Alaçatı’nın saklı cenneti
Geçtiğimiz hafta sonu, hayatımın en keyifli tatillerinden birini geçirdim dostlar… Öyle ki, bitişinin inceden bir burukluğu var içimde! Kalabalık bir grup, çok kıymetlim Gül Erçetingöz’ün davetiyle Viento Alaçatı Hotel’de bir araya geldik. Ekip enerjisi güzel, içten ve hayattan keyif almayı bilen insanlardan oluşunca, Erçetingöz’ün kusursuz organizasyonu, otelin harika ev sahipliğiyle birleşince istisnasız her saniye rüya gibiydi! Hafta sonu boyunca otel çalışanları tarafından prenses gibi hissettirildiğim için bundan sonra normal düzene nasıl adapte olacağımı inanın bilemiyorum!
Alaçatı’da çok merkezi bir konumda bulunan otelin havuzlu avlusunun etrafında sıralanmış 22 odası var. Cibinlikli yataklarıyla odaları çok sevimli, rahat ve en önemlisi mis gibi tertemiz. Burayı daha önce Erçetingöz’ün Instagram hikayelerinde görmüş ve bayılmıştım. Bir de gelip yaşayınca tam mest oldum! Kapısından girdiğiniz anda size huzur veren saklı bir cennet gibi…
Sota yazın gözdesi olacak
Yemeklerde sadece organik ürünler kullanılıyor. Otelin sahibi Figen Erbaş, “Misafirlerimize sunduğumuz her ürünü kendi evimizde de kullanıyoruz, her şeyi en kaliteli üreticilerden alıyoruz” diyor. Yemek demişken, Viento’nun içinde yeni açılan Sota Alaçatı’yı size anlatmalıyım.
Bu yaz Alaçatı’nın en favori restoranlarından olacağı kesin, ağırlıklı olarak deniz ürünlerinin sunulduğu restorandaki yemeklerin lezzetini ifade edemiyorum yeminle! Menü danışmanı Osman Sezener ve şef Ramazan Üşen harikalar yaratmışlar. Istakozdan karidese, levrekten deniz ürünlü makarnaya, enginar çorbasından tatlılarına, mezelerine kadar her şey çok iyi. Yazın yolunuz Alaçatı’ya düşerse Sota’ya mutlaka gitmelisiniz, kendinizden geçeceğinizi garanti ediyorum!
Cumartesi akşamı Sota’daki açılış yemeği, lezzetinin ötesinde çok da eğlenceli geçti. Pınar Aylin, Serhan Sokulgan ve ben sahneye çıktık, tüm grup hep bir ağızdan şarkılar söyledik. Hıdırellez için ateş yakıp üzerinden atladık, her şey öyle keyifliydi ki… Bu arada aynı akşam gittiğim Tektekçi Alaçatı sahnesinde, Zımba grubu vardı. Bugüne kadar dinlediğim en iyi müzik gruplarından biri, hakikaten zımba gibiler! Hayran kaldım onlara…
Pazar akşamı Sota’da DJ kabininin başına geçen Ferruh Karakaşlı’nın, ünlü DJ’lere taş çıkartan performansından da bahsetmezsem olmaz. Bütün akşam bir an bile yerimizde durmadan dans ettik.
Geçirdiğim unutulmaz zamanların yanı sıra, çok güzel insanlar tanıdım bu hafta sonu. Dünya tatlısı yeni dostlarım oldu, hepimiz sanki yıllardır tanışıyor gibiydik. Şükürler olsun geçen güzel günlere…