Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     İktidarda 100. gününü dolduran Brezilya Devlet Başkanı Luis Ignacio Lula da Silva'nın ülkesinde ve dünyada yarattığı olumlu beklentiler sürüyor, dünya basınında Lula ile ilgili övgü dolu yorumlar yapılıyor. Türkiye'de geçen yılın kasım ayında iktidara gelen AKP ile ilgili umutlar ise yerini kaygılı bir bekleyişe bırakmış durumda. Dış dünyada da, son haftalarda kendine hizmet edecek kadroları oluşturma çabasına ağırlık vermiş olan AKP yönetiminin bundan sonra neler yapacağı, hangi yanlış adımları atacağı merak konusu.
     Anımsanacağı gibi Brezilya'da Lula'nın İşçi Partisi ve Türkiye'de Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi, gelir dağılımının çok adaletsiz olduğu bir ortamda, ekonomik pastadan daha fazla pay alma özlemindeki kesimlerin güçlü desteğiyle iktidara gelmiş ve büyük umut yaratmıştı. Şimdi gelinen noktada Lula'nın başarılı göründüğünü, AKP'nın ise ciddi zaaf belirtileri sergilediğini görüyoruz. Bu karşılaştırmayı yaparken bir gerçeği teslim edelim ve AKP'nin özellikle dış sorunlar açısından, Brezilya'ya göre çok daha kritik tercihlerle karşı karşıya bulunan bir ülkede iktidarı devraldığını belirtelim. Buna karşılık AKP'nin görünürde çok güçlü bir parlamento desteği var, Lula'nın partisi ise azınlıkta ve önemli yasal düzenlemeleri ancak diğer partilerden destek alarak yapma olanağına sahip.
     
     Lula neden başarılı?
     AKP'nin iktidarda bulunduğu kısa süre içinde çizdiği zikzaklar, Meclis grubu içindeki farklı eğilimler, ekonomide ve dış politikada yarattığı belirsizlikler üzerinde yeterince duruldu. Bilinenleri tekrar etmemek için biz AKP'yi şimdilik kendi haline bırakıp Brezilya'da Lula'nın iktidarının ilk 100 gününde neler yaptığına bir bakalım.
•  Lula, mali piyasaların güvenini kazanmadan halka vadettiği sosyal reformları gerçekleştiremeyeceğini kavradı ve ilk iş olarak, kendisinin Başkanlığa seçilmesini büyük kuşkuyla karşılamış olan, uluslararası piyasalara ve mali çevrelere inandırıcı güvenceler verdi; ekonominin kilit noktalarına mali çevrelerde saygınlığı olan isimleri getirdi.
•  IMF ile mutabık kalınan faiz dışı fazla / GSYİH hedefini % 3.75'den 4.25'e yükselterek ve kamu harcamalarında 4 milyar dolarlık bir kısıntıya giderek mali istikrarın titizlikle korunacağı izlenimini pekiştirdi.
•  Merkez Bankası'na tam özerklik sağlayacak bir yasayı diğer partilerden de destek sağlayarak Meclis'ten geçirdi. Şimdi sosyal güvenlik reformu için destek arıyor.
•  Faiz oranlarını yükselterek enflasyonla mücadeleye kararlı olduğunu gösterdi.
•  Savunma harcamalarında 750 milyon dolarlık bir kısıntıya giderek bu kaynağın sosyal amaçlı harcamalara yönlendirileceğini açıkladı.
•  Porto Alegre Sosyal Forumu'na ve Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'na katılarak yoksullukla ve yolsuzlukla mücadelenin ön safında yer alacağını ilan etti, tüm dünyadan destek istedi.
•  46 milyon kişinin yoksulluk içinde yaşadığı Brezilya'da herkese üç öğün yemek sağlamayı hedefleyen "açlığı sıfırlama" programını açıkladı.
•  Asgari ücreti % 20 artırdı.(Brezilya'da yıllık enflasyon % 16 dolayında)
•  Eyaletlerin ve yerel yönetimlerin yapısal reform programını desteklemesini sağlamak için 25 eyalet ve 1000 belediye başkanı ile kapsamlı toplantıları yaparak onları ikna etti..
     
     Lula'dan dersler
     İktidarının ilk 100 gününde bunları yapan Lula'nın Brezilya'daki popülaritesi dorukta, uluslararası piyasalarda yarattığı güven sayesinde Brezilya piyasalardan borçlanabilir konuma gelmiş durumda, geçen yıl ayyuka çıkan "Brezilya borcunu çeviremez" lafı artık ağza alınmıyor. Lula'nın iktidardaki ilk 100 gününde ortaya çıkan bu tablo, kalıcı bir başarının kanıtı değil kuşkusuz, aşılması gereken dev sorunlar var Lula'nın önünde. Ancak bu başarılı başlangıçtan bizim AKP'nin çıkartacağı dersler var. AKP de, kendini destekleyen kesimlerin beklentilerini karşılamak istiyorsa, öncelikle mali piyasalara güven vermek, mali istikrarı korumak ve reform programını her kesime benimsetmek zorunda. Bunları yapmayıp bildiğini okumaya devam ederse içine girdiği çıkmazdan kolay kolay kurtulamaz.