Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hepatit C artık tamamen tedavi edilebilen bir hastalık halini aldı. Diyabette yan etkisi çok daha az, etki süresi çok daha uzun yeni ilaçlar geliştirildi. Hipertansiyonda sağlıklı kabul edilen kan basıncı değerleri yine değişti... Bunları Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından 12-16 Ekim tarihleri arasında düzenlenen
18. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi’nde öğrendik. Gelelim ayrıntılara...

- Hepatit C üzerinde odaklanan Prof. Dr. Birol Özer: “Birkaç yıl öncesine kadar hepatit C’nin tedavisi gerçekten çok zordu. Bir yıla uzayan zorlu tedavi sürecinden sonra ancak yüzde 50’lere varan bir başarı sağlanabiliyordu. Bugün ise günde tek tabletle 12-24 hafta içinde hepatit C’yi tamamen yok edebiliyoruz. Birkaç yıl içinde 8-15 günde bile tedavi mümkün olabilecek.”

Haberin Devamı

- Prof. Özer erken teşhisin tedavideki önemini vurguladı: “Günümüzde 170 milyon insanın hepatit C virüsüyle yaşadığı biliniyor. Ameliyat olmuş, kan almış ve dövme yaptırmış kişiler gibi hepatit C taşıma riski bulunanların test yaptırmaları gerekiyor ki bilinmeyenleri de belirleyelim. Annesinde hepatit C olan bebeklerin de 18. ayın sonunda test yaptırması gerekiyor. Bu virüs uzun vadede siroz ve karaciğer kanseri gibi çok ciddi hastalıklara yol açıyor. Oysa bu tablolar ortaya çıkmadan virüsü vücuttan tamamen yok etmek artık mümkün.”

Diyabet için yeni ilaçlar

- Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişiyi etkileyen diyabet hastalığı konusunda alınacak önlemler de kongrede konuşuldu. Prof. Dr. Tufan Tükek yıllık olarak açlık kan şekeri kontrolü yapılması, ailesinde diyabetli olanların kan şekerini daha sık kontrol ettirmesi, riskli insanların diyetlerinin düzeltilmesiyle kilo vermelerinin ve şekeri hayatlarından uzaklaştırmalarının sağlanması ve fiziksel hareketliliklerinin artırılmasıyla diyabet olmalarının önüne geçilebileceğini anlattı.

- Prof. Tükek diyabet tedavisindeki güncel gelişmelere de değindi. Bunlardan birisi son beş, altı aydır kullanılan SGLT2 reseptör blokçuları. Bu ilaç böbreklerden glikozun geri emilimini önleyerek kan şekerinin idrar yoluyla dışarı atılımını sağlıyor. Fazla miktarda karbonhidrat alındığında vücut insülin salgısına gereksinim duymuyor çünkü kan şekeri dengesizliğini, fazlasını atarak ortadan kaldırıyor.

Haberin Devamı

- Dünyada kullanılmaya başlanan, tek enjeksiyonla 36-48 saat etkisi olan insülinler de yakında Türkiye’ye gelecek. Bu insülinler hastayı daha çok enjeksiyon yapmaktan kurtaracak.

“Tuzu azaltmalıyız”

- Prof. Dr. Kerim Güler tuz tüketiminde dünya birincisi olduğumuzu, 30 yaşın üzerindeki her üç kişiden birinde hipertansiyon görüldüğünü anlattı. Güler “Tuz tüketimini azaltmalıyız. Rafine tuzlar yerine okyanus tuzları kullanmalıyız. Ayrıca İspanya, İtalya, Yunanistan’ın Mora Yarımadası ve Ayvalık gibi zeytinyağı tüketiminin çok yüksek olduğu bölgelerde yaşam süresinin çok uzun olduğu tespit edildi. Demek ki tereyağı gibi hayvansal yağlar yerine zeytinyağı tüketeceğiz” dedi.

- Prof. Güler “Tansiyonun 140/90 ile 120/80 arasında tutulması gerekir. Bu da kişinin yaşına, bir kronik hastalığı olup olmadığına göre değişkenlik gösterdiğinden hastaların ilaçları ve dozu kişiye özel olarak doktor kontrolünde ayarlanmalıdır. Tansiyon tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak tedavi edilmezse öldürücü bir hal alır. Bu nedenle kimse komşu tavsiyesiyle tansiyon sorununu çözmeye çalışmasın, doktoruna danışsın!” diye de uyardı.

Haberin Devamı

“Grip öldürür, aşı korur”

- “Ülkemizde gut hastalığının görülme sıklığı hızla artıyor” diyen Prof. Dr. İhsan Ertenli şu bilgileri verdi: “Eskiye kıyasla sekiz kat daha fazla görülüyor. Paketli gıdalardaki mısır şurubu bu artışın başlıca sorumlusudur. Dukan diyeti gibi protein tüketimini artıran diyetler ve spor hocalarının önerdiği protein tozu gibi takviyeler de bu artışın en önemli nedenleri arasında yer alıyor.”

- TİHUD Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal grip aşısı tartışmalarına son noktayı koydu: “Grip aşısının etkinliğinin artık tartışılmaması lazım. Grip soğuk algınlığı değildir, öldürür. Grip aşısı ise hastaneye yatış ve ölüm riskine karşı korur. Aşı olan ve olmayan gruplar arasında hastaneye yatış ve ölüm düzeylerinde ciddi farklar var. Ayrıca aşı bir protein parçasıdır ve hastalık yapması söz konusu da değildir. Gebeler, 65 yaş üzerindekiler, kronik böbrek, karaciğer veya sol kalp yetmezliği olanlar, diyabetliler, kanser hastaları, HIV pozitif bireyler ile astım ve KOAH olan kişiler gribe yakalanma ve gribe bağlı hastaneye yatış ve ölüm konusunda çok daha risklidir. Bu kişilerin özellikle aşı olması gerekir.”