Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yavru Vatan‘da yaptığım askerliği saymazsak...
Yurtdışına hiç çıkmadım.
Bir başka deyişle...
Başta ‘Almancı’ akrabalar, tanıdıklar olmak üzere...
Gelişmiş ülkeleri gezip-tozma şansı bulan eş-dostun ballandıra ballandıra anlattığı ‘medeniyet’i hiç tanımadım, bizzat görme-inceleme şansı bulamadım.
(Durun yahu sıkılmayın hemen; geliyorum ‘saadet’e!)
Daha bir ay önce İtalya‘yı gezen, emekli eğitimci bir yakınımla konuştuk geçen akşam.
“Onları, yaşam/davranış biçimlerini görünce, havalarını soluyunca; anladım ki, biz insan değiliz. İnsan gibi yaşamıyoruz çünkü; daha doğrusu yaşatılmıyoruz. Gözümüzü açmamıza izin vermiyorlar” dedi.
(İtalya’dan, yani Avrupa’nın temsil ettiği disiplin, istikrar, çalışkanlık gibi temel değerlere en aykırı iki milletten birinden bahsettiğini hatırlatma gereği hissediyorum bu arada... Diğeri de, biliyorsunuz, yan komşumuz Yunanistan. Onlar bile böyleyse, diğerleri nasıl ola ki!)
Sonrasında...
‘Medeniyet’in çok gerisindeyiz, çok cahiliz, çok taşralıyız; gerçekten de hala koyun gibi güdülüyoruz gibisinden...
Her evde, kahvede, takside, orda-burda yıllardır süregelen, ama asla bir sonucun çıkmadığı geyiği döndürdük aramızda.
* * *
Malumunuz; seçim sürecindeyiz...
Önceki gün Saadet Partisi (SP) adaylarının...
Allı- güllü tekneyle, Pasaport’tan karaya ayak basması!
Ve bunu, “Aha da seçim startını veriyoruz” şeklinde sunması...
‘Medeniyet’le aramızdaki farkı anlatan yakınımımla yaptığım sohbeti getirdi aklıma.
SP’yi, eski İl Başkanı Şerafettin Kılıç‘tan dolayı sempatik bulurum.
Ki kendisi şu anda milletvekili adayı...
Sayın Kılıç, bana göre, bu ülkedeki en aklıbaşında siyasilerden, en ‘nokta atışçı’ muhalefet yapanlardan biri...
Şu tekne garabetini, eminim iyi olacağı düşüncesiyle yapmışlardır da...
‘Şov’ bile denemeyecek bu atraksiyonla; seçmene, topluma ne mesaj verilmek istenmiş olabilir, inanın çözemedim.
Yani neden, planlarla, programlarla, mevcut durumun vehametiyle ilgili, hedeflendiği gibi ‘çarpıcı’ bir eylem değil de tekneyle karaya ayak basmak?
İnsanın zihnine bir tek...
“Denize dökülen Yunanlar geri döndü herhalde” fikri düşüyor.
* * *
İşin şakası bir yana...
Milletvekilliğine, yani ülke yönetmeye talip olanların, bu çağda, hani kusura bakmasınlar, ‘şaklabanlık’ bile denilebilecek böylesi taşra garipliklerine artık tevessül etmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Çünkü; düz mantıkla gidersek...
Ülkeyi yönetmeye talip olanların, toplumun bir adım önünde olması...
Toplumu uyarması, uyandırması, gelişmeye sürüklemesi, yani boyut atlatması gerekmez mi?
Oysa bu tip garip uygulamalar...
En hafif deyimle...
Milleti yerinde saydırmaktan, ‘saf’ yerine koymaktan; kendilerini de komik duruma düşürmekten öteye gitmiyor.
SP’liler alınmasın lütfen...
Onların özelinde anlatmaya çalıştığım bu taşra siyaseti tipi, maalesef hepsinde var.
Ki zaten, ‘taşra politikacısı’, bu milletin illetidir on yıllardır.
Kafası biraz çalışan herkes, duyup görürken neler olduğunu...
Geri kalmış milletin taşra kurnazı seçmeni...
Görmüyor, gözünün önünde dönen oyunu...
Kâr ediyor aklı sıra; erzak paketine, kömüre satıyor ‘oy’unu.
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama...
Şahsen benim isyanım var...
Topluma ‘el freni’ olan siyasetçi istemiyorum artık.