Tezgahtaki MİT yasa teklifinin en kısa yorumu şudur:
“Devlet eliyle yasadışı örgüt kuruluyor...”
Bu yasayla MİT... Banka hesabınızdan, hastanedeki sağlık raporlarınıza... Baro veya gazete arşivlerinden adliyelerdeki soruşturma dosyalarına kadar her özel bilgiye ulaşabilecek. Herhangi bir kurumdan, dernekten, şirketten belge istedi mi, bunlar “öncelikle” verilecek...
Her türlü iç ve dış operasyonu yapacak...
Mafyanın telefonu dinlenecekse üç tane ağır ceza hakimi oybirliğiyle karar verecek, ama MİT sizin telefonunuzu dinlemek istediğinde tek bir hakimin izni yeterli olacak...
Mensupları suç işlediği zaman amirleri “görev icabı” dediği anda suçtan sıyrılacak...
Yargılanma izni çıkarsa da yargılama Ankara’da özel bir mahkemede yapılacak...
Anayasa ve yasaların üzerinde bir örgüt...
Bizim basın hangi fikre hizmetse... Tasarıda yapılan bir iki değişikliği “İktidardan geri adım” diye veriyor... Vatandaş da sakıncaların giderildiğini sanıyor. Oysa yapılan değişiklikler devede kulak bile değil. Komik...
En vahimi... Kurulacak bu yapı... Kontrgerilla, Gladio gibi suç örgütlerinin yuvalanıp çalışmasına müthiş elverişli bir ortam yaratacak...
Derin devlet yasallaşıyor da diyebiliriz...
Polis devleti kuruluyor deniyordu.. Doğrusu “Gizli polis devleti” kuruluyor.
Otoriter düzenden totaliter düzene geçiliyor.
HSYK ve internet yasalarıyla birlikte demokrasi ve özgürlüklerin üzerine kalın bir şal örtülecek. Vahim bir yoldayız...
Rüşvetçi hocalar!
Urla villalarının serüvenini YouTube’daki konuşmalardan izleyebilirsiniz...
İşadamı Latif Topbaş bir yandan villa inşaatını sürdürüyor bir yandan imar izni alabilmek için villaların arazisini 1. dereceden 3. derece SİT’e düşürmek için yoğun çaba harcıyor. Başbakan devrede. Vali Cahit Kıraç bir ara villaları yıktırmaya kalkışınca Diyarbakır’ı boyluyor. Bu arada bilirkişi olarak 6 üniversite öğretim üyesi devreye giriyor. Oğuzhan Boyacı ile temasa geçen 6 öğretim üyesinin lideri 30 bin diğerleri 20’şer bin lira rüşvet alıyor. Kendilerine toplam 130 bin lira ödeniyor. Kimdir bu öğretim üyeleri ? YÖK ilgileniyor mu?
Kimmiş o eşek?
Başbakan’ın Habertürk’teki elçisi “Alo Fatih” yani Fatih Saraç sadece emir almıyor... Aynı zamanda ülkeyi de yönetiyor... Mesela... İnternete düşen ses bandında Fatih Saraç, Başbakan’ın danışmanı Mustafa Varank’la konuşuyor. Bu konuşmada YÖK Başkanı Ahmet Çetinsaya’nın Radikal’de “Direnemedik” başlığıyla çıkan demecini göstererek diyor ki:
l YÖK Başkanı dün Radikal’e çıktı bugün SOL’a çıktı ‘rahatsızım’ diye... Ben şuna bi vurayım yaa...
l Ya sen vurursan yanlış anlaşılır abicim...
l Ama kardeşim neden rahatsız oluyormuş... Hayatında YÖK Başkanlığı mı görmüş eşek herif...
Üniversite camiasının başındaki adama “eşek”liğin yakıştırılması ve bunun karşılık görmemesi insanı üzüyor.
TIP
Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapılan münazaranın konusu “Adalet mi daha önemli sağlık mı?” idi. Tıbbiyeliler sağlığın daha önemli olduğunu savundular.
Hukuk Fakültesi ekibi “adalet daha önemlidir” tezini savunuyordu. Tıp ekibi münazaranın sonuna doğru altın vuruşu yaparak dedi ki:
“Bakın Kanuni ne demiş:
- Halk içinde muteber nesne yok devlet gibi.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Demek ki tıp ve sağlık daha önemli...”
Hukuk Fakültesi sözcüsü daha da keskin bir vuruşla noktayı koydu:
“Tıp daha önemli olsaydı ona Kanuni Sultan Süleyman değil Tabii Sultan Süleyman derlerdi.”
BDP’nin “Seçimden sonra özerklik ilan edeceğiz” açıkla-masına karşı hiçbir şey yapılmıyor! Oysa söz konusu olan “vatan top-rağı” değil de “villa arazisi” olsaydı tüm yetkililer görevden alınmıştı...
Akif Kökçe
BÖREK
Twitter’da gözümüze Yeşilay Balat Şubesi’nin bir bildirisi ilişiyor...
“Sigarayı çocukların beyinlerinden silelim” diyor bildiri...
Bu dileğe katılmamak olası mı? Peki ne yapacağız?
Öneri:
- Sigara böreğine bundan böyle kalem böreği diyelim...
Sigarayla savaş iyi de bu biraz fazla değil mi?
Sigara böreği deyince aklınıza sigara geliyor, “bir cigara olsa da içsek” diye sağa sola bakınıyor musunuz?
ALKOL
Kocaeli Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurumu’nun binasında tabela bulunmuyor...
SOL gazetesinin haberine göre... Bunun sebebi “alkol”ün günah sayılmasıymış...
Memurlar, “arayan binayı bulamıyor” diyerek tabelaya alkol yazılması için defalarca başvurmuş.
Fakat talepleri her seferinde geri çevrilmiş...
Müftü ben bu konuda bir fetva okumadım ama karara saygı duyuyorum, demiş...
Ülkede hırsızlık ve ahlaksızlık arttıkça sigara, alkol gibi ayrıntılara hassasiyet artıyor...
Büyük götürmek için halkın gözü önündeki küçük konularda hassasiyet gerekiyor...
