Muhittin Akbel

Muhittin Akbel

muhittin.akbel@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta sonunda sevgili kızımla küçük bir İzmir turu attım. Forum Bornova’ya uğradık.
Sonra, ver elini İnciraltı...
Sabah kalktığımda kendime söz verdim, “Bugün sinirlenmek yok” diye....
Sözümü tuttum. İnanmıyorsanız, kızıma sorabilirsiniz.
Benden yol isteyen, burnunu sokan herkese yol verdim.
Bir kere bile korna çalmadım. Tacizci sürücülere küfür etmedim, trafik canavarı olmadım.
Kendini arabamın önüne atan yayalara hiç kızmadım, arkamdaki aracın acı acı çalan kornasına rağmen...
Hatta elimle, “buyrun” işareti yaptım yayalara...
Kızım benim bu iyilik hallerime pek şaşırdı.
“Baba” dedi, “Kafana saksı mı düştü? N’oldu sana? Yoksa sinirlerini mi aldırdın?”
Cevap vermedim, gülümsedim sadece.
Milliyet Ege’nin spor sayfasının yanı sıra üçüncü sayfasını da hazırlayan bir editör olarak, toplumdaki depresyondan tırstığımı söyleyemedim kızıma...
Nasıl tırsmam arkadaş!
Ortalık sabıkalılarla dolu. Gözünün üstünde kaşın var, demeye gelmiyor insanlara...
İzmir ve Ege’de, insanın tüylerini ürperten son günlerin üçüncü sayfa haberlerine şöyle bir göz atalım isterseniz.
Mesela kahvehane işleten iki kardeş, park yeri yüzünden 17 yaşında sabıkalı biriyle tartışmaya yeltendi, ikisi de öldü.
15 yaşındaki Ayşe Dağlar, hayatının baharında intihar etti; ne derdi varsa...
Saddam Hüseyin’e özenen bir vatandaş, gürültü oluyor diye nişan törenindekilerin üzerine pompalı tüfekle ateş açtı.
Üçü çocuk, 8 kişi yaralandı.
Hüseyin Dede, sabah namazını niyaz edip evine geldikten sonra intihar etti.
Belediye otobüsü şoförü, elektrikli bisiklete çarptı; sonra, iddiaya göre çarptığı iki genci bıçakladı.
Bir ağabey, kardeşini döven kişiyi bıçakla öldürdü. Şimdi iki kardeş gözaltında, kim bilir yarın hapiste olacaklar!
2011 Ocak ayı verilerine göre, son 7 yılda kadın cinayetleri yüzde 1400 arttı.
Hırsızlık, gasp olaylarının ardı arkası kesilmiyor maalesef...
Kısacası, Türkiye’nin her köşesinden üçüncü sayfalık haber yağıyor.
Beni asıl korkutan, İzmir’deki tablonun da giderek kötüleşmesi.
Hani İzmir, Türkiye’nin en güvenli kentiydi?
Neler oluyor bize? Neler oluyor İzmir’e? Neler oluyor Ege’ye?
İzmir ve ilçelerinden gelen şiddet, taciz, intihar haberlerinin çokluğu, depresyonda olduğumuzu, risk altında yaşadığımızı gösteriyor.
Millet yay gibi... Her an birilerine saldırmaya hazır.
Psikolog Armağan Pınar Adanar’a sordum, “Neden böyle olduk?” diye...
Toplumsal depresyonun tehlikeli boyutlara ulaştığını kabul eden psikolog Adanar, bakın neler dedi:
“Son zamanlarda sadece fiziksel değil, psikolojik şiddet de arttı. Bireylerin mutsuzluğu, sıkıntıları, çaresizlikleri, gelecek kaygıları, her geçen gün büyüyor. Ülkemizde antidepresan kullananların sayısı o kadar fazla ki... Sağlıksız bireylerin sayısı arttıkça, toplum da sağlıksızlaşıyor. Depresyonda olan bir insan, ne kendini ne de diğer insanları önemser.”
Çocukların evin kontrolünü ele geçirmesine, kuralları koymalarına izin veren ailelerin, ileride psikopat bir evlatla karşılaşma riskini artırdığına da dikkat çekiyor Armağan Hanım...
Devletin ruh sağlığı hizmetine yeteri kadar önem vermemesini de eleştiren Armağan Pınar Adanar, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Hastanelerde ruh sağlığı hizmetleri son derece yetersiz. Çünkü sistem, doktorlara, hastayı muayene etmek için yeterli süre tanımıyor. Devlet, ülke çapında seferberlik ilan edip, halkın ruh sağlığını koruyucu hizmet veren mekanizmaları devreye sokmalı.”
Şiddeti önleyici eğitimlerin verilmesi, cezaların caydırı olması, şiddet uygulayanların ve şiddete maruz kalanların sağlam bir rehabilitasyon sürecinden geçirilmeleri gerektiğinin de altını çiziyor.
Son olarak sözü, siyasi parti liderlerine getiriyor psikolog Adanar:
“Devlet adamlarının ve parti liderlerinin son zamanlardaki sert çıkışları, vatandaşı geriyor. Onların birbirlerine sert ve anlamsız davranışları, halkın güven duygusunu zedeliyor. Dahası, vatandaşın öfkesini, hatta depresyonunu artırıyor.”
Sözün kısası, en azından şu seçim bitinceye kadar, kimseye “gözünün üstünde kaşın var” demeyin.
Anlaştık mı?