiminin 5 yıllık bir sürede tamamlanması öngörülmektedir.”
Bu sözleri senet sayarak kayda geçelim...
BEN
Bendeniz İstanbul Belediye Başkanı olsam öncelikle neler mi yaparım...
Mesela...
- Kentte yeni gökdelen yapımını yasaklarım.
- Kanal İstanbul’un inşasına engel olurum.
- Deniz yolunun etkin kullanımı için yeni projeler yaparım.
- Uygar bir taksi düzeni kurarım.
- Kentin önemli kavşaklarında sabah - akşam trafik görevlisi bulundururum.
- Halkın ihtiyaç maddelerini ucuza temin etmesi için kooperatifçiliği desteklerim.
- Üreticiden tüketiciye aracısız aktarım için projeler uygularım.
- Depreme karşı önlemleri öncelikle alırım.
- Kentin kaldırımlarını düzeltir, İstanbul’u içinde yürünür bir şehir yaparım.
- Kültür merkezlerinin sayısını çoğaltırım. Halkevleri kurarım. Gençleri meslek sahibi yapacak projeler uygularım.
- Kent içindeki stadyumları kent dışına taşırım.
- Suriçi’ndeki bütün kaçak yapıları yıkıp tarihi eserleri ortaya çıkarırım.
- Sürekli anketlerle halkın taleplerini öğrenir, uygularım.
UZUN
Bazılarımız uzun isim ve unvanlara sahip olmayı sever. Bundan gurur duyar. Bazıları ise sadelik sever. Eski hikâyedir...
Yugoslavya’nın eski başkanı Jozif Broz Tito bir gün İstanbul’a gelir. Onu karşılayan Vali Gökay kendisini takdim eder:
- İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Ordinaryüs Profesör Doktor Fahrettin Kerim Gökay...
Konuk Devlet Başkanı da elini uzatır:
- Tito...
AĞA
Ağaç deyince hemen akla geliveren öykü...
Napolyon bir gün bahçıvanı çağırmış...
- Sarayın bahçesine falanca ağaçtan çok miktarda dikelim...
Bahçıvan sıkıntılı:
- Fakat efendim, o ağaç ancak 50 yılda büyür...
Napolyon:
- O zaman hiç vakit geçirmeyin, hemen iş başına...
