Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BELEDİYELERİN büyük gücü var aslında...
Bakmayın siz başkanların her fırsatta “Paramız yok” diye ağlamalarına.
İstenirse her hizmet yapılır, her yer çiçek gibi olur; yeter ki kaynaklar doğru planlamayla; ve mutlaka ama mutlaka ‘dürüst’ kullanılsın.
Ama bakıyorum...
Önceliği olmayan, hatta ‘lüzumsuz’ denilebilecek işlere bir sürü para dökülüyor.
* * *
Misal...
Belediyenin biri...
‘Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Projesi’ geliştirmiş.
Ciddi ciddi, icraat gözüyle bakıyorlar buna; ve para harcıyorlar.
Bir başka belediye, ‘afet gönüllüleri takımı’ kuruyor; para harcıyor.
Bakıyorsunuz...
Bir Kent Konseyi’nin üyeleri...
İşi gücü bırakıp, toplanıyorlar...
Saatlerce, en değerli şeyi, ‘zaman’ı öldürüyorlar...
Sonra da çıkıp, “Nükleer enerjiye hayır!!!” diyorlar.
Hani, insanın içinden...
“Yahu her sorun bitti, hayvan koruma görevlisi derdimiz mi kaldı?
Ya da olası afette, senin kurduğun afet gönüllü takımına mı düşecek arama-kurtarma yapmak? Bu iş için görevli bir sürü resmi ve özel kurum-kuruluş var zaten. Deprem oldu diyelim, senin takımındakiler kendi derdine düşmeyecek mi, enkaz altında kalmayacak mı, yaralanmayacak, ölmeyecek mi?
Kentin, ülkenin, çözüm bekleyen bir sürü sorunu varken, nükleer enerji konusu ne alaka?
Allah aşkına bırakın şu boş işleri” diye geçiyor.
* * *
En başta...
Kentin plansızlığı, kaldırımların ve yolların hali meydanda...
En küçük bir yağmurda, afet görüntüleri çıkıyor ortaya.
Bırakın ana caddelerde, bulvarlarda kördüğüm olan trafiği; sokak aralarında bile yürümek imkansız hale geliyor.
Kaldırımlar ‘işgal’ altında.
Bitmek bilmeyen ya da sorunlarla devam eden ulaşım projelerine hiç girmeyeyim; zaten biliyorsunuz.
İnsanımızın genelinin eğitimsizliği, kanun-kural tanımazlığı, özellikle göçle gelenlerin kent yaşamına uyumsuzluğu, sevgisizliği, saygısızlığı bir başka büyük problem.
İyi de...
“Türkiye’nin üçüncü büyük kenti” deniyor burası için.
Hatta her fırsatta, “Dünya markası olacağız” deniliyor.
Kimse kusura bakmasın...
Bu mantaliteyle, bu yönetim biçimiyle, bu söylemler hayalden öteye gidemez.
Terzi, önce söküğünü dikecek.
Bunda da en büyük görev tabii ki belediyelere düşüyor.
Hayvan-haşeratla, faydası meçhul proje müsveddeleriyle uğraşmak yerine...
Öncelik; her gün gözümüzün önünde yaşanan, hayatı zorlaştıran sorunları, sıkıntıları çözmeye verilmeli.
Temelde, aile bütçesini yönetmekten farkı yok belediye yönetmenin.
Mutfak ihtiyacını karşılaman gereken parayla sinemaya gitmezsin!
Demem o ki...
Her şeyin bir sırası var.
Bence...
Bu kentin öncelikli ve ‘acil’ ihtiyacı...
‘Yaşanılır’ hale getirilmesi.
Ya sizce?