Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çeşitli ölçümlere göre bu tür sonuçlara varmak mümkün. Küresel kapitalizmin etki alanının genişlemesiyle birlikte, dünya ekonomisinin son yarım yüzyılın en yüksek büyüme hızlarına son beş yılda eriştiği de bir gerçek. Ancak buna paralel olarak, küresel kapitalizme yönelik tepkilerin de giderek yaygınlaştığını ve küresel piyasalaşma modeline karşı devletçi - korumacı ekonomik modele umut bağlama eğiliminin arttığını görüyoruz. Küresel kapitalizmin başarı öykülerini dinlemeye devam ediyoruz. ABD'nin muhafazakâr kesime yakın fikir üretme kuruluşlarından Heritage Foundation ile Wall Street Journal'ın birlikte hazırladığı Ekonomik Özgürlük Endeksi'nin 2007 yılı sonuçları dün açıklandı. Endekse göre dünyanın ortalama ekonomik özgürlük notunda geçen yıla göre küçük bir gerileme var ama endekse eşlik eden değerlendirmelerde, küreselleşme sürecinin dünyada zenginliği artırdığı ve gelir uçurumlarını azalttığı ileri sürülüyor. Çoğu kez ulusalcı bir boyut da taşıyan bu tepkilerin iki temel çıkış noktası var.Birincisi, küresel ekonomideki hızlı büyümenin dünyanın kıt enerji ve temel madde kaynaklarının değerini artırdığı ortamda, devletin ve hükümetlerin bu kaynaklara el koyup buradan kaynaklanan ek gelirleri bir politika aracı olarak kullanma şansı doğuyor. Bu olgunun örneklerini Rusya ve Venezüella gibi ülkelerde görüyoruz.İkincisi, küreselleşmenin tetiklediği dönüşüm süreci pek çok ülkede, ekonomik durumu bozulan, işini kaybeden ve zenginleşen kesime tepki duyanların oluşturduğu geniş bir muhalefet cephesi yaratıyor. Demokratik ülkelerde bu cepheden destek alarak iktidara gelenler oyunu aldıkları tabanı tatmin etmek için devletçi ekonomik politikalara yönelebiliyor. Bu olgunun örneklerini şimdilik çeşitli Latin Amerika ülkelerinde görüyoruz ama korumacı önlemlerin ABD ve Avrupa'da gündeme gelmesi de pekâlâ mümkün görünüyor. Ayrıca Tayland'da askeri darbeyle iktidara gelen hükümet de bu tür politikalara yöneldi. Tepkinin kaynağı Küresel kapitalizmin tek yol olarak herkese bellettiği ekonomi politikası çerçevesini kırmayı amaçlayan devletçi ekonomiye yöneliş çabalarında, çeşitli ülkelerde gündeme gelen açılımlar öncelikle şunlar: Doğal kaynaklara devletçe ya da ulusal şirketlerce sahip çıkılması ve bunları işleten uluslararası şirketlerle yeni pazarlıklara girişilmesi. Telekomünikasyon ve diğer bazı temel hizmet alanlarında yabancı şirketlerin etki alanının sınırlandırılması ve millileştirmelere gidilmesi. Yabancı sermayeli firmalarda yabancı payının sınırlandırılması ve kontrol hisselerinin yerli ortakta olmasının sağlanması. Uluslararası sermaye hareketlerinin serbestisine sınırlama ya da kayıt getiren kambiyo düzenlemelerine gidilmesi. Merkez Bankası'nın özerkliğinin kaldırılması. Dış ticarette devlet denetiminin artırılması. Bu yönelişlerin uygulamada nasıl sonuç vereceği henüz bilinmiyor ama "Yükselen Pazar ülkeleri artık küresel sistemin parçası oldu, riskleri azaldı" diye düşünenlerin uykularını kaçıracak gelişmelerin yaygınlaştığını görüyoruz. oulagay@milliyet.com.tr Devletçi tepkiler