Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni kabineyle ilgili benim açımdan söylenecek birkaç şey var:

Zaten yapılan değişikliklerin önemli bir kısmını bu köşede aynen yazmıştım. Yalçın Akdoğan ve Numan Kurtulmuş’un kabineye başbakan yardımcısı olarak girmeleri son derece isabetli. Akdoğan Başbakan Erdoğan’a en yakın bir iki kişiden biriydi. Belli ki yeni Başbakan Davutoğlu’na da öyle olacak. Aynı zamanda Köşk ve Başbakanlık arasındaki devamlılığın da bir işareti bu görevi üslenmesi.

Hayati Yazıcı’nın ve Beşir Atalay’ın kabinede olmayacağını da yazmıştım. Orada da benim için sürpriz yok. Hayati Yazıcı paralel yapıyla mücadele konusunda kötü bir sınav verdi. Hatta böyle bir yapıya olan inancıyla ilgili dahi soru işaretleri oluşturdu. Gidişinin temel sebebi bu.
Beşir Atalay ya da alışıldık hitapla ‘Beşir Hoca’ Ak Parti için çok önemli bir isimdir. Ancak açıkça Abdullah Gül’ün yeniden partinin başına geçmesini desteklediği için kendisi bu kabinede yer almak istemedi. Zaten ben de böyle olacağını aynen yazmıştım. Ancak ‘Beşir Hoca’nın önemini anlatmak için ona parti sözcülüğü ve Genel Başkan yardımcılığı görevleri verildi.

Benim için sürpriz olanlar
En büyük sürpriz Emrullah İşler’in kabine dışı kalması. Zira İşler henüz kabineye girmiş, 17 ve 25 Aralık süreçlerinde iyi bir sınav vermiş, gelecek vaat eden bir siyasetçi. Ben önümüzdeki dönemde de kritik görevlerle karşımıza çıkacağını zannediyorum. İşler’in gidişinin kendi performansıyla ilgisi yok. İki yeni ismin gelmesi için iki ismin gitmesi gerekiyordu. Bence kabinede kalıp başka bir bakanlık için düşünülebilirdi ama haziran 2015 seçimlerinden sonra yeniden kabineye gireceğine kesin gözüyle bakılıyor.

İkinci büyük sürpriz Hüseyin Çelik. Parti sözcülüğünde çok başarılı bir performans sergiliyordu. Esprili üslubu ve zekâsıyla birçok zor durumda gemiyi çok iyi yüzdürmeyi bildi. Yerinin değişmesi benim için şaşırtıcı ama aşağıdaki notlarda göreceksiniz ki Davutoğlu Hüseyin Çelik’e özel önem veriyor.

Üçüncü nokta Dışişleri. Dışişleri Bakanlığı için Hakan Fidan’ın isminin geçtiğini yazmıştım. Fidan’ı Davutoğlu Dışiçok istedi ancak pazartesi akşamına kadar bana gelen bilgiler Tayyip Erdoğan’ın Fidan’ın yerine MİT’in başına gelecek isim konusunda ikna edilemediği yönündeydi. Mevlüt Çavuşoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’na oturması da son derece yerinde bir karardır. Çalışkan ve ‘2014 yeniden AB yılı olacak’ cümlesinin altını doldurabilecek bir isim Çavuşoğlu. Onun yerine de tecrübeli bir diplomat olan Volkan Bozkır dışında birinin getirilmesi beklenemezdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AB Bakanı Volkan Bozkır isimlerine bakınca itidalli ve uluslararası ilişkilerin dilini çok iyi bilen bir ruhun bu dönemde dış politikaya hakim olacağını söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

Kritik kulis notları

Haberin Devamı

1) Nurettin Canikli: Başından beri bu hareketin içinde. Refahyol Hükümeti İstanbul defterdarıydı. O nedenle başına geldiği bakanlığın mevzuatını çok iyi bilir. Canikli’nin bu güne kadar bakan olamamasının sebebi Abdullah Gül’dü. Gül’le yıldızları hiçbir zaman barışmadı.

2) Davutoğlu ve Hüseyin Çelik arasında geçen konuşma: MKYK toplantısından önce Davutoğlu Hüseyin Çelik’i yanına davet ediyor ve parti sözcülüğüyle ilgili bir değişiklik düşündüğünü söylüyor. Ancak Çelik’in entelektüel birikiminden ve siyasi tecrübesinden istifade etmek istediğini ekliyor. Çelik de yeni başbakanın her türlü kararına saygı duyduğunu zaten MKYK üyelerinin hepsinin otomatik olarak istifa ettiğini ayrıca teselli ikramiyesi gibi bir şeye kendini mecbur hissetmemesi gerektiğini belirtiyor. Davutoğlu ise MKYK’dan ayrılan diğer isimlere böyle bir şey önermediğini, olağanüstü kongrede yaptığı konuşmayı en iyi anlayacak isimlerin başında Hüseyin Çelik’in geldiğini düşündüğünü aktarıyor. Kısacası, Davutoğlu Hüseyin Çelik’in entelektüel birikimine çok değer verdiğini anlatıyor. Bence de Çelik’in partisine katacağı daha çok şey var. Bu arada paralel medya Çelik’i partisine düşman etmek için ısrarla ‘tasfiye edildi’ gibi haberler yapıyor. Belli ki hiç tanımıyorlar. Çelik zannettikleri gibi ‘tuzluk’ değildir.

Düzeltme: Geçen hafta 1915 olayları ile Erdoğan’ın yayınladığı mesajdan bahsederken 24 Nisan yerine yanlışlıkla 26 Nisan yazmışım, düzeltir, özür dilerim.