Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haftada dört kez birlikte olunacak Çocuk sayısına Lopez karar verecek Aldatan eş 5 milyon dolar ödeyecek Bağıran eşe 10 bin dolar ceza Sık sık küçük hediyeler alınacak Bayram ve evlilik yıldönümleri birlikte kutlanacak. Amerikanın gözde pop yıldızı Jennifer Lopez, evlenmeden önce nişanlısı Ben Affleckin aşağıdaki kurallara uyacağını kontrata bağlamak istemiş. Haftada en az dört kez laiklik andı içilecek Faiz dışı fazlaya IMF karar verecek Eşi türbanlı bakanlar 1 milyon dolar ödeyecek MGKda konuşana 10 bin dolar ceza verilecek Savunma bütçesi sık sık artırılacak Bayramlarda topluca Anıtkabir ziyareti yapılacak Bu ilginç kuralları okurken bizim AKP hükümetinin durumu geldi aklıma. Bence biz bir hata yaptık, kamuoyu yoklamalarını dikkate alıp AKPnin iktidara gelmekte olduğuna son dakikaya kadar inanmadık ve seçimler öncesinde uyulması gereken şartları AKPye kabul ettirmedik, şimdi bunun sıkıntısını çekiyoruz. Örneğin şu kurallara uyulmasını şart koşabilirdik AKP hükümetine: Şimdi böyle bir kontrat yapmamış olmanın acısını çekiyoruz ve kolaylıkla aşılacak sorunları tartışıp duruyoruz. Her neyse bizimkisi deneme evliliği zaten. AKPyi beğenmezsek yapacağımızı biliriz biz. Savaşa para çok, AIDSe gelince yok Bunlar bizim için "hayati meseleler" kuşkusuz. Aslında starların, ünlü spor şahsiyetlerinin ya da siyasetçilerin özel yaşamı, özellikle de gizli seks serüvenleri ya da belden aşağı vurarak atışmaları hemen her ülkede ilgi çeken konuların başında geliyor. Bunda şaşacak bir şey yok. Ciddi sorunlar ise ancak büyük bir kriz ya da facia yaşandığında, bir savaş çıktığında ya da 11 Eylül gibi büyük bir terör olayı olduğunda manşetlere taşınıyor ve geniş kitlelere mal oluyor. Ancak bilinç düzeyi daha yüksek olan toplumlarda olası felaketlere, insanlığa maliyeti ağır olacak politikalara karşı da bir duyarlık gözlenebiliyor. Birkaç günlüğüne de olsa Türkiye dışına çıkınca ve Türkiyede manşetleri süsleyen "insani" sorunlardan uzak kalınca dünyada başka sorunlar da olduğunu hatırlıyor insan. Türkiyeye dönüp birikmiş gazetelere baktığımda ise tekrar "Türkiye gündemini" yakalıyor. Ben de gazetelerimiz sayesinde Hülya Avşarla sık sık yaramazlık yapan kocasının iç gıcıklayıcı serüvenlerindeki son gelişmeleri ve medya baykuşu eski hakemlerin belden aşağı leziz muhabbetlerini kaçırmamış oldum. Komutanların Meclis Başkanına yaptığı "nezaket" ziyaretinin, herhalde aşırı nezaketten ötürü, Guinness Rekorlar Kitabına girecek kadar kısa sürdüğünü de yine medyamız sayesinde öğrendim. Savaşın bedeli Olası bir Irak savaşının getirileri konusunda da tahminler var ama bu savaşın maliyetine ilişkin tahminler çok daha çarpıcı. The Economist dergisinin bu haftaki sayısında yer alan bir habere göre, ABDde yapılan kapsamlı bir çalışmada savaşın doğrudan askeri harcama olarak maliyetinin en az 50 milyar dolar, en fazla 140 milyar dolar olacağı hesaplanmış. Böyle bir savaşın önümüzdeki on yılda doğuracağı ekonomik ve toplumsal maliyet hesaba katıldığında ise daha da korkunç rakamlar çıkıyor karşımıza. ABDnin önde gelen "think tank" kuruluşlarından CSISnin bulgularına göre savaşın kısa sürmesi ve istenilen biçimde sonuçlanması halinde bile bu maliyet 120 milyar doları aşacak. Savaşın uzaması ve yeni sorunlara yol açması halinde ise