Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Süter'e göre son günlerde, "Demirel'i pek sevmeyen" kişiler bile Demirel'i ziyaret ediyor ve "teknik direktör" olarak duruma vaziyet etmesini istiyordu. Onları bu ziyaretleri yapmaya özendirenler ise "askerler, Amerikalılar ya da İsrailliler" olabilirdi.Biraz da "olsa olsa" mantığıyla üretilmiş görünen bu söylentilerin ne kadar ciddiye alınması gerektiğini bilmiyorum ama umutlarını Süleyman Demirel'in "teknik direktörlüğüne" bağlayan bir siyasi arayışın Türkiye'ye "böyyük" şampiyonluklar kazandıracağına hiç kuşkum yok (!). Bir süredir dillerde dolaşan ve kimi gazete köşelerine de yansıyan söylenti dün Akşam gazetesinin manşetine gelip oturmuştu: "Antrenör Demirel". Şakir Süter'in Türkiye'deki siyasi tabloyu değiştirme girişimlerini özetleyen yazı dizisinin dünkü bölümünde, baş organizatör olarak umut bağlanan kişinin Sayın Süleyman Demirel olduğu belirtiliyordu. Süleyman Demirel'in Ankara'daki evinin bahçesinde bulunan tavukların da itlafa yollandığı haberi, kuş gribinin Türkiye'deki yayılışıyla ilgili olarak ülkemizde bulunan Dünya Sağlık Örgütü heyetinin başkanı Guenael Rodier'in değerlendirmesiyle birlikte okunduğunda anlam kazanıyor bence. Türkiye'de özellikle kırsal alanda ve kentleri çevreleyen gecekondu semtlerinde insanlarla kümes hayvanlarının iç içe yaşamakta olduğunu belirten Rodier şöyle diyor: "Türkiye'de insanların dünyasıyla hayvanların dünyası arasındaki ortak sınır, başka ülkelerde olduğundan çok daha geniş belki de."(F.Times, 14 ocak 2006)İsmet Berkan'ın dünkü Radikal'de yazdığına göre İstanbul'da 56714 kümes hayvanı itlaf edilmiş son haftalarda. Kuş gribi nedeniyle Türkiye'de sergilenmekte olan 21. yüzyıl görüntülerinin baş mimarlarından biri, kendi kümesinden de itlafa tavuk gönderen Sayın Demirel değil mi? İnsanlar ve hayvanlar "Nereden nereye?" diye düşünenler varsa Haluk Özdalga'nın "Kötü Yönetilen Türkiye" kitabına bir göz atmalarını öneririm. 1960 sonrasında Türkiye'de siyasete damgasını vuran iki siyasetçinin, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'in bu ülkeye maliyetini çarpıcı verilerle ortaya koyan Özdalga, Demirel'i şöyle değerlendiriyor:"Cumhurbaşkanlığı dönemi hariç tutulursa, 1965-93 arası zamanın % 40'ında Demirel başbakandı. Kitapta ayrıntılarıyla sergilenen başarısız neticelerin, Türkiye'nin uluslar arası yarışta hep geriye düşmesinin en önde gelen sorumlularından biri Demirel idi. Dünyanın hızla değiştiği, Doğu Asya'da hızlı bir kalkınmanın yaşandığı, Güney Avrupa'da Yunanistan dahil Akdeniz ülkelerinin Avrupa'yla bütünleştiği yıllarda Demirel ekonomide, eğitimde, demokraside ve başka alanlarda Türkiye'nin şiddetle ihtiyaç duyduğu değişime önderlik etme ihtiyacını karşılayamadı."Özdalga üzülmesin, Sayın Demirel bu ihtiyacı 20. yüzyılda karşılayamadıysa şimdi 21. yüzyılda karşılamaya hazır. Türkiye kuş gribiyle sarsılırken Demirel'in "antrenörlüğüne" umut bağlayan Türklere, Amerikalılara, İsraillilere, sivil ve asker herkese Tamiflu tavsiye ederim. oulagay@milliyet.com.tr Demirel'in mirası