YERLi BRANGELINA BiTiYOR MU?

Demet- İbrahim Kutluay, birbirine yakışan bir çift; aile olarak da güzel bir fotoğraftı.
Maalesef duvarda durduğu gibi durmuyor o resimler!

Bu ilişki baştan beri Demet Şener’in yoğun çabası ve fedakârlığı üzerine kuruluydu sanki… Kızlık soyadını zikredenlere gıcık olacak kadar kendinden vazgeçmişti bu evlilikte. Pamuklara sardı, altın bir kafese koydu ailesini.

Aslında çevremizde, ünlü olmayan cephelerde de bu tür kadınlar var. Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri daha çok görüyoruz. Adam iş gezisine gider, karısının bir tek göbek atmadığı kalır. Adam da fırsatını bulsa, çocuklar olmasa, düzen bozulacak diye korkmasa iki gün kadınla durmayacak. Ama Instagram profili ‘love forever’.

Evlilik yıl dönümlerinde standart iki kişilik romantik masa… Altına “Nice 20 senelere; el ele, diz dize, kalp kalbe”… Ve daha neler!

Boşanan çift sayısı her geçen gün artadursun, Türk kadınının en korumalı ve hassas noktası hâlâ kocası ve ailesi. En saklı, en ketum tarafı. Bu konuda yalan söylemekten ve farklı göstermekten çekinmediği kutsal alanı… Ve maalesef gözlemim şudur ki, bu tür aşırı özveriyle evliliğini şık bir çerçevede tutmaya çalışan kadınlar bir gün pes ediyor. Ya da şu kısacık hayatı içeriden zindan ediyor kendine, yıpranıyor.

Demet Şener de uzun süre bunu yaptı… İnatla ve ısrarla bu evliliğin mükemmelliğini kafamıza kazımaya çalıştı… Görünen o ki, sonsuza taşıyamadı.

Angelina-Brad çiftinin ayrılığının bu kararı vermesinde payı var mı bilmiyorum… Çünkü taa başından beri Angelina’yı tema olarak benimsemiş bir hali vardı güzel kadının. Tek parça sade elbiseler, dümdüz renklerin hakim olduğu yalın bir tarz, bembeyaz ten, aşırı ince hatlar… “Madem Brangelina bitti, benim de daha fazla eziyet çekmem gerekmiyor” mu dedi, kim bilir?

Neyse umarım bu boşanma yakışıklı oğullarının ve tatlı kızlarının en az etkileneceği şekilde sona erer… Ve bir kadın olarak çok gönülden dilerim ki Demet Şener, İbrahim Kutluay’dan daha önce mutluluğu yakalar…

UĞUR KOŞAR, KOŞUYOR!

Çok satan bütün kitapları en azından fikrim olsun diye alırım. Uğur Koşar’ın ilk kitabını da aynı merakla almıştım. Bildiğimiz şeyleri hatırlatan, kısa kısa yazılarla kolay okunan bir kitap.

Aslında şu anda piyasada dolaşan spiritüel, dini kitapların benzeri. Ne fazla büyütülecek bir durum var, ne de eleştirilecek bana göre!

İkinci kitabı çıktığında şöyle bir karıştırdım, baktım ilkinin azıcık değişmişi. Geri bıraktım rafa. Üçüncü kitabı görünce ‘Eee sen de fazla oldun, iyi ki paranın tadını aldın’ dedim içimden. Kapağını açmadım bile kitabın.

Şimdilerde Uğur Koşar bambaşka haberlerle magazine koşuyor. Eşine ihanet etmiş, ilkokul mezunuymuş, internetten topladığı bilgileri yazıp kitap yapıyormuş filan. Olayın iç yüzünü bilmem…

Gördüğümüz şey şu; yaptıklarıyla yazdıkları çelişiyor! Piyasadaki kişisel gelişim yazarlarının pek çoğu gibi. Birkaçı dışında uyanıkların nemalanmasından başka bir şey değil bu konular.

Öte yandan alan razı satan razı. Geçmişinde çok çok çok hareketli yaşantılarıyla gündemden düşmeyen ünlülerimiz bugün filozof, felsefeci, Esma üstadı, Allah sevgisinin temsilcisi olmadılar mı? Varsın azıcık da bilgisayar teknisyeni Uğur Koşar sebeplensin.