Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. K. Yalçın Polat: “Bağışlanmadığı zaman organlar toprak olup gidiyor. Organ bekleyen hastalar ise hayatını kaybediyor. Bağışladığımızda farklı organlarımızla beş-altı hayatı kurtarabiliyoruz”

Organ yetmezliği olan insan sayısı her geçen gün artıyor. Bu kişilerden organ bulabilenler şanslı çünkü artık nakil operasyonları eskisine göre çok daha başarılı. Ama çoğu hasta çaresizce organ bekliyor. Bağış oranları çok düşük olduğundan bekleyenlerin listeleri uzayıp gidiyor.

3-9 Kasım arasındaki Organ Bağış Haftası vesilesiyle konuştuğumuz Memorial Ataşehir Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. K. Yalçın Polat “Organ nakli başarımız dünya standartlarının üzerinde. Ülkemizde yılda 4 bin organ nakli yapılıyor. Canlıdan verici organ nakillerinde ikinci sıradayız. Ancak bir yakınımız için canlıyken bile verdiğimiz organlarımızın biz öldükten sonra toprak olmasını tercih ediyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Polat organ nakliyle ilgili sorularımızı ayrıntılı biçimde yanıtladı.

“En çok karaciğer ve böbrek nakli yapılıyor”

*Organ bağışının önemi, son dönem organ yetmezliği olan hastaların tek tedavi şanslarının organ nakli olmasından kaynaklanıyor. Örneğin karaciğer yetmezlikli kişilere nakil yapılmazsa bu hastaların yüzde 60-70’i iki yıl içinde hayatını kaybediyor.

*Türkiye’de de dünyada da en çok böbrek ve karaciğer nakli yapılıyor. Çok yaygın görülen diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıklar böbrek yetmezliklerine neden olabiliyor. Karaciğer yetmezliğine hepatitler, bilinçsiz ilaç kullanımı, alkol tüketimi, obezite gibi hastalıklar, hatta mantar zehirlenmesi bile yol açabiliyor.

*Organlarımıza iyi bakmıyoruz. Check-up’ları zamanında yaptırmıyor, sağlıklı beslenmiyor ve düzenli spor yapmıyoruz. Sağlık Bakanlığı 2014 verileri de bunu kanıtlıyor. Şu anda
25 bin civarında hasta, kadavradan organ nakli için sıra bekliyor.

“Sistemde torpil veya ayrıcalık işlemiyor”

*Türkiye’de organ nakillerinde son yıllarda çok büyük değişimler yaşandı. 2000’li yıllarda yetkin uzman sayısı çok azdı, Türkiye’de organ dağıtım sistemi yoktu. Artık Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Koordinasyon Merkezi diye organ bağışı bekleyen tüm hastaları sıralayan bir kuruluşu var. Bu sistem sayesinde herhangi bir yerde kadavradan organ bağışı olduğunda; organın hangi merkezde, hangi hastaya takılacağı, organın hastaya uygunluğu hastanın aciliyetine göre bilgisayar sistemiyle belirleniyor. Özel hastanelerde de, devlette de aynı sistem var, sistemde
torpil veya ayrıcalık işlemiyor.

Haberin Devamı

*Kadavradan organ bağışını artırmamız gerekiyor. Ülkemizde gelişmiş ülkelerin aksine canlı vericiden nakil oranları yüksekken, kadavradan bağış oranı çok düşük. Bunda yoğun bakım servislerinde beyin ölümlerinin bildirilmemesi ve ailelerin yeteri kadar bilgilendirilmemesi de büyük rol oynuyor.

*Özelde de devlette de nakil operasyonları tamamen ücretsiz, tedavi sonrası gerekli ilaçları devlet ödüyor, tedavi sonrası hastaların yaşam kalitelerini daha da yükseltmek için biz uzmanlar olarak her geçen gün kendimizi daha da çok geliştiriyoruz. Eskiden biz giderdik, artık yurt dışından doktorlar bizden eğitim almaya geliyor. İnsanlar beyin ölümleri gerçekleştikten sonra organlarının bağışlanmasına izin vererek bu sürece destek olabilirler.

Haberin Devamı

*Beyin ölümü gerçekleşen kişinin ailesi bazen “Ya canlanırsa” diye umut ediyor. Kalbin durması, koma, bitkisel hayat tıbbi ölüm değildir. Ama beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin beynine kan gitmez ve geri dönüşümü olmayan bir şekilde hayatını kaybeder. Bu kişinin organlarını bağışlamazsanız organları toprak oluyor, bağışlarsanız beş-altı kişiye hayat oluyor.

*Zamanla organ bağışı oranlarının artması gerekirken azalıyor. 2006 yılında beyin ölümü gerçekleşen kişilerin ailelerinin yüzde 36’sı organlarını bağışlamayı kabul etmiş ama bugün
bu oran yüzde 21’e düşmüş durumda.

“Organ bağışı sürecinde psikolojik destek şart”

Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Kliniği’nden, Klinik Psikolog Bihter İyidir “Nakil gereken hastada organ kaybına bağlı olarak işlevsellik bozulabilir ve yaşam kalitesinde düşüş yaşanabilir” diyor. “Bu hastalarda depresyon, yas tepkileri, kızgınlık ve kaygı duyguları görülebiliyor. Kişinin kaygısı çok arttığında inkara başvurabiliyor. Bu da tedavisini aksatmasına sebep olabiliyor. Umutsuzluk ve karamsarlık gibi duyguların öne çıkması durumuda tedaviye uyumu bozabiliyor. Bu nedenlerle hastanın ilk teşhiste, nakil sürecini beklerken, operasyona hazırlanırken ve operasyon sonrası dönemde psikolojik destek alması gerekir.” İyidir, “canlı verici” olarak organ bağışında bulunan kişinin de psikolojik değişimler yaşayabileceği konusunda uyarıyor.

Organlarını bağışlamak isteyenler ne yapmalı?

Organlarını bağışlamak isteyenler kamu ya da özel hastanelerde veya aile sağlığı merkezlerinde; organ bağış kayıt görevlilerine ve organ nakli koordinatörlüklerine başvurabilirler. Buradan organ bağış kartı almanız ve bu kartı taşımanız da yeterli değil. Organlarınızı bağışlamak istiyorsanız hayattayken yakınlarınıza bu fikrinizi beyan etmeniz gerekiyor. Çünkü günü geldiğinde bağış kararını değerlendirecek olan
kişiler yakınlarınız. Bugün ülkemizdeki uygulamaya göre bağış kartınız olsa
bile yakınlarınız izin vermedikçe organlarınız alınamaz.