Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son haftalarda piyasalarda yaşananlar Türkiye ekonomisiyle Amerikan ekonomisinin ve TL ile ABD dolarının ortak bir kaderi paylaştığını gösteriyor. Türkiyede olduğu gibi Amerikada da ekonominin genel gidişatına ilişkin veriler ve açıklanan rakamlar pek de olumsuz bir tablo çıkartmıyor karşımıza. Buna karşın piyasalardaki beklentiler hiç de iyimser değil ve beklentilerdeki bu olumsuzluk borsa endekslerine ve para değerlerine yansıyor. Güvenin sarsıldığı ortamda ekonominin genel gidişatıyla ilgili olumlu rakamlar, piyasalardaki olumsuz beklentileri olumluya çevirmeye yetmiyor. Türkiyede Ecevit sendromu Piyasalardaki olumsuzluğun gerisinde Başbakan Ecevitin sağlık sorunları ve bunun yol açabileceği siyasi kriz ihtimali var. Sayın Ecevitin ve yakın çevresinin durumun ciddiyetini kabul etme konusunda gösterdiği direnç de sorunu ağırlaştırıyor ve belirsizliği artırıyor. Sayın Ecevit bu noktaya gelmeden bu sorunun çözümünü kolaylaştıracak girişimlerde bulunsaydı belki çok daha yararlı bir şey yapmış olacak ve piyasaların böylesine olumsuz bir havaya girmesini önleyebilecekti. Önce Türkiyedeki durumu ele alalım. Mayıs ayına ilişkin enflasyon göstergeleri iyimserleri bile şaşırtacak kadar olumlu çıktı. Yılın ilk çeyreğinde eksi büyüme, yani küçülme yaşanmasına karşın ikinci çeyrekten itibaren büyümenin başladığını gösteren veriler, yetkili ağızların 2002 yılı büyüme hedefinin tutturulacağı yolundaki açıklamalarına dayanak oluşturdu. IMFnın ve genelde dış dünyanın 2002 performansıyla ilgili açıklamaları da genelde olumlu ama tüm bu olumlu göstergelere ve beyanlara karşın piyasalardaki hava tamamen olumsuz. Faizlerde ve kurlarda yaşanan tırmanış ve borsadaki düşüş de bunun bir yansıması. ABDde Enronitis sendromu Ancak tüm bu olumlu sayılabilecek gelişmelere karşın ABD şirketlerine karşı duyulan güvensizlik ABD ekonomisine de güven duyulmasını önlüyor. ABDnin önde gelen mali denetim kuruluşlarından Arthur Andersen i de batağa sürükleyen Enron skandalından sonra oluşan kuşku bulutlarının gölgesi, şimdi ABD ekonomisinin temelini oluşturan pek çok şirketin ve ünlü yöneticilerinin üzerine düşmüş durumda. Enron gibi son yılların en hızlı yükselen şirketlerinden biri olan Tyco nun ve "parlak" yöneticisi Kozlowskinin uğradığı itibar kaybı bu kirli zincirin son halkalarından birini oluşturuyor. 11 eylül sonrasında ciddi bir olasılık olarak görünen "resesyon" tehdidini atlatan ve 2002nin ilk çeğreğinde % 5.6lık çarpıcı bir büyüme hızına erişen ABD ekonomisine ilişkin genel veriler de pek olumsuz değil. Ekonomideki büyümenin, ilk çeyreğe göre büyük ölçüde yavaşlamakla birlikte, ikinci çeyrekte de sürdüğü, tüketici güveninde yükselme olduğu görülüyor. Ayrıca işsizlik oranı düşüyor ve gelirler de artmaya devam ediyor. Kamu harcamalarında gözlenen artışlar ve düşük düzeydeki faizler de ekonomiyi destekliyor. Dolar tutunamıyor oulagay@milliyet.com.tr ABDnin ünlü şirketleriyle birlikte tüm mali denetim sistemini ve borsa aracı kuruluşlarını da kuşkulu duruma düşüren bu gelişmeler ABD şirketlerine yatırım yapan ve borç verenlerin de iştahını kaçırdı ve ABDye dış sermaye akışında büyük bir düşüş gözlendi. 400 milyar doları aşan cari işlemler açığını finanse etmek için günde 1 milyar doların üzerine sermaye girişine ihtiyaç duyan ABD bunu sağlayamayınca doların değeri Euroya karşı düşmeye başladı. Olayın temelinde ABD şirketlerine, muhasebe kayıtlarına ve şirket karlarına duyulan güvenin sarsılması var ve bu nedenle güvenin yeniden tesisi zaman alacak. Bu süre içinde doların seyrini ise dikkatle izlemek gerekecek.