Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye gibi 'Yükselen Pazar' ülkelerine rekor miktarda dış kaynak akışı sağlayan küresel para bolluğunun sona ermekte olduğu izlenimi bu kez söz konusu ülkelerden para kaçışına yol açmıştı. Türkiye de bundan nasibini almış ve Türk parası önemli oranda değer kaybına uğramıştı.Son haftalarda bu eğilimin yine değiştiğini, Türkiye gibi faizlerini yükselten 'Yükselen Pazar' ülkelerine yeniden para girdiğini ve ülke parasını değerlendirdiğini görüyoruz. Bunu etkileyen en önemli neden ise ABD'deki faiz artışlarının artık sonuna gelindiği izleniminin hayli güçlenmiş olması. Mayıs ve haziran aylarında mali piyasalarda yaşanan ve Türkiye'yi de fazlasıyla etkileyen dalgalanmayı tetikleyen gelişmelerden biri Japonya'nın fazla likiditeyi emmeye başlaması, diğeri ise ABD'de faizlerin yükselmeye devam edeceği yönündeki beklentiydi. İşte bu nedenle, piyasa dilinde kısaca FED diye anılan ABD Merkez Bankası'nın dün aldığı faiz kararı bizi de çok yakından ilgilendiren bir karar haline geldi. Bu yazının yazıldığı saatlerde FED'in kararı henüz belli olmamıştı ama karar öncesinde bu kararla ilgili olarak yapılan tartışmalar ve ortaya konan farklı görüşler, ABD ekonomisinin ve dolayısıyla dünya ekonomisinin ne kadar kritik bir dönemeçte olduğunu gösteriyordu.Dünkü karar öncesindeki hakim beklenti FED'in yeni bir faiz artırımı kararı almayacağı yönündeydi. ABD ekonomisinin genel gidişatını en iyi yansıtan üç önemli göstergenin (dayanıklı tüketim malları talebi, konut inşaatı ve makine teçhizat yatırımı) hissedilir bir yavaşlamaya işaret etmesine ek olarak, yılın ilk çeyreğinde % 5.6 olan GSYİH büyüme hızının ikinci çeyrekte % 2.5'e düşmesi ve geçen hafta açıklanan istihdam verilerinin beklenenin altında çıkması, FED'in faiz artırımına ara vereceği izlenimini güçlendirdi.Ancak bunun yanlış olacağını ve FED'in faiz artırmaya devam etmesinin şart olduğunu savunan önemli ekonomistler ve piyasa uzmanları da vardı. Bu görüşü savunanlar, (a) Kıpırdayan ücret artışlarından (b)Yükselen petrol ve enerji fiyatlarından ve (c) Yavaşlayan verimlilik artışlarından güç alan enflasyonun, ekonomideki yavaşlamadan daha büyük bir tehdit oluşturduğunu ileri sürüyorlardı. FED'in faiz kararı Enflasyon tehdidini ciddiye alanlara göre FED bu kez de 0.25 puanlık bir artışa karar vermeli ama açıklamasında yumuşak bir ifade kullanmalıydı. FED'in yeni Başkanı Bernanke'nin enflasyon tehdidini ciddiye aldığını herkese göstermesi için de bunu yapması şarttı.Öte yandan internetteki rgemonitor.com sitesi hayli popüler olan Nouriel Rouibini, ABD ekonomisinin en geç 2007'de bir resesyona girme olasılığının % 70 olduğunu ve FED'in faiz artışlarını durdurmasının hatta faiz indirimlerine başlamasının da bunu önleyemeyeceğini ileri sürüyor. Roubini'ye göre doların hızla değer yitirmesi ve Türkiye gibi ülkelerin yeni darbeler alması da gündemde.Bu gelişmeleri yakından izlemek zorundayız, çünkü sonuçları bizi de yakından ilgilendiriyor. oulagay@milliyet.com.tr ABD'de resesyon tehlikesi