Nazlıcan Göksu

Nazlıcan Göksu

-

Tüm Yazıları

Gezi direnişi destekçileri yaratıcılığını bir kez daha gösterdi New York’ta, tıpkı Gezi Parkı’nda olduğu gibi. Seslerini duyurdular, yorulup tükenmediler. Gündüz eylemlerde tencere, tava ile sesini yükselten New York’lu sanatçılar, akşamları da konserler düzenleyerek direnişe destek verdi

Türkiye durmadıkça New York durmuyor

New York’taki “çapulcular” Zucotti Park’ta Gezi Parkı’na destek vermeyi sürdürdüler.

ew York’tan sesler
yine yükseliyor:
“Her şey bir ağaçla başladı”, “Demokrasi sadece seçim değildir”, “Bu bir sivil direniş”...
Tek ağızdan söyleniyor sloganlar her zamanki gibi. Ama bu kez daha güçlü çıkıyor ses. Çünkü Ankara’da Ethem Sarısülük hayatını kaybetti. Özgürlüğü için direndi, bir kurşunla yaşam özgürlüğü elinden alındı.
Sıkılan her gaz, inen her cop, yapılan her sert açıklama, gösterilen her hoşgörüsüzlük, dinlememe, anlamama, direnişe bir kişi daha kattı, katıyor. Öfkeli çapulcular yaşamları için direniyor, özgürlük için direniyor, laiklik için direniyor.
“Onların gözleri var göremezler” diyen Başbakan Erdoğan’ın “onlar” olarak tanımladığı, direnişe destek olan New York’lular kızgın.
Çünkü onların da herkes gibi gözleri var, doğruları gören. Beyinleri var çalışan, duyguları var gözyaşı döken...
Öldürülen arkadaşlarını, görülen şiddeti unutmuyorlar. Unutmayacaklar da...

Haberin Devamı


Türkiye durmadıkça New York durmuyor

İlhan Erşahin duygusal destek için saksafonu ile Türk rüzgarları estirdi.

Bir yaratıcı destek de İlhan Erşahin’den geldi
Gözleriyle gördüklerini, kulaklarıyla duyduklarını, tanık olduklarını aktarıyorlar. “Bunun hesabını sorarız” gibi tehditler savurmuyorlar. Onlar çalışarak, yazarak, çizerek, konuşarak hesap soruyor. Onlar sanatçı...
Eleştirmek... Sözlerle, dansla, resimle, heykelle, düşünceleri yansıtmak, ayna olmak. Bunu yapanlara sanatçı denir. Sanatçı yaşadıklarından, gördüklerinden, hissettiklerinden beslenir. Sanatçının en büyük ilham kaynağı insanın ta kendisidir. “Halkın arasına girmem, sonra kendilerini aşıyorlar” gibi
bir düşünce söz konusu bile değildir bir sanatçı için.
Gezi direnişi destekçileri yaratıcılığını bir kez daha gösterdi New York’ta, tıpkı Gezi Parkı’nda olduğu gibi.

Haberin Devamı

Türkiye durmadıkça New York durmuyor


Ses çıkardılar, seslerini duyurdular, yorulup tükenmediler. Gündüz eylemlerde tencere tava ile sesini yükselten New York’lu sanatçılar, akşamları da Gezi Parkı direnişine destek amacıyla konserler düzenledi. Bir yaratıcı destek de İlhan Erşahin’den geldi.
“Türkiye için şarkı söyleyin” gecesinde, barkovizyon ile Gezi Parkı direnişinden hem güzel hem iç acıtan anları gösterildi, gelenlere bir kez daha neyle karşı karşıya olduklarını hatırlatıldı. Duygusal destek için, saksafonu ile Türk rüzgarları estirdi Erşahin, New York’ta Türkiye’yi yaşattı.
Hazırladıkları ekranlar ile tişörtlere baskı yapan grafik tasarımcılar, “kırmızı elbiseli kız”
ve Türk bayrağı ile beyaz tişörtleri süsledi. “Türkiye’de tarih yazılıyor, bunlar da tarihin parçası olacak, unutmayın, unutturmayın” diyerek eğitimlerini Gezi direnişine destek için kullanan gençler sayesinde, Zucotti Park’taki bütün destekçiler aynı tişörtleri giymeye başladı, birlik kıyafetten bile belli oldu bu kez. Farklı insanlar, farklı dinler, farklı milletler Türkiye’nin özgürlüğü için birleşti.
New York’tan Gezi Parkı’na destek eylemlerinde toplananların arasında bu kez Yunan destekçiler de vardı. “Özgürlük için direnin, demokrasi için direnin, biz yanınızdayız, Atina’dan destek var, Türkler ve Yunanlar hep dost, devletlerin anlaşmazlıkları bizi ilgilendirmez” diyen Yunan destekçiler, getirdikleri destek ile dostluğa vurgu yaptılar.
“Birlik olursak ayaktayız, ayrılırsak düşeriz” diyerek, ellerinde Türk bayrakları ile eylem süresince şarkı söyleyip slogan atan Yunan destekçiler bir kez daha tarihi, hükümetlerin değil, insanların yazdığını gösterdi.
O zaman gelin birlikte bir sanat yapalım. En saf haliyle düşündüğümüzü gösterelim.
Bir resim çizelim hep beraber.

İmza da New York’lu çapulcular olsun
Ortada insan olsun, her şey insan için değil mi zaten? Üzerine ışık gelsin insanın. Hareketi barok tablolardaki gibi sarımsı bir ışıkla yakalayalım. İnsanın etrafını özgürlükle kaplayalım, sevgi de olsun; insan sevgisi... Eğitim dursun yanında insanın, çünkü eğitim ile büyür, cehaleti atar üstünden.
Son olarak hak ve hukuk ile rötuşlayalım tablomuzu, ortadaki insanımız hukuk ile korunsun. Üstelik o kadar uğraştık, çizdik, hakkı yenmesin tablomuzun.
Aman, kimse basmasın üstüne, gaz sıkmasın, cop inmesin sanatımıza...
İmza da New York’lu çapulçuların olsun, hatta belki de bütün çapulçuların...
Şimdi ne yapalım? AKM’ye mi asalım tablomuzu? Aa tabii ya AKM’de sanat yok artık değil mi? Yıkılacak, Başbakan söyledi ya, unutmuşum. Amacımız “sanat gibi” gösterilen bir sanat yapmak değil,
ne yapalım o zaman?
Biz de sarıp sarmalayalım ama gizlemeyelim, bütün dünyanın vicdanına yollayalım. İnsanlıktan beslenelim. n