Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sadece sıralamamı değiştiriyorum. Karşındaki kişinin vicdanlı ve iyi yürekli bir insan olmasıymış en gerekli özellikler. Bundan sonra vicdansızdan kaçarım arkadaş!


Eskiden bir ilişkideki olmazsa olmazım ‘sadakat’ti. Günümüzde anlamı neredeyse unutulan bu kelime benim en büyük şartımdı. Ama hayat bazen insanla öyle bir dalga geçiyor ki, önceliklerinizi nasıl değiştirdiğinize inanamıyorsunuz. Bunu söylediğime kendim bile şaşırıyorum ama karşıma çıkan karanlık bir kabustan sonra ‘sadakat’ten çok daha önemli şeyler olduğunu anladım. Karşındaki kişinin vicdanlı ve iyi yürekli bir insan olmasıymış en gerekli özellikler! Şimdi diyeceksiniz ki zaten bunların olmadığı adamla kimin işi olur! Eğer karşında kendini olduğundan farklı gösteren (sadece sana değil bütün dünyaya) ve başarıyla rol kesen bir zat varsa, valla en akıllı geçinen kişi bile tuzağa düşebiliyor! Ha tek bir şekilde fire veriyor bu tipler, kötü insanın karanlığı yüzüne ve gözlerine vuruyor, işte bunu saklamak zor.

Haberin Devamı

Kötüye bir şey olmaz!
“Karşımdaki iyi olsun, vicdanlı olsun aldatsa da olur” demiyorum tabii, sadece sıralamamı değiştiriyorum. Zira vicdanlı bir adam ihanet gafletine düşse bile bunun azabını ve pişmanlığını yaşar. Ama öbürü! Cız edecek bir kalbi olmayan! O yaşam enerjisini üzerek, hırpalayarak alır; acımadan acıtır, başka bir kalbi paramparça ederken kendi egosunu besler ve hatta bundan zevk alır! Sonra da “Kötüye bir şey olmaz” misali hiç yara almadan devam eder yoluna... (Gerçi ‘ilahi adalet’ eninde sonunda işler tabii!)
Ben bundan sonra sadakatsizden değil vicdansızdan kaçarım arkadaş! Çünkü vicdan yoksunu birinin karşısındakine yaşatacaklarının yanında sadakatsizlik devede kulak kalıyor.


‘ELEOS’UN TADI DAMAĞIMDA KALDI!
Yakın bir arkadaşım geçen akşam doğum günü hediyesi olarak beni çok özel bir yere yemeğe götüreceğini söyledi ve ekledi: “Bayılacaksın ve bir daha vazgeçemeyeceksin.” Sevinmekle beraber yorucu bir günün sonunda şehir merkezinden kalkıp Yeşilköy’e kadar gidecek olmak içimde bir “Bayılacağım daha yakınlarda bir yer yok muydu oofff” hissi uyandırsa da yapacak bir şey yoktu!
Ama Eleos Restaurant’ı daha dışarıdan görünce gerçekten farklı bir yerde olduğumuzu anladım. Ufak bir mekan ama öyle güzel ve ferah döşenmiş ki insan kendini en kötü havada bile bir yaz akşamında gibi hissediyor. Sadece beyaz ve mavi renklerin hakim olduğu bu şirin restoranın yemeklerini ise anlatabilmek imkansız, mutlaka denemek lazım!
Türk, Yunan ve Ermeni mutfağından ‘tadı damakta kalan’ lezzetler bir bir masaya geliyor. Kusur bulmaya programlı Hayalet’iniz bu ‘kusursuzluk’ karşısında hayrete düşüyor, fonda çalan özenle seçilmiş meyhane müzikleriyle keyiflendikçe keyifleniyor. Müziğin sesi çok iyi ayarlanmış, sohbeti engelleyecek kadar yüksek değil, tam dozunda. Servis de harika, çalışanlar birbirinden güleryüzlü ve ilgili...
Eminim yazın minik bahçesinde oturmak da çok keyifli olacak, sabırsızlıkla bekliyorum. Diyeceğim o ki dostlar, Eleos’a gidilir ve bir daha da vazgeçilemez! Bu arada Beyoğlu şubesi de varmış. www.eleosrestaurant.com’a bir bakın derim, pişman olmayacaksınız!

Hayalet’ten seçmeler...
* Dünyayı değiştirmek istedim. Ama şunu öğrendim ki, insanın değiştirebileceğinden emin olduğu tek şey kendisidir. (Aldous Huxley)

Haberin Devamı

* Tecrübe başınıza gelen şeyler değildir, başınıza gelen şeyler karşısında ne yaptığınızdır. (Aldous Huxley)

Haberin Devamı


SÜT KUZUMUZ DA EKSİK KALSIN!
Geçenlerde bir marketin et reyonunda şu yazı dikkatimi çekti ve içimde zaman zaman ortaya çıkan vejetaryen olma hissini bir kez daha su yüzüne çıkardı: “Kuzularımız kıvırcık süt kuzusudur.” Bir anda o dünya güzeli, bırak kesip yemeyi, sevmelere kıyılmaz minicik süt kuzuları geldi gözümün önüne! Süt kuzusu da yemeyiversin kimse, olmaz mı yahu?! Şart mı yani? Bırakın onlar da biraz yaşasın! Gerçekten sinir bozucu!