Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Deprem konusuna takılıp kalmak istemiyorum aslında ama haklı uyarılar karşısında duyarsız ve kayıtsız kalmak da çok zor. Önceki günkü Cumhuriyet'te Orhan Bursalı'nın yazısını okuyunca diğer konuları bugünlük bir kenara bırakıp İstanbul üzerinde oynanmakta olan büyük "deprem kumarı"na değinmeye karar verdim.
       Ülkemizdeki en kaliteli yayınlardan biri olan (ve bugün 32 sayfalık özel deprem sayısı olarak yayınlanan) Cumhuriyet Bilim Teknik ekini de çıkaran Orhan Bursalı 17 Ağustos tarihli Cumhuriyet'te yer alan yazısında, deprem konusunda en güvenilir kaynaklardan edindiği bilgilere dayanarak, İstanbul'da büyük bir deprem olmamasının düşünülemeyeceğini ve söz konusu depremin 30 yıl içinde gerçekleşme olasılığının da hayli yüksek olduğunu hatırlattıktan sonra İstanbul üzerinde bir "deprem kumarı" oynanmakta olduğunu ileri sürüyor.
       Bursalı'nın da belirttiği gibi, İstanbul'un olası bir depremi katlanılabilir hasarlarla ve asgari zayiatla atlatabilmesi için derhal kapsamlı ve çok boyutlu bir depreme hazırlanma projesini uygulamaya koyması gerekiyor. Böyle bir projenin maliyetinin ise çeşitli tahminlere göre 5 ila 7 milyar dolar olabileceği belirtiliyor. İstanbul'un önlem alınmadan büyük bir depreme maruz kalması halinde ortaya çıkacak maliyeti ise hesaplamak bile mümkün değil, çünkü başka İstanbul yok. İstanbul'un enkazının altından Türkiye değil, dünya da kalkamaz herhalde.
       İşte bu nedenle İstanbul'u depreme hazırlama projesi kolaylıkla bir "uygarlık mirası projesi" haline getirilebilir ve bu projeye büyük miktarda uluslararası destek sağlanabilir, bu proje sayesinde İstanbul ve Türkiye dünyanın gündemine girebilir. Depreme hazırlanma projesi sayesinde bütün dünya İstanbul'un uygarlık tarihinin en önemli merkezlerinden biri ve aynı zamanda dünyanın en güzel, en korunmaya değer kentlerinden biri olduğunu hatırlamış olur. Böyle bir proje Türkiye'nin uluslararası saygınlığını da artırır.
       Bütün bunların ötesinde bu projenin yaratacağı ekonomik aktivite çeşitli sektörlere olumlu yansımalar yapabilir, birçok uluslararası firma bu projede yer almak için bilgisini, teknolojisini, sermayesini İstanbul'a yönlendirebilir.
       Dönüp yazı arşivime baktım, geçen yılki Düzce depremi sonrasında, 16 Kasım'da yayımlanan "İstanbul depremi fırsata dönüşür mü?" başlıklı yazımda gene böyle bir büyük projenin hayalini kurmuşum. O günden bu yana bu hayalin gerçekleşmesi yolunda fazla bir şey yapılmış değil ne yazık ki. "Canım belki de deprem olmaz" aldatmacasıyla avunup İstanbul üzerine deprem kumarı oynamak bizimkilere çok daha kolay geliyor herhalde.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr