Nurgül Yeşilçay‘ın geçtiğimiz günlerde yaptığı; “Oğluma sadakati, erkekliğin sadece cinsel organdan ibaret olmadığını öğretiyorum” açıklamasını görünce “Helal olsun” dedim.
Zamanında bu ‘çok önemli’ eğitimi erkek çocuklarına vermeyen, onları sırf erkek oldukları için yücelten o kadar anne oldu ki zahir; ortalık ‘sadakati eziklik, ihaneti erkeğin hakkı’ olarak gören zavallılarla dolu...
Misal en son sevgilisine evlilik teklif eden bir zatın, hemen ertesinde yakın arkadaşlarına, “Amaan, haftanın üç günü iş için yurt dışındayım zaten, keyfime bakarım” dediğini duydum.
Daha evlenmeden planını yapmış arkadaş, bravo!
Bana gelip, “Bütün kızlar devamlı aldatılıyor ama buna rağmen yuva kuruyorlar, sen neden aldatılmaya bu kadar karşısın, manyak mısın?” diyen de oldu.
Manyak benim yani, kendi yaptığını son derece normal görüyor!
İnsanlık, adamlık, saygı, dürüstlük hep aile içinde, küçük yaşta öğrenilen şeyler, karakter şekillenmesinde tüm sorumluluk anne babada... O nedenle Nurgül Yeşilçay erkek annelerine örnek olmalı!
ARTARAK SÜREN PİLATES KABUSU
İnsanların magazine haber olmak için yaptıkları absürdlükleri gördükçe içimden hep “Acaba daha neler yapacaklar? Haber olmak için amuda da kalkarlar mı?” diye düşünürdüm, vallahi o da oldu!
Sizi bilmem ama benim; her Allah’ın günü bir başka ünlünün pilates yaparken şekilden şekile girdiği fotoğrafları görmekten içim şişti. Bir şey moda olmaya, haber değeri taşımaya görsün; hemen herkes üzerine atlıyor!
Bütün memleket pilatesçi oldu, dersin pilates yapmayanı dövüyorlar!
Üstelik hemen hemen hepsi de aynı pozu veriyor, cidden şaka gibisiniz!
LİDYANA’NIN HİZMETİ SÜPER!
Bir gece evde yayılmışken, içimdeki alışveriş canavarı ani bir şekilde uyanınca daha önce defalarca baktığım ama hiç alışveriş yapmadığım ‘lidyana.com’da aldım soluğu!
O kadar çok ürün, o kadar çok seçenek var ki seçim yapmak çok zor.
Her ne kadar Lidyana rüştünü çoktan ispatlamış olsa da;0 internet alışverişinden hep endişe duyarım, “Ya ısmarladığım şeyler fotoğraflarda göründüğü gibi kaliteli çıkmazsa?” diye...
Sipariş verdikten birkaç gün sonra eve girince bakmaya doyulmaz, açmaya kıyılmaz bir kutuyla karşılaştım. Tüm ürünler özenle yerleştirilmiş, her biri fotoğraftakiyle birebir aynı, hatta bazıları daha bile güzel!
Lidyana’nın teşekkür mesajı ve ufak hediyeleri de vardı. Kutuyu boşaltırken nasıl keyifli zaman geçirdim anlatamam. Bu arada müşteri hizmetleri de çok ilgili, mail attığınız anda sizi arıyorlar.
Hizmet, ürün kalitesi, sunum, hepsi çok başarılı! Müşteriye kendini özel hissettiriyorlar. Boşuna bir numara olunmuyor işte, Lidyana’ya bayıldım.
OĞULCAN’IN CESUR KALEMİ
Yazılarıma başlamadan önce mutlaka göz attığım internet sitelerinden biri de Uçankuş’tur. Oğulcan Tanrıyar‘ın Uçankuş‘ta yayınladığı yazıları hep dikkatimi çekiyor.
“Kim ne der, o bozulur mu, bu kızar mı?” demeden her konuda inandıklarını, bildiklerini cesurca kaleme alarak, henüz çok genç olmasına rağmen işinde ciddi şekilde öne çıkıyor, magazine yön veren işler yapıyor.
Boynuz kulağı geçecek mi dersiniz?
