Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Milliyet Ekonomi Servisi'nin hazırladığı, dünyadaki benzerleriyle pekalâ yarışabilecek nitelikteki Business 2004 ekinin manşet haberinde, 2003 yılının Türkiye için bir 'Annus Mirabilis', yani 'mucizevi yıl' olduğu belirtiliyor ve 2004 yılının nasıl geçeceği sorgulanıyordu.
2003 yılında Türkiye gerçekten de zor koşullarda, başarılı sayılabilecek bir yıl geçirmişti. 2003 yılında:

  • İçeride ve dışarıda kuşkuyla karşılanan, deneyimsiz bir iktidarla;
  • Burnunun dibinde, Türkiye için çok ciddi sorunlar yaratabilecek bir savaşın cereyan ettiği bir ortamda;
  • ABD'nin Avrupalı müttefiklerini bile hiçe sayarak küresel düzeni yeniden biçimlendirmeye kalkıştığı çalkantılı bir dönemde;
  • Çok ciddi bir ekonomik krizin yaralarını henüz sarma sürecindeki bir Türkiye'nin bu yılı kazasız belasız atlatarak ekonomik büyümesini sürdürmesi ve 2004'e umutlu bakabilmesi gerçekten de kayda değer bir olay olarak nitelenebilir.

  • Bu sonucun nasıl elde edildiği, Ak Parti (AKP) hükümetinin bu sonucun elde edilmesinde ne ölçüde pay sahibi olduğu belki tartışılabilir ama bu tartışmayı yaparken şu soruyu da sormamız gerekir: Eğer işler tersine gitseydi ve 2003 sonunda olumsuz bir tablo ortaya çıksaydı kimi suçlayacaktık? Hiç kuşkusuz AKP hükümetini suçlayacaktık. O halde ortada bir başarı varsa bunun primini de öncelikle hükümete vermek durumundayız.

    2004 farklı bir yıl
    Ancak, Milliyet Business 2004'teki giriş yazısında da belirtildiği gibi, 2003 yılının kazasız belasız atlatılmış olması ve 2004'e umutlu bir havada girilmesi 2004 yılının kolay ve sorunsuz bir yıl olduğu anlamına gelmiyor. Türkiye birçok önemli sorununu 2004'e taşıyor ve gerek ekonomide gerekse dış politikada belirleyici gelişmelerin yaşanabileceği bir yıla giriyor. 2004 yılında yaşanacak gelişmeler sonucunda ortaya çıkacak olan tablo, yalnızca 2004 yılını değil belki de Türkiye'nin orta vadedeki yönünü belirleyecek bir tablo olacağı için bu yıl özel bir önem taşıyor.
    Bu önemli gelişmelere konu olacak sorunların en önemlileri bence şunlar:
  • Irak'ta ve Ortadoğu'da yaşanacak olası gelişmeler ve bu gelişmelerden Türkiye'ye yansıyabilecek olan ciddi sorunlar.
  • Kıbrıs sorununda ve genel olarak Avrupa Birliği ile ilişkilerde ortaya çıkabilecek olan ciddi sorunlar.
  • Hükümetin bu sorunlar karşısında benimseyeceği tutumun, Türkiye'de değişik çevrelerde ciddi bir muhalefetle karşılaşması ve iç siyasi ortamdaki gerilimin artması nedeniyle yaşanabilecek sorunlar.
  • Ekonomideki gelişmenin tabana henüz yansımaması nedeniyle giderek artabilecek olan hoşnutsuzluğun, hükümeti enflasyonla mücadele programını tehlikeye düşürecek adımlar atmaya zorlaması ve bu nedenle IMF ile ilişkilerde ortaya çıkabilecek ciddi sorunlar.
  • İç ve dış piyasaların, olası olumsuz gelişmeler nedeniyle hükümete ve Türkiye'ye duyduğu güveni kaybetmesi nedeniyle ortaya çıkabilecek ve 2003'teki iyimserliği tersine çevirebilecek olan sorunlar.


  • Felaket yılı olmasın
    Umudumuz ve dileğimiz tüm bu sorunların 2003 yılında olduğu gibi 2004 yılında da olumlu biçimde karşılanması ve çözülmesi. Ancak özellikle Irak'taki olası gelişmelerin Türkiye'ye yansımaları ve kendi sorunlarıyla boğuşma noktasındaki Avrupa Birliği ile ilişkilerde yaşanabilecek çok boyutlu sorunlar, 2004 yılının Türkiye için bir 'Annus Horibilis', yani korku verici gelişmelerin yaşanabileceği bir yıl olabileceğini de göz ardı etmemek gerektiğini düşündürüyor. Önceki akşam, Turkish Bank'ın geleneksel ödül töreninde konuşan değerli dostum, tarihçi İlber Ortaylı'yı dinlerken bu konulardaki kaygılarım daha da arttı.
    İyimser beklentilerin ağır bastığı bir ortamda bunları yazmanın amacı ise belli: Olumsuz olasılıkları da şimdiden hesaba katarsak bunların yaratabileceği şokları daha kolay atlatabiliriz.