BiR GALERiCi iKi SERGi

14 Ocak 2013

Dile kolay Türkiye’nin son 30 yılını düşününce, ihtilalleri, ekonomik krizleri, sosyal patlamaları, galericilikle geçen bu yıllar daha da anlam kazanır sanırım. Galeri Selvin’den; Selvin Gafuroğlu’ndan bahsediyorum

Ankara’nın Sıraselviler’i Bestekar Sokak’ta 1985’de başlayan macera, 2006’dan beri Arnavutköy’ün tipik, tarihi 2 katlı ahşap bir binasında devam ediyor. Hâlâ aynı heyecan ve tutkuyla, Türk resim, heykel ve seramik sanatına değer yaratmayı sürdürüyor...
Selvin için sanat, hiçbir zaman ‘iş’ten ibaret olmadı, evinde dostlarını ağırlarken, oğlu Can’ı en iyi biçimde yetiştiriken, partiler düzenlerken hatta manikür yaptırırken hep galericiydi ve hep karşındaki kişileri koleksiyon yapmaya yönlendirdi, olanaklar yarattı onlara.

Sanata adanmış bir hayat
Şimdi manikür ne alaka diyeceksiniz ama ben hayatımda Selvin’in manikürcüsü dışında kolesiyoner bir manikürcü görmedim. Hem de benim diyene taş çıkaracak nitelikte bir koleksiyon. Şüphesiz ki manikürcü Semra’nın da içinden gelen bir hevesti ama Selvin olmasaydı karşısındaki kişi, sanırım hep bir heves olarak kalırdı.
Günün sonunda bizim Selvin 43 yıllık sevgilisi, Boğaziçi mezunu başarılı bir profesyonel olan

Yazının Devamı

HAYATA PANiK YA DA NANiK YAPMAK

7 Ocak 2013

‘Türkiye’nin Sihibrazı’ Kubilay Tunçer, “Hayata panik yapmak da bir seçenek ama sihirbazlar nanik yapmayı tercih eder” diyor ve ekliyor; “Bana kalırsa hayatta sihir vardır, bakmasını bilmeli”

Kubilay Tunçer’i 1999’da Ankara’nın kült kafesi Cafe Bien’de tanıdım. Sanırım Sibel Köse’nin de olduğu hayli CosmoAnkaralı (bir ayağı Ankara’da olup dünya vatandaşı olarak yaşayanları tanımlamak için uydurdum bu terimi) bir gruptuk. Gecenin geç saatlerinde müşteriler elini ayağını çeker, kapılar kilitlenir ve bir grup tuhaf insan, masaları duvar diplerine dayayarak saatlerce Tom Waits, Santana, Billy Holiday eşliğinde dans ederdik. İşte Kubilay’la da böyle bir sürreel gecede dans ederek tanıştık. Hem sevimli, hem komik, hem çekici, hem de entelektüel biriydi. Salı günü onu Fitaş’ın 5. katında, Bowl Room’da ‘Türkiye’nin Sihirbazı’ gösterisinde izlerken şöyle bir geriye kayıvermişim.

Hem gülmek hem şaşırmak için
Kubilay Tunçer’in, aralıksız sürdürdüğü sihir şovlarıyla Türkiye ve dünyada birçok turne gerçekleştirdiğini biliyorum. Sanırım birkaç yüz bin seyirciye canlı gösteri yapmıştır. 2009’da Merlin Ödülü’nü almış ve dünya çapında yılın en iyi kabare sihirbazı seçilmişti. ‘Olağan

Yazının Devamı

HAYATIN GÖZLERiNE BAKMAK

31 Aralık 2012

Bugün 2012’nin son günü. Öyle böyle değil taşıdığı ‘kıyamet’ potansiyeliyle kendine özgü bir yılın son günü. Yarınsa ertelediğiniz hayatı yakalamanız için ilk gününüz, daha ne bekliyorsunuz?

Hayatta büyük değişiklikler, dönüşümler beklemekle ömür geçirmek yerine bizzat kendi elimin uzandığı, aklımın yettiğince değişiklik, dönüşüm yaratmaya özen gösteren, küçük değişimlerin büyük dönüşümlerin öncülü olduğuna inanan biriyim. Devinimi ve dönüşümü yaşamın özü sayar, öğrenmenin neşesiyle heyecanlanır, paylaşarak çoğalırım. Bu yazı işte böylesine bir uğurlama ya da kendi dinamiği içinde karşılama olsun istedim...

Yarın;
Her sabah uyandığınızda odanızın pencerisinden büyük bir olgunlukla size bakmakta olan, sizinse çoğu zaman fark bile etmeden geçip gittiğiniz ağacın gözlerine belki de ilk kez merakla bakmanızı öneririm, neler söylediğine kulak vermenizi... Nelerinize tanıklık ettiğini, mahreminize ne kadar da hakim olduğunu, sessiz sırdaşınız olduğunu fark edeceksiniz. Adını sormakla başlayın, defne mi, manolya mı, kavak ya da at kestanesi mi? Sonrası kendiliğinden gelecektir; başka bir farkındalık ve zenginleşme olarak...

Yarın;

Yazının Devamı

iŞTE SiZE FIRSAT: “DEĞiŞTiR!”

24 Aralık 2012

Biz dünyayı iyileştirmek için devrimci olmayı seçmiştik, onlar ‘changer’

Okan Akkın ve arkadaşları, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği Ankara Sirki'nde hayvanların kullanılmaması için change.org'da topladıkları 4.500 imzayı teslim ederken.

Geçenlerde bir toplantıda ‘Eco IQ’ dergisinin yayın yönetmeni Barış Doğru tanıştırdı beni Dr. Uygar Özesmi’yle. Uygar Özesmi, Change.org Türkiye Direktörü, CIVICUS-Dünya Sivil Katılım Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin kurucularından.
“Nedir change.org?” diye sordum Uygar’a. “Change org, nerede olursa olsun herkese görmek istediği değişimi gerçekleştirebilmesi için olanak sağlayan, dünyanın en büyük imza kampanyası platformudur” diye açıkladı. “196 ülkede 20 milyondan fazla change.org kullanıcısı bulunuyor ve her gün insanlar bizim araçlarımızı kullanarak -yerel, ulusal ve küresel bağlamda- kendi toplumlarını dönüştürüyorlar. Bu ister, kızının okulundaki kabadayılıkla mücadele eden bir anne olsun; ister bankaların aidatlarını iptal etmesini isteyen müşteriler ya da yolsuzluğa bulaşmış görevlilerden hesap sorulmasını isteyen vatandaşlar; senin gibi bireylerin başlattığı binlerce kampanya,

Yazının Devamı

YILBAŞINDA CAPE TOWN’DA

20 Aralık 2012

Hep karlar altında hayal edilen yılbaşı imajının dışında bir öneriye ne dersiniz? Yaz sıcağı, kumsallar, sörf ortamı, lezzetli deniz ürünleri ve şaraplar... İşte Cape Town ve çevresi bunu yaşamak için ideal

Kent, masa biçiminde oldugu için Masa Dağı olarak adlandırılan ve üzerinde genellikle masa örtüsü denen bir bulut grubuyla örtülü dağın eteklerinden denize doğru uzanıyor. Kentin nabzı City Bowl denen çanakta atıyor. Şehirde hayat 09.00-18.00 arasında. Sonrası, sokaklarda neredeyse kimse kalmıyor. Pazar günleri bütün dükkanlar kapalı. Şehrin 7/24 yaşayan iki noktası; Long Street ve Water Front. Water Front; tekneleri, köprüleri, saat kulesi, lokantaları, alışveriş merkezleri, dükkanları, sokak müzisyenleri ve dansçıları, kafe ve lokantaları, kocaman dönme dolabıyla geç saatlere kadar keyifli vakit geçirilecek bir marina.
Green Market; herhalde Afrika kıtasında üretilen tüm el işlerini bulabileceğiniz kocaman bir sokak pazarı. Etrafındaki kafelerde güzel vakit geçirmek hatta Kürt Baran’ın cafesinde Türkçe rock dinleyerek döner ekmek yemek mümkün.
Şehrin diğer bir ilginç mahallesi rengarenk tek katlı evleriyle, müslüman mahallesi Bo-Kaap. Şimdilerde sanatçı, yazar ve

Yazının Devamı

YENi YILI KAR’S’DA KARŞILAMAK

17 Aralık 2012

Soğuk, kar-kış, uzaklık gözünüzde büyümesin. Bu yıl yılbaşını Kars’ta geçirin, pişman olmayacaksınız

2012’yi Kars’ta Kar’s Otel’de karşılamıştım. Arkadaşıma “Hadi Kars’a gidelim” dediğimde yüzündeki şaşkınlığı hatırlıyorum; “Uzak, soğuk, ne yenir ne içilir, nerede kalınır bilinmez bir diyarda ne işimiz var?” der gibiydi. Eğer siz de benzer şeyler hissediyorsanız, yola çıkmaya hazır olun. İstanbul’dan kalkan uçak diyebilirim ki Kars’ın ta içine iniyor, gayet zahmetsiz bir yol yani. Pek çok otel var şehirde kalınabilecek ama bir otel var ki başka türlü; Kar’s Otel...

