Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1980'lerin başında altın, dünyada da çok önemli bir yatırım aracıydı. Finansal küreselleşmenin yaygınlaşmadığı, dünyanın büyük bölümünün kambiyo serbestisine geçmediği, döviz piyasalarının böylesine gelişemediği, "hedge fund"ların ve "türev enstrümanlar"ın henüz ortaya çıkmadığı o günlerde, ekonomik ve jeopolitik risklerin ilk yansıdığı araç altındı. 1979 sonunda Rusya Afganistan'ı işgal ettiğinde altının onsu 847 dolara kadar çıkarak henüz kırılamayan bir rekora erişmiş, İran - Irak savaşının başladığı gün de altının onsu 800 dolara çok yaklaşmıştı. Benim ekonomi gazeteciliğine ilk heves ettiğim dönemde, bizim günlük gazetelerde her gün yer alan tek bir ekonomik gösterge vardı: Gazetenin küçük bir köşesine sıkıştırılmış olan altın fiyatları. Dövizin, faizin, hisse senedinin, tahvilin, bono piyasasının oluşmadığı ülkemizde, halkın her gün fiyatını izleyebildiği, alıp satabildiği tek yatırım aracı altındı. Küreselleşmenin damgasını vurduğu bugünün dünyasında, uluslararası finansal piyasalardaki iş hacmi ve oyuncu sayısı, 25 yıl önce hayal bile edilemeyecek rakamlara erişmiş durumda, akıllara durgunluk veren bir işlem hızı ve yatırım aracı çeşitliliği var. Altına el sürmeden, her türlü riske karşı önlem almak mümkün. Buna karşın, belirsizliklerin arttığı, finansal piyasalara ve ABD doları gibi dünyada yaygın kullanılan paralara karşı duyulan güvenin sarsıldığı ya da jeopolitik risklerin tırmandığı ortamlarda altına duyulan ilginin arttığı görülüyor.Son günlerde bir ons (32 gram) altının fiyatı 25 yıldır ilk kez 600 doların üzerine çıktı ve 850 dolarlık bir rekordan söz edilmeye başlandı. Öte yandan 70 dolara kadar tırmanan bir varil petrolün fiyatının önce 80, sonra 100 dolara kadar tırmanabileceğini ileri sürenler var. Bu tür tahminler, dünyanın ve dünya ekonomisinin ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunduğunu mu gösteriyor acaba? Altının önemi ABD'nin 11 Eylül'ün intikamını almak için savaşla sorun çözmeye kalkışmasının, Ortadoğu'daki ve dünyadaki jeopolitik riskleri büyük ölçüde artırdığı bir sır değil. Bunun yanı sıra, son yıllarda neredeyse 40 yıldan beri görülmeyen bir büyüme temposu yakalayan dünya ekonomisinin bir dönüm noktasına gelmiş olduğunu düşündüren işaretler de çoğalıyor.IMF'nin hafta sonu yapılacak olan ilkbahar toplantıları vesilesiyle hazırladığı Dünyanın Ekonomik Görünümü raporunda da vurgulandığı gibi: Dünyadaki hızlı büyümenin arz kapasitelerini zorlamaya başlaması ve başta petrol olmak üzere temel madde fiyatlarını tırmandırması, Küreselleşmenin dünyada enflasyonu düşürücü etkisinin bir noktadan sonra enflasyonu yükseltici etkiye dönüşmesi, Enflasyonda yükseliş beklentisinin faizleri yükseltmesi, ABD'nin dış açığını finanse etmekte zorlanması, dünya ekonomisindeki hızlı büyümenin yavaşlamaya dönüşmesine yol açabilir. Dünya ekonomisindeki dengesizlikler büyüdükçe, bu dengesizlikleri düzeltecek sürecin sorunsuz atlatılamayacağını düşünenler artıyor ve spekülatörlerin de katkısıyla altın fiyatları yükseliyor. Hayra yorulacak bir gelişme değil bu. oulagay@milliyet.com.tr Küresel tehditler