Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Geçen cuma, Avrupa Merkez Bankası'nın Euro'nun değerini yükseltmek için yaptığı müdahaleyi izleyen saatlerde Avrupa'nın en büyük bankası olan Deutsche Bank'ın başekonomisti Prof. Norbert Walter'e soruyorum: "Euro dibe vurdu mu sizce?"
       Uluslararası piyasalarda yakından izlenen ekonomistlerden biri olan Prof. Walter, "Euro için bir dönüm noktasına gelmiş olabiliriz ama 1999 Ağustosundan bu yana Euro ile ilgili tahminlerimde yanıldığım için ihtiyatlı konuşmak zorundayım", diyor ve önce önümüzdeki dönemde Euro'nun değerini olumsuz yönde etkileyebilecek olasılıkları sayıyor: "Birincisi, petrol fiyatlarındaki tırmanış Avrupa'yı ABD'den daha olumsuz etkiliyor. Bu nedenle Ortadoğu'daki kriz derinleşirse ya da kuzey yarımkürede kış sert geçer ve akaryakıt stoklarının yetersiz olduğu izlenimi doğarsa bu gelişmeler Euro'nun değerini olumsuz etkileyebilir. İkincisi, Avrupa Birliği'nin 30 üyeli bir Avrupa'nın kurumsal yapısını çatmak amacıyla aralık ayında yapacağı Nice zirvesi başarısızlıkla sonuçlanırsa bu da Avrupa ve Euro için olumsuz bir gelişme olur. Üçüncüsü, piyasaların ABD'de ekonomik büyümenin yavaşladığına ikna olması için bu eğilimin üst üste iki çeyrekte tekrarlanması lazım."
       Pekiyi, ABD Başkanlık seçiminin Euro - dolar paritesine bir etkisi olabilir mi?
       "Bu konuda piyasalar böyle düşünmüyor ama bence olabilir" diyor Prof. Walter: "Eğer hem Başkanlık hem de Kongre Cumhuriyetçilerin eline geçerse, bugünkünden çok daha gevşek bir maliye politikası izleneceği beklentisi doların değerini yükseltebilir."
       Prof. Walter Euro'nun değerini olumsuz etkileyebilecek olan tüm bu olasılıklara karşın Euro'nun geleceği konusunda kötümser değil, tersine iyimser: "Euro'nun bugünkü değeri o kadar denge dışı bir düzeyde ki ve bu dengesizlik o kadar uzun zamandır sürmekte ki, bunun eninde sonunda ABD şirketlerini olumsuz, Avrupa şirketlerini olumlu etkilemesi kaçınılmaz. Avrupa şirketlerinin karlılığı yükselecek ve para bu şirketlere akmaya başlayınca Euro'nun değeri yükselecek. 2001 yılının ilkbaharında bu noktaya gelebiliriz. Aslında ben yatırımcıların, özellikle de Avrupalıların bunu hala görememiş olmalarına şaşıyorum. Korkarım bu fırsatı da Amerikalılar Avrupalılardan önce görecek ve Avrupa şirketlerine yatırım hareketine de onlar öncülük edecek."
       Prof. Walter, Euro'nun değeri konusunda kesin bir tahmin yapmak istemiyor ama farklı senaryolara göre kafasında bazı tahminler var. Euro'nun 2001 yılında 1 doların hemen üzerinde bir değerde tutunmasının Avrupa'daki büyümeyi olumsuz etkilemeyeceğini, örneğin 1.05 dolar değerindeki bir Euro'nun kabul edilebilir olduğunu belirtiyor. Ancak ABD ekonomisindeki yavaşlamanın beklenenin üzerinde olması halinde 2001'in ikinci yarısında Euro'nun 1.15 dolara kadar yükselebileceğini de belirten Prof. Walter, "piyasaların her iki yönde de uç noktalara gitme eğiliminde olduğunu unutmayın" diyor.

Bankalardaki fatura 50 milyar dolar mı?

       Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bankalardan kaynaklanan faturadan çok söz ediliyor ve 8 ila 12 milyar dolar arasında değişen rakamlar ortaya atılarak bu rakamlarla bazı diğer büyüklükler arasında ilişki kuruluyor, örneğin memurlara ödenen maaşlarla karşılaştırmalar yapılıyor. Böylece banka sistemindeki çarpıklıkların 10 - 12 milyar dolarlık bir faturayla atlatılabileceği yolunda bir izlenim yaratılıyor sanki.
       Ne renk gözlükle bakarsak bakalım şu gerçeği görmeliyiz: Banka sistemimizi gerçekten sağlıklı bir yapıya kavuşturmanın faturası bunun kat kat üzerinde olacak. Bir kere yalnızca Ziraat Bankası ve Halkbank'ın bilançolarına yansıyan görev zararlarının 25 milyar dolara yaklaştığını herkes biliyor. Diğer kamu bankalarındaki zararlarla gayri nakti yükümlülükler de hesaba katıldığında bu rakamın daha da yükseleceği ortada. Bu rakamı Fon'a devredilen bankalardan kaynaklanan faturaya eklediğimizde zaten 40 milyar doları buluyoruz. Halen sistem içinde tutulan "çürükler"in faturasını da iyimser bir tahminle 10 milyar olarak kabul etsek zaten 50 milyar dolara çıkıyor fatura.
       Aynı rakama farklı bir yöntemle de erişmek mümkün. Türkiye gibi kronik yüksek enflasyonla uzun süre yaşayan Latin Amerika ülkelerinde, enflasyonun hasta ettiği banka sistemini enflasyonsuz ortama adapte etmenin faturası milli gelirin % 20'sini geçti, kimi ülkelerde daha da yüksek oldu. Türkiye'nin resmi GSMH'sinin 250 milyar dolar dolayında olduğu varsayımıyla ve % 20 hesabıyla bulduğumuz rakam zaten 50 milyar dolar ediyor.

Banka falı

       * "Türkiye'ye 10 - 15 banka yeter. "(Erkut Yucaoğlu, TÜSİAD Başkanı)
       * "Türk bankaları 2001 - 2002'de Latin Amerika'da yaşananları yaşayabilir". (Akın Öngör, Garanti Bankası Murahhas Azası)
       * "Türk bankaları küresel evlilikler yapmazlarsa gelecekleri parlak olmaz. "(Charles Dallara, Uluslararası Finans Enstitüsü Direktörü)

"Gay"lerin %80'i Gore diyor

       Amerika'da "gay" ya da eşcinsel seçmenlerin % 80'i Al Gore'u desteklerken Bush'u destekleyenlerin oranı yalnızca % 2. Toplam seçmenlerin % 5'i kendilerini "gay" olarak tanımlarken bu oran büyük kentlerde % 12'ye kadar çıkabiliyor ve "gay" seçmenlerin oyu seçim sonucunda belirleyici rol oynayabiliyor. Geçen seçimde Bill Clinton "gay" oyların % 66'sını almış, rakibi Bob Dole ise "gay" oyların ancak % 23'ünü alabilmişti. Bu kez çevreci grupların da desteklediği, üçüncü aday Ralph Nader'ın "gay" oyların % 11'ini alacağı ve bunun da Bush'a verilecek "gay" oyların çok düşük bir düzeyde kalmasına yol açacağı tahmin ediliyor.

YILIN KLASİKLERİ

       İngiltere'de yayınlanan klasik müzik dergisi Gromophone, 2000 yılının en başarılı disk kayıtlarını seçti ve açıkladı. Değişik kategorilerde "yılın plağı" seçilen kayıtların bazıları şunlar:
       * Yılın plağı: Mahler, Senfoni No. 10, Simon Rattle/Berlin Filarmoni, EMI
       * Konçertolar: Haydn, piyano konçertoları no. 3, 4, 11, Lef Ove Andsnes/ Norveç Oda Orkestrası, EMI.
       * Barok vokal: Handel, "Acis & Galatea", W. Christie/ Les Arts Florissants, ERATO.
       * Oda müziği: Shostakovich, yaylı çalgılar dörtlüleri, Emerson dörtlüsü, DG.
       * Opera: Szymanovsky, "King Roger", Simon Rattle/ Birmingham Senfoni, EMI
       * Resital: Verdi, "Heroines", Angela Georghiu, DECCA.
       * Vokal müzik: "Diamonds in the Snow", Barbara Bonney, DECCA.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr