Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen hafta açıklanan rekor dış ticaret açığı rakamının ABD dolarının değerini olumsuz etkilemesi akla yakın gelirken tam tersi oldu; doların, Avrupa Birliği'nin (AB) yaralı parası euro ve Japon yeni karşısında daha da güçlendiği görüldü. ABD doları euro karşısında son 24 ayın, yen karşısında son 26 ayın en yüksek değerlerine erişti. Dolar bu yıl her iki para karşısında % 15 dolayında değer kazanmış durumda. Geçen hafta açıklanan veriler ABD'nin Eylül ayı dış ticaret açığının 66 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırdığını ortaya koydu. ABD'nin dış ödemeler dengesi cari işlemler hesabında büyük açıklar vermesinin başlıca nedeni dış ticaret açığının büyümesi. IMF'nin tahminine göre ABD'nin cari işlemler açığı 2005 yılı sonunda 750 milyar doları aşarak yeni bir rekora tırmanacak, cari açığın GSYİH'ya oranı da % 6'yı geçecek. Doların euro ve yen gibi diğer önemli paralar karşısındaki tırmanışı, aslında geçen yılın sonundan beri birçok tahminciyi yanıltan bir gelişme. Bu gelişmeyi açıklayabilecek faktörlerin başlıcaları ise şunlar: ABD ekonomisi oldukça hızlı bir tempoda büyümeye devam ederken Avrupa henüz kendini toparlayamadı. Japonya'daki ciddi kıpırdamanın sürüp sürmeyeceği de tartışma konusu. ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırımlarını düzenli biçimde sürdürmeye devam ediyor ve FED'in temel faiz oranının 2006 ortalarında %5'e dayanması bekleniyor. Buna karşılık Avrupa Merkez Bankası, yetersiz büyümeden ve yüksek işsizlikten yakınan AB üyesi ülkelerin baskısı altında kalarak % 2'de duran temel faiz oranını uzun süredir artıramıyor. Japonya da faiz artırımı konusunda çekimser kaldığı için dolar faiziyle yen ve euro faizi arasındaki fark dolar lehine büyüyor ve dolara yatırımı özendiriyor. AB Anayasası'nın Fransa ve Hollanda'da reddedilmesi sonrasında AB'nin geleceği konusunda beliren kuşkular dağılmış değil. Avrupa'daki toplumsal gerilim ve siyasi belirsizlik ortamı da AB'nin ve euronun geleceği konusundaki kuşkuları besliyor. Ülke dışında elde ettikleri kârları ABD'ye getiren ABD şirketlerine geçici bir vergi avantajı tanınması, 100 milyar dolar dolayında bir meblağın dolara çevrilerek ABD'ye getirilmesine yol açtı ve bu da doların değerini yükseltici etki yaptı. Başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin merkez bankaları ABD'nin büyüyen dış açıklarını finanse etmeye devam etti. Tüm bu gelişmeler, doların düşeceğini öngören spekülatörlerin bir noktadan sonra fikir değiştirip doların güçlenmesi senaryosunu devreye sokmaları sonucunu doğurdu ve doların yükselişi kendini besleyen bir sürece dönüştü. Doların yükselişi Temel ekonomik faktörlere bakarak analiz yapanlar, ABD'nin giderek büyüyen dış açığını dünyadaki toplam tasarrufların % 75'ini kendine çekerek finanse etmesinin sürdürülebilir olmadığını uzun süredir söylüyor ama bu kırılma noktasına da bir türlü gelinmiyor. Doların değer kazanması düşüş riskini daha artırıyorsa da çoğu kimse, kırılma noktası için kesin tarih vermeye cesaret edemiyor.Buna karşın 2006 yılında doların, euro ve yen karşısında gerileyeceğini ve 2005'deki kazançlarının çoğunu geri vereceğini tahmin edenler ağır basıyor. Avrupa ve Japonya'da büyümenin artacağı beklentisi, buna karşılık ABD'deki büyümenin yavaşlaması ve faiz artışlarının tavana vurması olasılığı da bu beklentileri besliyor. Öte yandan ABD şirketlerinin ülkeye birikmiş kâr transferi de söz konusu olmayacak 2006 yılında.Çin'in kur politikasıyla ABD açıklarını finanse etme konusundaki tavrını tahmin etmek kolay değil. Bu arada özellikle Avrupa'da yeni çalkantıların yaşanması olasılığını ve bunun euronun değerine yapabileceği olumsuz etkileri de göz ardı etmemek gerekiyor. oulagay@milliyet.com.tr Nereye kadar?