Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçmişe değil geleceğe odaklanarak farklı bir Avrupanın, büyük ve iddialı bir ABnin hayalini kuranlar da var. ABnin geleceğine böyle bakabilenler, Türkiye ile son günlerin gündemdeki ülkesi Ukraynanın, 20 yıl sonra küresel düzende önemli bir ağırlık taşıyacak bir ABnin içinde yer alacağını, hatta ABnin nüfus bakımından en büyük iki ülkesi olacağını düşünebiliyorlar. Bizde, dünyaya kafa tutan, küreselleşmeye başkaldıran, "tam bağımsız" bir Türkiyenin hayalini kurmaya devam edenler varsa, Fransada da, eski devlet başkanı Valery Giscard DEstaing gibi, Fransanın baş rolde olduğu bir Avrupa Birliğine (AB) dönüşün hayalini kuranlar var. Her iki grup da Türkiyenin ABye tam üye olmasını içine sindiremiyor. Türkiyenin AB ile bütünleşme süreci şu ya da bu şekilde kesintiye uğrarsa ne Türkiye birdenbire "tam bağımsız" olacak ne de Fransanın başrolü kaptığı bir Avrupa ortaya çıkacak ama her iki grupta yer alanlar bir hayli rahatlayacak, geçmişe dönüşün hayalini kurmaya devam edebilecek. Timothy Garton Ash, İngilterenin son dönemde adını duyuran tarihçilerinden biri. Bu yıl yayınlanan Free World (Özgür Dünya) adlı kıtabında, Batının bugün içine düşmüş olduğu bunalımın aslında özgür bir dünyanın kurulması için bir fırsat da yarattığını belirten Garton Ash, Avrupanın ABDyi de etkileyerek bu süreçte belirleyici rol oynayabileceğini ileri sürüyor. Garton Ashe göre Türkiye, geleceğin Avrupasında mutlaka yer alması gereken bir ülke.Tarihsel gerekçelerle Türkiyenin Avrupanın dışında kaldığını ileri sürmenin mümkün olduğunu ancak ABnin Türkiyeyi içine almakla elde edeceği siyasi kazancın bugün için çok daha önemli olduğu kaydeden Garton Ash şöyle diyor: "Bir kere Türkiyeye verilmiş bir sözümüz var. Şimdi, kırk yıllık bir geçmişi olan bu sözümüzü tutmazsak, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlara, laik bir siyasi rejimi benimsemiş Müslümanların bile Avrupada yeri olmadığını mesajını vermiş oluruz ve feci bir yanlış yaparız. Avrupa bir Hıristiyan klübü gibi görünür. Eğer Kopenhag kriterlerini yerini getiren bir Türkiyeye karşı sözümüzü tutarsak bunun tam tersi olur. Müslüman bir ülkenin, belki de birliğin en kalabalık ülkesi olarak AB içindeki onurlu yerini alması ABye çok şey kazandırır. 2025de ABnin Türkiyeden sonraki en kalbalık ülkesi de Ukrayna olabilir."Timothy Garton Ash, Türkiye ve Ukraynanın yanı sıra Beyaz Rusya ve Moldovanın da zaman içinde AB üyesi olabileceğini, Rusya ile Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin ise AB dışında kalması gerektiğini belirtiyor. Türkiye ve Ukrayna gibi ülkeleri bünyesine alacak olan bir ABnin, Huntingtonun "uygarlıklar çatışması" tezine dayanak oluşturan fay hatlarını parçalayarak daha istikrarlı bir dünyanın oluşumuna da katkıda bulunacağını ileri sürüyor İngiliz tarihçi. Neden Türkiye? ABDnin tek başına dünyaya hükmetme hevesinin yarattığı dehşet tablosu ortadayken Avrupanın da, Türkiyenin de, geçmişe dönük özlemlerle siyaset yapma lüksü yok aslında.ABDye karşı denge unsuru olabilecek bir güç yaratmanın önemi ortada. Ancak büyük politikanın ve stratejik bakış açısının önemini geniş kitleye anlatmak, halka maletmek kolay olmuyor her zaman. Türkiye bu bakımdan iyi bir fırsat yakalamış durumda. AB üyeliğine şu ya da bu nedenle olumlu bakanlar şu an için çoğunlukta görünüyor Türkiyede. Avrupa kamuoyunda ise Türkiyeyi AB içine almanın önemini kavramış olanlar ne yazık ki azınlıkta.Bu durumda, geleceği görebilen Avrupalı politikacılara önemli bir görev düşüyor. oulagay@milliyet.com.tr Top Avrupada