Butik şıklık
Karslı yatırımcı Gültekin Güvensoy, eski bir Rus yapısından dönüştürmüş. 8 odalı butik otelin tasarımı mimar Belgin Koz’a ait. Saçaklardan uzanan buz sarkıtları, kar kaplı kaldırımları ve dondurucu soğuğuyla şehrin içinde gezindip, kafelerde kıtlama çay içip otelinize döndüğünüzde yüzünüzü kaplayıveren sıcaklığı, minimalist ama sevimli odaları, özentiden uzak kahvaltı salonu ve güleryüzlü gencecik çalışanlarıyla kendinizi dünyanın başka diyarlarında karşınıza çıkıverecek bir şıklık ve standartın içinde buluyorsunuz.

Ne bekliyorsunuz?

Yazının Devamı

BONSAi iNSANLARI

10 Aralık 2012

‘Bonsai People’, Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali kapsamında gösterildi. Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus’un meşhur mikro-kredi uygulamasını anlatan filmden çıkarılacak dersler var

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali kapsamınnda sadece kendimize ve yakınlarımıza değil, içinde bulunduğumuz topluma, yoksullara, soluduğumuz havaya, meyvesini yediğimiz toprağa, balığını tuttuğumuz denize sorumluluğumuzu çok çeşitli bakış açılarından anlatan onlarca filmden biri de ‘Bonsai People’dı. Film, Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus’un kendi cebinden 42 kişiye 27’şer dolar borç vermesiyle başlayan ve şu an dünyadaki her bin kişiden birine yardım edecek kadar büyüyen mikro-kredi uygulamasını anlatıyordu. Filmin bir bölümünde Yunus, her insanın doğuştan girişimci ruhuna sahip olduğunu söyleyip “Bonsai’nin gerçek bir ağaçtan tek farkı boyutlarıdır” diyerek, yoksullar için hayata geçirilmiş bu mikro- finansman modelinin gücünü anlatıyordu.

Muhammed Yunus Türkiye’de
Muhammed Yunus, Türkiye’ye yakın biri. Yakın olmasının temel sebebi TISVA (Türkiye İsrafı Önleme Vakfı) Başkanı Prof. Aziz Akgül’ün mikro-kredi sistemine inancı ve bu inaçla Türkiye’de yoksullar lehine çok

Yazının Devamı

DOĞAYA SAYGI YOLUNDA 2 FARKLI DURUŞ

3 Aralık 2012

Bu hafta sanatsal ve zanaatsal yaratıcılıkta iki isimden söz etmek istiyorum; ressam Elvan Alpay ve Aysun Berkant

Elvan Alpay; Contemparory İstanbul kapsamında Galeri Nev’de işlerini yerli, yabancı yatırımcıyla paylaşmanın hemen ardından ayağının tozuyla Ankara Nev’de 12’nci kişisel sergisini açmak üzere harekete geçti. Son serginin adı ‘Biophilia -1’. İki ve üçle devam edecek.
Elvan Alpay’ın resmiyle 1990’larda tanıştım. Neredeyse ilk günden bu yana, doğaya tevazuyla yönelişini, saygısını, sevgisini ve doğanın sonsuzluğuna övgüsünü izlerim. İzlemek, Elvan’ın resmi karşındaki duruşu tam tanımlamıyor aslında, Elvan’ın resimlerinin karşısına geçince siz de aynı frekansa girersiniz. Bir kirpi, kuş, kurbağa, çiçek, ot, böcek, kelebek olur, içten gelen ‘doğallık’ çağrısına kapılır, hayatın özüne ilişkin unuttuğunuz bir sürü şeyi hatırlayıveririsiniz.

Biophilia nedir?
Biophilia, sosyobiyolojinin önde gelen düşünürlerinden Edward O. Wilson’ın ’Biophilia Hipotezi’ adlı çalışmasında öne sürdüğü; insanlar ve diğer canlılar arasında var olan içgüdüsel bağı tanımlamak için kullandığı bir kavram. Kavramı ilk kullanan Erich From. From, yaşamsallığın gücünü ve bütüncüllüğünü

Yazının Devamı