2004 yerel seçimlerinin hemen öncesiydi.
Ege TV muhabiriydim.
Bugün, Kanal 35 Haber Müdürlüğü görevini yürüten Fiko (Fikret Yüce) kardeşim de kameraman o zaman...
Beraber, her gün bir ilçeyi geziyor, sokaklarda, meydanlarda vatandaşlarla röportajlar yapıyoruz.
Halk, mevcut belediye hizmetlerini değerlendiriyor, taleplerini sıralıyor, oy verirken hangi kriterleri gözeteceğini filan anlatıyor.
Bir gün, Narlıdere’deyiz...
Yaşlı bir amca, belediye hizmetlerinden memnun olmadığını anlatıyor.
YÜZBİNLERCE gencin geleceğini üç saatlik sınava bağlama saçmalığına öteden beri karşıyım.
Aynı yollardan geçtim; ister istemez.
Pek çoklarınız gibi; “Üniversiteye gireceğim” stresiyle ömründen ömür giden o çocukların da, anne-babalarının da neler yaşadığını, neler çektiğini iyi bilenlerdenim.
Bizim zamanımızda, çift aşamalıydı; ‘ÖSS’ ve ‘ÖYS’ydi isimleri.
Öğrenci Seçme Sınavı ve Öğrenci Yerleştirme Sınavı yani.
Şimdilerde YGS oldu...
Yükseköğretime Geçiş Sınavı.
BİRİNCİ Kordon’da, Büyükşehir Belediyesi’yle, eğlence mekanlarının işletmecileri arasındaki ‘tente krizi’ herkesin malumu...
Önceki yazılarımdan birinde, konuya değinmiş, işletmecilerin sesine kulak verilmesi gerektiğini vurgulamıştım.
Amma velakin, yazıyı ‘çok eksik’ bırakmışım.
Bu işin bir de vatandaş boyutu var ki...
Aslında en çok üzerinde durulması, ‘mutlaka’ çözülmesi gereken konu da bu.
* * *
Bu mekanlar; Birinci Kordon’da, Karşıyaka Sahili’nde ve son zamanlarda Bostanlı Cemal Gürsel Bulvarı’nda yoğunlaşmış durumda.
Fotoğraf, Aliağa’da paramparça edilerek öldürülen Şerif Remzi Pulat’ın cenazesinden...
Hacılarkırı Mezarlığı’na, ‘başsız’ olarak gömülürken, yalnızca 4 (dört) kişi uğurladı onu son yolculuğuna.
Bir ‘son görev’in dahi esirgenmesine neden olacak ne yapmıştı acaba?
Hırsız ya da dolandırıcı mıydı?
Adam mı öldürdü?
Yoksa, tecavüz ettiği küçücük çocukları, hunharca boğazlamış mıydı?
Hiçbiri değil...
GAZETEMİZ, Alsancak Şehitler Caddesi’nde...
Bu bölgede pek çok gece kulübü var.
Bizzat şahit oluyoruz...
Cumartesi günleri, bu mekanlar, 13-17 yaş grubu çocuklarla dolup taşıyor.
‘Öğlen matinesi’ymiş adı, alkolsüzmüş...
Biraz amiyane olacak ama...
Siz onu benim külahıma anlatın.
“TÜRKİYE’NİN üçüncü büyük kentinde yaşıyorum” diyebiliyor musunuz?
Sokaklarınız örneğin...
Kısacık bir yağmurda sular altında kalıyor mu? Ya da yeterince temiz mi?
Ya kaldırımlarınız? Onlar nasıl?
Altyapı problemleriyle karşılaşıyor musunuz sık sık?
Ben mesela; Karşıyaka’da yaşıyorum.
Bu soruların hiçbirine ‘olumlu’ cevap veremiyorum.
BAŞTAN söyleyeyim...
İşçi, emekçi; hakkını sonuna kadar almalı; hiç itirazım yok.
Ama önceki gün Basmane’de, Konak Belediyesi önünde yaşananlara itirazım var.
* * *
Önce, bilmeyenler için kısa bir hatırlatma...
Konak Belediyesi’ne, daha doğrusu Konak halkına temizlik hizmeti veren taşeron şirketin işçileri...
Bir süredir, belediye önünde oturma eylemi yapıyor, kadro istiyor.
Şirince’de...
‘Devlet otoritesi’nin ‘yok’luğu sergileniyor bir süredir.
Resmen tiyatro; türü de trajikomedi.
Bir değil, üç değil, beş değil, 10 değil...
15 kaçak yapı birden diken bir Ermeni vatandaşımız...
“Yıkacağız” diyen İzmir Valisi’ne...
“Hodri meydan” dedi...