Otopark ücretleri fahiş

8 Şubat 2011

GEÇENLERDE Büyükşehir Belediyesi‘nden bir açıklama gelmişti...
Otopark ücretine zam yapmışlardı 50 kuruş, onu haber veriyorlardı.
Gerekçesi, ‘ilginç’ olduğu kadar ‘komik’ti de...
Efendim, bozuk para sıkıntısı yaşanıyormuş da o yüzden 4.5 TL’yi 5 TL’ye tamamlamışlar.
Kemal Hoca‘m (Önderoğlu) da yazmış dün, otopark fiyatları hakkında bilgi vermiş, “Otoparkımız çok, park eden yok” demiş.
Olmaz tabii hocam, olur mu?
Vatandaşa, ‘yolunacak kaz muamelesi’ yapılırsa, millet, arabasını otoparka koyar mı?

Yazının Devamı

Tunç Mourinho

5 Şubat 2011

BUGÜN dünyada 100 milyonları peşinden koşturan spor, futbol...
Onun da kralı, tartışmasız Jose Mourinho.
Portekizli teknik direktör, ismini, bütçesi ve olanakları son derece kısıtlı olan Porto’yla duyurdu. 2002’de bu takımın başına geçti.
2003’te; lig şampiyonluğunu, Portekiz kupasını, Portekiz süper kupasını ve UEFA Kupası’nı kazandı...
2004’te yine lig şampiyonu oldu, Porto’ya tarihinin ilk ve tek Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazandırdı.
2005’te, İngiliz Chelsea’nin dümenindeydi. Ligdeki ilk ve tek şampiyonluğunu 1955’te yaşayan bu köklü kulübü, lig tarihinin rekor puanıyla (95) zirveye taşıdı. Aynı yıl Carling ve Community Shield kupalarını da kaldırdı.
2006’da, Chelsea, Mourinho’yla üst üste ikinci kez lig şampiyonu oldu.

Yazının Devamı

Taşeronlaşma biterken ‘yanlış’ yapılmasın!

1 Şubat 2011

AH bu bizim millet yok mu! Sokaklar, ‘tatlı su kurnazı’ndan geçilmiyor.
Malumunuz, ‘yeni CHP’nin, bir süredir kamuoyuyla paylaştığı, hatta hatırladığım kadarıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun çok daha önce geliştirdiği bir söylem var: “Taşeronlaşmayı bitireceğiz...”
Kocaoğlu, ‘söylem’den ‘eylem’e de geçti, farklı birimlere hizmet veren taşeron şirketlerin bünyesindeki yüzlerce işçiye kadro yaptı, hepsine, sendikal hak ve özgürlüklerin yolunu açtı. Büyük hizmet, kutluyorum.
Darısı, Türkiye’nin; sadece kamusal alanda değil, özel sektörde de çalışan milyonlarca emekçinin başına... (Biz gazeteciler de dahil)
Tabii bu hizmetin devamının gelmesi, en önemlisi de ‘adaletli’ şekilde verilmesi gerekliliğini gözden kaçırmayalım. Tam da bu noktada, yazının başında bahsettiğim ‘tatlı su kurnazları’nı anlatmak istiyorum sizlere.
İZSU Genel Müdürlüğü’ne taşeron temizlik hizmeti veren şirketin işçilerinden biriyle konuştum hafta sonu.
Anlattıkları, Ortaçağ’a özgü ‘derebeylik düzeni’nin, hala ve alabildiğine acımasızca devam ettiğini göstermesi açısından son derece önemli.

Yazının Devamı

Ey kadınlar! Yağmurda kaldık kurtarın bizi

29 Ocak 2011

‘ANLAMSIZ erkek egosu’nun, bizim gibi gelişmemiş toplumlardaki tezahürü, çoğu kez, sokakta, ‘omuz atma/yan bakma’ biçiminde gerçekleşiyor.
Mağara döneminden kalma bu ilkel zihinler, yalnızca sokakta kalsa bir derece...
Maalesef, bu toplumu yönetenler de bu toplumun içinden çıkıyor.
Zaten bizim ‘diplomasi özürlü’ oluşumuz...
‘Saha’da; kanla, terle kazandığımızı ‘masa’da kaybedişimiz de bu yüzdendir aslında.
Şayet diplomasi, ‘kaba kuvvet’le yapılan birşey olsaydı, eminim bugün dünyayı yönetiyor olurduk.
Ama öyle değil ne yazık ki; ve diplomasi gerçekten ‘ortalamanın ciddi üstü akıl’ istiyor.

