Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Deprem mağduru Türkiye'ye, 2000'li yıllara umutlu girmesi için moral verenlere Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Johannes Linn de eklendi dün. "Gelecek Binyılda Türkiye" başlıklı konferansın açılış oturumunda bir konuşma yapan Linn, genç ve dinamik bir nüfusa, girişimci bir özel sektöre ve çok önemli bir bölgesel konuma sahip olan Türkiye'nin geleceği için çok iyimserim" dedikten sonra, Türkiye'nin "öncelikle kamu kurumlarını modernize edecek değişiklikleri gerçekleştirerek gelişmiş ülkeler katına sıçramaya hazır olduğunu" söyledi.
       Linn'e göre, gerekli reformların birinci aşamasını 1980'lerde gerçekleştiren Türkiye'nin şimdi reform sürecinin ikinci aşamasını tamamlaması, kamu kurumlarını daha dinamik ve çağdaş bir yapıya kavuşturması gerekiyor. Bu bağlamda Linn'in vurguladığı noktalar şunlar:
       * Makroekonomik istikrarı sağlayacak bir kamu maliyesinin kurumlaşması
       * Devletin şeffaflık anlayışının ve düzenleyici ("regulatory") kapasitesinin geliştirilmesi
       * Finans kesiminde ve tarımda gerekli reformların bu anlayışla gerçekleştirilmesi
       * Sosyal güvenlik reformunu ve eğitim reformunu içeren sosyal reformların gerçekleştirilmesi.
       Linn, ancak bunların yapılması halinde Türkiye'nin daha fazla doğrudan yatırım sermayesi çekerek yoksulluğu ortadan kaldırabileceğini ve 21. yüzyıla güçlü bir ülke olarak girebileceğini belirtti.
       Bu aslında yeni bir gündem değil bizim için. Sorun, yıllardan beri belli olan bu gündemin bir türlü uygulamaya dönüşmemesi, gündemdeki reformların bir türlü yapılamaması. Bu durum öylesine köklü bir umutsuzluk yaratmıştı ki, işbaşındaki Ecevit hükümetinin bu yönde attığı ilk adımlar bile çok olumlu etki yaptı. Özellikle uluslararası kuruluşlar "bir şeyler değişiyor galiba" umuduna kapıldılar. Ne var ki, araya deprem felaketleri girince reform sürecine de gölge düştü.
       Şimdi gelinen noktada ise ABD yönetiminin ve Dünya Bankası gibi kuruluşların, Türkiye'nin deprem felaketini bir "silkinme fırsatı" olarak değerlendirmesi için güçlü telkinlerde bulunduklarını görüyoruz. Açıkça "artık bu fırsatı kaçırmayın, şu reformları yapın, güçlü desteğimiz arkanızda" mesajı veriliyor Türkiye'ye.
       Evet top bizde, ama acaba biz bu fırsatı kullanıp golü atabilecek miyiz?
       Devlet Bakanı Recep Önal dün yaptığı konuşmada, hükümetin reformları yapmaya kararlı olduğunu vurguladıktan sonra şu gerçekçi saptamayı yaptı: "Reform sürecinin toplumun duyarlı bazı kesimleri üzerinde kısa dönemde bazı olumsuz sosyal etkileri olabilecektir. Bu olumsuzlukların başlattığımız reform sürecine karşı bir direnç oluşturarak hızımızı yavaşlatması riski her zaman olasıdır."



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr