Şehirden kaçın, yürüyün!
Her yerde en güzel mevsimdir sonbahar kuşkusuz. Ama Anadolu’da bir şölendir... Ressamları bile kıskandıracak tablolara dönüşen doğaya çıkmanın tam zamanıdır bu mevsim. Şehrin keşmekeşinden sıkılan, kendine dönmek, arınmak isteyen herkes için doğa yürüyüşleri tavsiye edeceğim bu hafta. Türkiye bu konuda çok sayıda ve eşsiz güzellikte rota sunuyor.
Doğa ve kültür
Kültür de olsun, doğa da diyenlere çok seçenek var. Ben ilk sırada Kapadokya’yı öneririm. Doğanın elinde bir sanat eserine dönen vadilerin nasıl oluştuğuna şahitlik edersiniz bu yürüyüşlerde. Kaya kiliselerinin, peri bacalarının, üzüm bağlarının arasında vadiden vadiye yürüyün, gelmişken bir de balona binip bu muhteşem güzelliğe kuş bakışı şahit olun.
Arkeolojik bir rota
Doğa ve arkeolojinin içiçe geçtiği Likya Yolu’nu duymayan kalmamıştır elbette. Türkiye’nin belki de bu en güzel yürüyüş rotasının değişik etapları var.
Hepsi olmasa da bir bölümünü mutlaka yürüyün. Son yılların trendlerinden Hitit Yolu da kısa, uzun yürüyüş ve bisiklet parkurlarından oluşuyor.
Bu parkurlarda doğanın çeşitliliğine, güzelliğine, Hitit tarihine aşık olacaksınız.
Sevdiğim ve hararetle tavsiye ettiğim bir başka rota da Menderes Nehri’nin alüvyonlarının antik körfezin önünü tıkayıp oluşturduğu Bafa Gölü’dür. Gölün etrafında ve gölü çevreleyen köylere harika yürüyüşler yapabilirsiniz. Yediler Manastırı yürüyüşüne sakın üşenmeyin, iyi ki yürümüşüm buraya diyeceksiniz.
Kaçamak noktaları
Batı Anadolu’nun içlerinden Orta Anadolu’ya uzanan Frig Vadisi doğanın güzelliğinin yanı sıra sayısız Frig yerleşimleriyle büyüleyecek sizi. Artık yıllardır bir klasik olan Kazdağları yürüyüş parkurları hem sizi Ege’nin dingin güzellikleriyle buluşturacak hem de dinlendirip yenileyecek.
İstanbul’dayım ve fazla uzaklaşamam diyenlere tavsiyem öncelikle Belgrad Ormanları. Ormanın derinliklerine dalın, yürüyün... Terkos Gölü, Maşukiye, Erikli Yaylası, Ballıkayalar Kanyonu, Sülüklügöl, biraz zor bir etap olsa da Menekşe Yaylası, Bolu’nun yanından geçip gittiğiniz ve farkına varmadığınız güzel Bolu yaylaları, bu mevsimde belki de en güzel yerlerden biri olan ve tüm gölleri tek tek gezebileceğiniz doğa harikası Yedigöller, İstanbul ve civarındaki herkesin tercih etmekten mutlu olacakları kaçamak noktaları.
Aklınızda bulunsun
Gideceğiniz bölgeyi iyi araştırın.
Bilmediğiniz bir bölgede organize turları tercih edin, rehbersiz yola çıkmayın.
Günübirlik bir yürüyüş bile olsa doğaya yalnız çıkmayın.
Doğaya çıkarken en önemli şey doğru malzeme ve özellikle de doğru ayakkabıdır. Güvenilir bir yerden alın.
Hava durumu raporlarını kontrol etmeden evden çıkmayın.
Harita ve pusulasız yola çıkmayın. Bunları kullanmayı bilmek hayat kurtarır.
Fotoğraf makinenize mutlaka makro objektif alın. Doğa sizi çok şaşırtacak.
Yanınızda su bulundurun, bol sıvı tüketin. Kuru yemiş ve çikolata gibi takviyeler de çantanızda bulunsun.
Gezinizde doğaya ve arkeolojik alanlara zarar vermemek için çok dikkatli olun.
Kamp yapma niyetiniz varsa bu konuda mutlaka eğitim alın. Kamp yeri seçimi, ateş, bulaşık, yemek, çöp konularına son derece özen gösterilmesi gerekir.
Hedefe az bir zaman da kalmış olsa bir sorun çıkarsa mutlaka geri dönün ve yolunuzun dönüşü olduğunu da düşünerek kendinizi yormayın. Bütün kazaların hep dönüş yollarında ve inişlerde olduğunu aklınızdan çıkartmayın.
Favori yaylam Maçahel
Tabii muhteşem Karadeniz yaylalarını da unutmamak gerek. Kaçkarlar, Pokut, Ayder, Verçenik yaylaları ilk akla gelenler ve benim favorim Maçahel. Özellikle Doğu Karadeniz bu mevsimde şartları zorlamaya başlasa da daha uzun süre çok güzel havalar olur ve unutulmaz anılara dönüşür geziniz. Sıra dışı yürüyüş rotası öner derseniz, Gökçeada ve Bozcaada, Narman Kanyonu ve tabii Nemrut Kalderası derim. Deneyin... Sonuçta nereye giderseniz gidin, kültür, doğa ve fotoğraf tutkunları için bu mevsimde her yer bir şölen.