Yazının Devamı

Rahmetli İşgören’e bu tavsiye neden?

25 Ocak 2011

Salih İşgören...
Allah gani gani rahmet eylesin; bırakın İzmir’de, Türkiye’de onun kadar bağış yapan, sayısız okul, hastane ve bunlara bağlı ek birimler inşa ettiren bir kişi daha yoktur.
Meslektaşım Nihat Delibaşı’nın haberinden öğrendim ki, yaşamı boyunca yaptığı bağışların toplamı 175 milyon lirayı bulmuş. Delibaşı’nın haberi, dikkat çekiciydi, düşündürücüydü.
Ölümünden sonrasını da planlayan İşgören, 200 milyon lirayı bulan servetini yönetmesi için oluşturduğu vakfın kuruluş senedinde, vefatından 1.5 ay önce değişiklik yaptırmış.
Önceki belgede, servetinin yüzde 20’sini bıraktığı Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’nı, yeni belgede ‘tavsiye üzerine’ devre dışı bırakmış.
Kim vermiş bu tavsiyeyi?
Delibaşı’nın haberinden öğreniyoruz ki, Başbakanlık’a bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü.

Yazının Devamı

İlkyardım bilincinde ‘sıfır noktası’ndayız

22 Ocak 2011

ŞÜKRÜ Erbaş’ın, “Ve Güz Geldi Ömür Hanım” şiirindeki gibi...
“Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden.”
Babamı uğurladık sonsuzluğa.
23 Aralık akşamüstü, ‘sokakta’, birden yere düşmüş garibim.
Yanındakiler, ‘iyi niyetle’, önce kolonya falan koklatmaya çalışmış; bakmışlar olmuyor, ambulans çağırmak yerine, yine ‘iyi niyetle’ atmışlar bir arabaya, doğru hastaneye...
Acil servise girdiğinde, kalbi atmıyormuş cancağızımın. Doktorlar, söylediklerine göre 25 dakika kalp masajı ve elektroşok yaptıktan sonra, geri döndürmüşler.
Ancak ne yazık ki ‘hayata’ dönüş olmadı bu geri dönüş. Beyni uzun süre oksijensiz kaldığı için bilinci yerine gelmedi. 15 gün yoğun bakımda yattıktan sonra, organ yetmezliği nedeniyle son nefesini verdi babam.

Yazının Devamı

İleri demokrasi bu mu?

18 Ocak 2011

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın, bir kısım Galatasaray taraftarının, yeni stadının açılışında yaptığı protestoya verdiği tepkiyi anlamakta zorlanıyorum.
‘Yandaş medya’ destekli manşetlerin, yorumların da desteğiyle...
Sanki koca stadı Başbakan kendi cebinden yaptırmış da, buna rağmen büyük ayıp edilmiş havası yaratıldı.
Sayın Başbakan, stat için nasıl çaba harcadığını, yatırımın kaç paraya mal olduğunu anlattığı, yapılanın ‘yakışmadığını’ savunduğu açıklamasında...
“Daha stadın devir protokolü de yapılmadı” diyerek, aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmedi.
* * *
Türk siyasetindeki, bu, “Bana şirin olursan seni severim” mantığı, bir kere başlı başına bir sorun. Yıllardır belimizi doğrultamayışımızın en büyük nedenlerinden biri.

Yazının Devamı

Yağdı yağmur çaktı şimşek...

1 Ocak 2011

“HER yağmurda rezalet İzmir’in kaderi mi?” benzeri cümlelerle yazıya girip...
Mevcut durumdan, neredeyse 15 yıldır bu kentte iktidar olan CHP yönetiminin ‘tek başına’ sorumlu tutulamayacağını savunan meslek büyüklerimi, farklı noktalarım vasıtasıyla ‘gülerek’ okuyorum.
Onlara sadece, ‘Eskişehir’ demek istiyorum!
Posta EGE’de başlayan, yaklaşık bir yıllık ‘köşe yazarlığı’ geçmişimde, her halde en çok yağmuru, yağmurun biz İzmirlileri nasıl rezil- kepaze ettiğini yazmışımdır.
“Değişen birşey var mı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim ve bu cümleyi yazarken bile inanın gülüyorum.
Evet yok!
Bu yönetim biçimiyle olacağını da sanmıyorum zaten.

Yazının Devamı