Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aynı çevreler, Irakta çıkmaza saplanan ve yeniden başkan seçilme şansı azalmakta olan George W. Bushun ortaya attığı, Büyük Ortadoğu Projesine de bulunmaz bir nimet gibi sarılarak Türkiyenin bu projede oynayacağı rolün önemini vurgulamaya başladılar. Onlara göre bu büyük proje, Fastan Afganistana kadar uzanan bölgedeki halkların demokrasiye, insan haklarına ve ekonomik kalkınmaya duydukları özlemi karşılamaya yönelik bir dönüşüm projesi. Başkan Busha akıl hocalığı yapan Neo - Conların ham hayallerini yansıtan ve birinci amacı ABDnin bölgedeki hakimiyetini pekiştirmek olan bu büyük projenin, Bushun seçim propagandasına katkıda bulunmak için ortaya atılmış olması muhtemel. Bu nedenle fazla ciddiye alınıp üzerine atlanacak bir tarafı yok. Ama daha da önemlisi, Türkiyenin bütünleşmeye çalıştığı Avrupa Birliğinin bu projeyi benimseme olasılığı son derecede düşük, çünkü ABDnin Büyük Ortadoğu Projesi, Fastan İsraile uzanan Akdeniz bölgesinde barışın ve bütünleşmenin sağlanmasını ve Filistin sorununa çözüm bulunmasını amaçlayan ABnin Barcelona İnisyatifine rakip olabilecek bir proje. Bu oltaya takılmadan bunları da düşünmekte yarar var. Başbakan Tayyip Erdoğanın Irak savaşının fikrî mimarı Neo - Conların (Yeni Muhafazakârların) kalesi olarak bilinen American Enterprise Instituteda bir konuşma yapmasını ve bu konuşmayı yapmak üzere Erdoğanı övgülerle kürsüye davet eden kişinin, Ortadoğu halklarını silah gücüyle güdülmesi gereken bir sürü gibi gören Richard Perle olmasını gayet doğal bir olay gibi yansıttı Sayın Erdoğanın çevresi ve AKPye yakın medya. Küreselleşmenin yeni yüzü Amerikada panik yarattı Beyaz yakalılar, işlerini Asyalılara kaptırınca ayaklandı Kasım ayında başkanlık seçimi yaşayacak olan Amerikada, toplumun sesini duyurabilen kesimlerinden yükselen "küreselleşmeye hayır" feryadı, seçim sonuçlarını etkileyebilecek önemli bir faktör olarak dikkati çekmeye başladı. Bu feryat, bilgi teknolojisini (BT) kullanan sektörlerde, güvencede gördükleri işlerde çalışırken bu işleri başta Hindistan olmak üzere Asya ülkelerindeki rakiplerine kaptıran "beyaz yakalı" Amerikalıların feryadı. Önceleri çağrı merkezlerinde çalışanların ve BT sektörünün sıradan işlerini yapanların işlerini kaybetmesiyle başlayan dalga şimdi yılda 70 - 80 bin dolar kazanan yazılım uzmanlarını, finansal analistleri hatta tıp doktorlarını bile etki alanına almış durumda. Bir program yazılımını, mali değerlendirmeyi ya da röntgen filmi analizini Amerikadaki kalitede, fakat yılda 7 - 8 bin dolara Hindistandaki (ya da bir diğer Asya ülkesindeki) yetişmiş elemanlara yaptırabilen Amerikan firmaları, hatta bazı belediyeler ve kamu kuruluşları, Amerikalı elemanlarına yol verip onların işlerini "ihraç etmeye", yani Hindistanda yaptırmaya başlayınca isyan başladı. Küreselleşmenin ne kadar kapsamlı bir dönüşüme yol açtığının yeni bir göstergesi olan ve hizmet sektöründeki işlerin de artık küresel rekabetin konusu olduğunu gösteren bu olay henüz başlangıç aşamasında. Amerikada bugüne dek işlerini kaybeden nitelikli BT elemanlarının sayısı şimdilik binlerle ifade edilebiliyor ama yakın geleceğe dönük tahminler, BT ve diğer hizmet sektörlerinde işini kaybedenlerin sayısının hızla yükselebileceğini gösteriyor.Forrester Research tarafından 2002 yılında yapılan bir tahminde bu rakamın 2015 yılında 3 milyonu aşacağı belirtiliyordu ancak şimdi daha kısa sürede daha yüksek rakamlara erişileceğini iddia edenler de var.Daha önce sanayi üretiminin dünya çapında yaygınlaşmasıyla birlikte işlerini kaybeden yüz binlerce "mavi yakalı" sanayi işçisine şimdi BT alanında ve diğer hizmet sektörlerinde çalışan "beyaz yakalı"lar da eklenince küreselleşmeye karşı tepkiler yoğunlaştı. ABD ekonomisindeki canlanmanın yaratabildiği istihdam artışının çok sınırlı kalması da bu tepkileri besledi. "Önce Amerika, önce Amerikalı" sloganıyla kampanyalar düzenlenmeye, her alanda öncelikle Amerikalıların istihdam edilmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasını talep eden dernekler kurulmaya başlandı. Ulusal Egemenlik ve Ekonomik Vatanseverlik Koalisyonu ya da Amerikan İşçilerinin Haklarını Koruma Örgütü gibi yeni örgütlenmeler ortaya çıktı. Bu tepkiler ilk sonuçlarını vermeye başladı ve Bushun partisinden iki senatörün gündeme getirdiği bir yasa değişikliği ile bazı kamu kuruluşlarının ABD dışında iş yaptırmasını önleyecek ilk adım atılmış oldu. Demokrat Partinin en güçlü başkanlık adayı konumuna gelen John Kerry de bu yönde daha kapsamlı adımlar atma vaadinde bulunuyor. DALGA VE TEPKİ Küreselleşmeyi, "zengin - gelişmiş ülkelerin yoksul - az gelişmiş ülkeleri sömürmek için icat ettikleri yeni bir yöntem" olarak algılayıp bu sürecin yalnızca yoksul ülkelerde mağdurlar yaratacağını ileri sürenlerin ne kadar dünyadan habersiz olduğunu bir kez daha kanıtlayan bu gelişmeler, Türkiye açısından da büyük önem taşıyan bir gerçeği ortaya koyuyor. Günümüzün dünyasında eğitimde bir atılım yapıp nitelikli bir insangücü havuzu oluşturabilen ülkelerin, hemen her türlü işi kendilerine çekme ve hizmet ihracatından büyük paralar kazanma şansı var. Hindistanın hizmet ihracatının bu yıl 12 milyar doları bulması ve bu rakamın dört yıl içinde beşe katlanması bekleniyor. Çin, küreselleşmenin sağladığı açılımdan yararlanarak dünya imalat sanayiinin devlerinden biri haline gelirken Hindistanın da BT alanında yaptığı atılımla yoksulluk kısır döngüsünü kırma şansını elde edebileceği görülüyor.Küreselleşmenin ve serbest ticaretin başsavunucusu konumundaki ABDnin, bu sürecin kendisini olumsuz etkileyen sonuçları karşısında önlem almaya yönelmesi ise süpergüç mızıkçılığının yeni bir örneğini oluşturuyor. oulagay@milliyet.com.tr KÜRESELLEŞMENİN YENİ YÜZÜ