Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çoğu kez imalarla yüklü kapalı ifadelerle konuşan ABD Merkez Bankası (Federal Rezerv Bankası ya da kısaca Fed) Başkanı Alan Greenspan, benim kullandığım ifadeleri kullanma lüksüne sahip değildi kuşkusuz ama Greenspanin geçen cuma Frankfurtta yaptığı açıklama özünde benim değerlendirmemden pek de farklı değildi. Fed Başkanı da ABDnin büyüyen iç ve dış açıklarının sürdürülebilir olmadığını ve "uluslararası yatırımcıların dolar varlıklarını artırma iştahının bir noktadan sonra kesilebileceğini" söylüyordu. Bunun anlamı ABDnin bu yıl 600 milyar doları aşması beklenen cari işlemler açığının bir noktadan sonra finanse edilmesinin mümkün olmayacağıydı. Bu kritik noktaya gelindiğinde dolar, yeniden ciddi bir değer kaybı tehdidiyle karşı karşıya kalacak ve faizlerin yükselmesi gerekecekti. Sorunun çözümü ise doların bir miktar değer kaybından ve ABDnin bütçe açığını kapatmaya yönelmesinden geçiyordu. Geçen çarşamba bu köşede yer alan yazıda, Bush yönetiminin ABD dolarıyla kumar oynadığını ve bunun sonucunda doların yeni değer kayıplarına uğrayabileceğini belirtmiştim. Greenspanin aslında yeni ve bilinmeyen bir şey söylemedi, gelişmeleri izleyenlerin zaten bildiğini tekrarladı ama üstü kapalı konuşma tarzıyla ayrı bir üne kavuşan Fed Başkanının bu noktada bu açıklamayı yapma gereğini duyması, sözünü ettiği kritik noktanın yaklaşmış olabileceği izlenimini yarattı ve bu nedenle önemsendi. Başkan Bushun Greenspanden sonra yaptığı bir açıklamada, ABD yönetiminin bütçe açıklarını düşürmeye kararlı olduğunu söylemesi ise fazla ciddiye alınmadı. Bu yönde somut adımlar atılmadıkça bu tür beyanların ciddiye alınması mümkün değil.Bu beyanların ciddiye alınması mümkün değil çünkü Bush yönetiminin oynadığı büyük kumar, ABDnin bütçe açıklarını kapatmasına olanak vermiyor. Bu politikanın birinci ayağı, ABDnin askeri harcamalarını büyük ölçüde artırarak askeri alandaki rakipsizliğini dünyaya kanıtlamak arzusuna bağlıydı. ABD, uydurma nedenlerle başlattığı Irak savaşında çok fazla harcama yapmadan umduğu hızlı başarıyı elde edebilseydi blöfü tutmuş olacaktı. Bu sayede ABD dünyanın tek hakimi olduğunu kanıtlayacak ve dilediği ülkede rejim değişikliği yapabileceğini iddia edebilecekti. Ancak umulan olmadı ve Irakta süregelen savaşın maliyeti korkunç boyutlara yükseldi, üstelik ABDnin askeri gücünün sınırları ortaya çıktı. ABDnin salt askeri gücünü kullanarak dünyaya hakim olma hevesinin taşınamayacak bir maliyeti olduğu anlaşıldı. Buna karşın Bush yönetiminin varlık gerekçesini oluşturan bu küresel maceradan geri adım atması da kolay değil. "Sürekli savaş" hali sürecekse askeri harcamalar da artarak sürecek. Güç oyunu Bushun politikasının ikinci ayağı ise kamu harcamalarını pompalayarak ve faizleri düşüş tutarak iç talebi canlı tutmak ve büyümeyi sürdürmek amacını güdüyordu. Bu sayede büyümeyi sürdürmek mümkün oldu ama sonuçta sürdürülemez boyuttaki açıklar çıktı ortaya. Bu açıkların sürdürülebilmesi ise dünyadaki yatırımcıların ya da ABD dışındaki ülkelerin merkez bankalarının bu açıkları finanse etmeye istekli olmasına bağlıydı.Şimdi gelinen kritik noktada, ABDnin açığını finanse edebilecek kesimde Alan Greenspanın sözünü ettiği "iştahsızlık" sendromu ortaya çıkarsa Bush yönetiminin politikasını sürdürmesi olanaksız hale gelecek. "İştahsızlık" sendromunu aşmak için ABDde faizlerin yükselmesi gerekecek, bu da tüketimi ve yatırımı caydırarak büyüme hızını düşürebilecek ve Bush yönetiminin kaçınmaya çalıştığı durum ortaya çıkacak. Bu ortamda kamu harcamalarını kısmak ve bütçe açığını kapatmak daha da zorlaşacak. Gelinen noktada yaşanacak şoku hafifletecek tek bir seçenek yolu kalıyor Bush yönetiminin önünde: Doların değer yitirmesine göz yummak. oulagay@milliyet.com.tr Ekonomideki çıkmaz