Yazarlar Müjdat'ın şakası

Müjdat'ın şakası

31.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Müjdat'ın şakası

Müjdatın şakası

Yalvaç URAL


DAHA önce de şaka üzerine size bir yazı yazmıştım. Şaka sözlüklerde şöyle tanımlanır: Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz.
Şaka yapmasını seven, şakadan hoşlanan kişilere şakacı denir. Aslında ben de şaka yapmayı, şakalaşmayı çok seven biriyimdir. Eğer yapılan şakalar gerçekten "bir şaka" niteliğinde ise sesim bile çıkmaz. Hatta şakayı yapanlarla birlikte ben de gülerim. Yalnızca sulu şakaları pek sevmem. Yine de, ara sıra da olsa başıma gelir.
Hiç unutmam, ortaokuldayken arkadaşlarım beni bir defasında elbiselerimle park havuzuna atmışlardı. Ama yine de ben, sulu şakalar pek yapmam. Şimdi içinizden bazı arkadaşlarım, belki dergilerle verdiğim su tabancalarından söz edeceklerdir. Tabii bunu savunduğumu söyleyemem. Bu tür armağanları, hiç olmazsa yaz günleri vererek sizi okulda başınıza gelecek felaketlerden koruduğumu söyleyerek belki kendimi savunabilirim.
Bence gerçek şaka, kimseyi incitmeden yapılan şakadır. Örneğin Müjdat'ın şakası gibi...
Üç ay önce bahçeli bir eve taşındık. Bu yüzden de günümüzün çoğu boş bahçeyi düzenlemekle geçiyor. İnsanın gül bahçesi olunca, bir anda diktiğiz her şeyin çiçek açmasını ve meyve vermesini istiyor. Tabii ki bu mümkün değil. Meyve ağaçlarının pek çoğu 2-3 yıl sonra meyve verebiliyor. Bitkiler, o da yerini severlerse, ancak bir yıl sonra çiçekleniyor.
Üzerinde çiçekler olan bir bitkiyi getirip bahçenize dikiyorsunuz, sanıyorsunuz ki durmadan çiçek açacak. Ama iki gün sonra çiçeklerin döküldüğünü, ancak gelecek yıl tekrar çiçek açacağını öğreniyorsunuz. Bilirsiniz Müjdat Gezen benim eski ve iyi arkadaşlarımdan biridir. O da benim yeni taşındığım yerde bahçeli bir eve taşındı. Yirmi gün önce, bir sabah ona çaya gittim. Fakat ne yalan söyleyeyim, moralim çok bozuldu. Hatta kıskandım desem daha doğru olur. Müjdat'ın bahçesinde, üzerinde belki yüzlerce elma olan bir ağaç vardı. Ayrıca bütün gülleri rengarenk açmış ve ortalık komşu çatlatan bir bahçe güzelliğindeydi. Çaktırmadan çevreye baktım ve kendisini bahçe konusundaki becerisinden dolayı tebrik ettim.
O gün evde bir de ortak arkadaşımız Yaman Tüzcet vardı. Bana, kendisine beş milyon lira verirsem benim bahçeme de böyle elmalı ağaçlar ve güller yapabileceklerini söyledi. Doğrusunu isterseniz önce hiçbir şey anlamadım. Daha sonra Müjdat gülerek, "Yalvaç, sen hayatında üzerinde bu kadar büyük elmalar olan fındak ağacı gördün mü?" dedi. Dikkatli bakınca, gerçekten ağacın yapraklarının hiç de elma yapraklarına benzemediğini gördüm. Oysa bizim Müjdat hiç üşenmemiş, aldığı iki sepet dolusu plastik elmayla plastik gülleri, iple ağacın ve çiçeklerin dallarına Yaman ile birlikte bağlamış. Bütün komşuların imrenerek baktıkları elmalar ve güller, Müjdat'ın plastik elma şakasından başka bir şey değilmiş.
Siz siz olun, yolunuz Müjdat'ın evinin önünden geçerse ağzınız boşuna sulanmasın, çünkü bu elmaları yiyemezsiniz.



Yazara Email Y.Ural@milliyet.com.tr