bu maliyetin 1.6 trilyon dolara kadar yükselebileceği belirtiliyor. Savaşta ölecek insan sayısından söz bile etmedik daha ama bu rakamlar bile olayın vahametini gösteriyor. Dün İstanbulda yapılan "Savaşa Hayır" gösterisine kaç kişi katıldı bilmiyorum ama anladığım kadarıyla beş - altı bin kişinin üzerinde değildi katılımcı sayısı. İki ay kadar önce Londrada düzenlenen "Irakla savaşa hayır" mitingine katılanların sayısı ise kimi tahminlere göre 200 binin üzerindeydi. İktidardaki İşçi Partisinin ABDnin dümen suyundaki tutumunu protesto edenlerin içinde her renkten, ırktan, yaş grubundan ve farklı toplum kesimlerinden insan vardı. Bizde yeni hükümetin Irak savaşı konusundaki tavrı henüz pek net değil galiba ama savaşa karşı seslerin şimdiden duyulması olumlu bir gelişme. AIDS cehennemi Yakın geleceğe ilişkin tahminler ise çok daha ürkütücü. Önümüzdeki 10 ila 20 yirmi yıl içinde AIDSin özellikle Hindistan ve Çin ile Rusya ve Orta Asyada hızla yayılması ve nüfus dengeleriyle ekonomik yaşamı büyük ölçüde altüst etmesi bekleniyor. CIAnın yaptırdığı tahminleri aktaran Financial Timesa göre 2010 yılında Hindistanda 20 - 25 milyon, Çinde 10 - 20 milyon AIDS hastası bulunacak. Foreign Affairs dergisinin son sayısında yer alan tahminlere göre AIDS salgınının ılımlı boyutlarda kalması halinde 2000 - 2025 döneminde Çinde 32 milyon, Hindistanda 30 milyon, Rusyada 4 milyon AIDS hastası bulunacak. Salgının ciddi boyutlara tırmanması halinde ise bu rakamlar Çinde 100 milyonu, Hindistanda 140 milyonu, Rusyada 19 milyonu bulabilecek. Dün Dünya AIDS Günü idi aynı zamanda. Bu konu da Türkiyede fazla ilgi görmüyor şimdilik ama HIV/AIDS salgınının yayılmasıyla ilgili tahminler de dudak uçuklatıcı rakamlar çıkartıyor karşımıza ve bu hastalığın, önümüzdeki 20 - 30 yılda dünyanın en önemli sorunlarından biri olabileceğini gösteriyor. Birleşmiş Milletlerin son raporuna göre bu ölümcül virüsle enfekte olan insan sayısı 2002 yılında 5 milyon artarak 42 milyona erişti. Bunlardan 29.4 milyonu Sahra altı Afrikada, 7.2 milyonu Güney ve Doğu Asyada, 1.2 milyonu Rusya ve Orta Asyada, 1.5 milyonu Latin Amerikada, 980 bini Kuzey Amerikada, 570 bini Batı Avrupada, 550 bini de Kuzey Afrika ve Ortadoğuda bulunuyor. AIDSden ölenlerin sayısının ise 2002 yılında 3.1 milyonu bulduğu belirtiliyor. AIDSe para yok AIDS salgınının yaygınlaşmasını önlemek için yapılması gereken asgari yıllık harcama 10 milyar dolar. Bu harcamanın gerçekleşmesi halinde 2005 yılına kadar 29 milyon kişinin AIDSle enfekte olmasının önlenebileceği belirtiliyor. Ne var ki Irak savaşı için 100 - 200 milyar dolarlık maliyetin göze alınabildiği bir dünyada AIDSle mücadeleye ayrılabilen kaynak 2002 yılında 3 milyar dolar dolayında. İnsanların yaşatılması için değil ölmesi için para harcamanın çok daha kolay olduğu bir dünyada daha fazla kişinin belden aşağı konularla ilgilenmesi de pek şaşırtıcı değil her halde. oulagay@milliyet.com.tr AIDS salgınının insan hayatıyla ödenen bu korkunç maliyetinin yanı sıra, halen Afrikada görüldüğü gibi, çalışma çağındaki genç nüfusu tırpanlayarak büyük işgücü ve verimlilik kayıplarına yol açtığı görülüyor. Yapılan hesaplar örneğin Rusyada, AIDS salgınının yaygınlaşması nedeniyle uğranacak işgücü kayıplarının, milli gelirin önümüzdeki 25 yılda hiç artmamasına yol açabileceğini gösteriyor.