Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üstelik bu tam bir şaka da değildi, olası bir şakanın ima edilmesi bile piyasaları yerinden oynattı. ABD ve Avrupada borsalar değer yitirdi, dolar euro karşısında bir miktar değer kazandı.Yaşanan olay, ABD Merkez Bankası konumundaki Federal Rezerv Bankasının (FED) faizleri bir süre sonra yükseltebileceği konusunda bir imada bulunmuş olmasıydı. ABD ekonomisinin durgunluğa sürüklendiği 2001 yılından bu yana sürekli olarak faizleri düşüren ve son 40 yılın en düşük düzeyinde tutan FEDin böyle bir imada bulunması bile piyasaları ateşlemeye yetti. Uzun süredir sürmekte olan bir eğilimin tersine dönebileceğinin ilk sinyalinin alınmış olması piyasaları etkiledi. Bu imanın eyleme dönüşmesi ve FEDin faizleri yükseltmesi halinde bunun borsalardaki iyimserliği azaltması ve doların değerini olumlu etkilemesi olası. FED Başkanı Alan Greenspan kur paritesi konusunda tahmin yapmanın yazı - tura atmaktan bir farkı olmadığını söylüyor ama FEDin faizleri ilerde bir noktada yükseltebileceğini ima etmesi doların değer kazanmasına neden olabiliyor.Tekrar ediyorum, bu yıl gözünüz "joker" de olsun. Hem dünyada hem Türkiyede faizlerin seyri çok şeyi etkileyebilir. Dünyada ve Türkiyede 2004 yılının jokerinin faiz oranları olacağını ve "joker"in de İngilizcede "şakacı" anlamına geldiğini 28 Aralık 2003de Makro Bakış köşesinde yer alan yazımda yazmıştım. Daha yılın birinci ayı dolmadan ilk şakasını yaptı bizim "joker" ve piyasaları dalgalandırdı. ABD, dünyayı yanlış gündeme kilitledi Bu yıl bu ortamda bir hafta geçirdikten sonra benim vardığım sonuç şu oldu: ABD, 11 Eylül sonrasında takındığı tavır ve izlediği politikalarla dünyayı yanlış bir gündeme kilitlemiş durumda. ABD, "teröre karşı savaş" ilan ederek aslında bir sonuç olan terörü dünyanın en önemli sorunu gibi gösteriyor ve terörün asıl nedeni olan sorunların ikinci plana düşmesine yol açıyor. Teröre karşı savaşı, terörü desteklediği varsayılan ülkelere karşı fiili savaşa dönüştüren ABDnin Afganistanda ve Irakta yaşamakta olduğu sorunlar ise bu savaşta zafer kazanmanın ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan yüzmilyonlarca insanı etkileyen ve teröre de zemin hazırlayan asıl önemli sorunlar gündemde hakkettikleri yeri alamıyor. Davosa kadar gidip Dünya Ekonomik Forumuna katılmanın en büyük yararı, dünyanın gündemi hakkında bir fikir edinmek oluyor. Devletteki, siyasetteki, iş dünyasındaki belirleyici rolleri ya da fikir üretimine katkıları nedeniyle öne çıkan kişilerin bu gündem hakkındaki görüşlerini, değerlendirmelerini öğrenmek açısından da bulunmaz bir fırsat yaratıyor Davos Forumu. Forum mekanında sergilenen çok sayıda yayın ve broşürde yer alan yazı ve yorumlar da bu sürece katkıda bulunuyor. Dünya Ekonomik Forumunun dünyanın daha iyi yönetilmesini sağlamak amacıyla gündeme getirdiği "Küresel Yönetişim Girişimi"ni (Global Governance Initiative) tanıtan yayında yer alan veriler, küresel gündemin ABD tarafından nasıl saptırıldığını çarpıcı biçimde gösteriyor. Grafikte de görüldüğü gibi dünyada terör saldırıları nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı yalnızca 11 Eylül saldırısının gerçekleştiği 2001 yılında 3.500ü aşmış, diğer yıllarda rakam 500ü bile bulmuyor. Bu rakamlara bakarak terörü ve tahribatını küçümsemek doğru değil kuşkusuz ancak yüz milyonlarca insanı etkileyen ve insanlığı temelinden sarsan tüm diğer sorunları ikinci plana itip salt terörle savaşa odaklanmanın çıkar bir yol olmadığı da ortada.Dünya Ekonomik Forumunun yayınında yer alan verilere göre dünyamızda yaşayan 6 milyar dolayındaki insanın 2.8 milyarı hâlâ günde 2 doların altında kalan bir gelirle yaşamak zorunda. Bunlardan 1.2 milyarının geliri günde 1 doların da altında. Dünyada 800 milyon insan açlıkla boğuşuyor. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle, her dakikada bir anne doğum yaparken yaşamını yitiriyor, 5 yaşına gelmeden ölen çocukların sayısı yılda 11 milyonu buluyor. Kapsamlı önlemlerin alınmaması halinde halen 40 milyon dolayındaki AIDSli sayısının 2010a kadar 85 milyonu bulması ve 2020ye kadar 70 milyon kişinin bu hastalık nedeniyle ölmesi bekleniyor. Çevre kirlenmesinin ve karbondioksit gibi gazların dünyanın iklimini ve ortamını nasıl bozmakta olduğunu artık somut örneklerle görüyoruz. Grafikte görüldüğü gibi, son 50 yıldaki kirlenmenin açık farkla başsorumlusu olan ABD, acil önlemler alınmasını öngören Kyoto Anlaşmasına karşı çıkıyor. Dünyada her çocuğa asgari düzeyde eğitim sağlanması için 5.6 milyar dolarlık bir kaynağa ihtiyaç var ama sağlanabilen kaynak 1.5 milyar dolar düzeyinde. ABDnin "terörle savaş" bahanesiyle daha da artırdığı silahlanma harcamaları ise yılda 450 milyar doları aşıyor. RAKAMLAR VE SORUNLAR Bütün bu veriler dünyayı yönetme iddiasındakilerin yanlış gündeme takıldığını gösteriyor. Küresel Yönetişim Girişiminin dünyanın gidişatını değerlendirmek üzere, dünyaca tanınmış uzmanlardan oluşturduğu grubun verdiği notlar da bunu doğruluyor. Dünyayı yönetenlere 10 üzerinden not veren bu uzmanlar grubunun çeşitli konularda verdiği notların ortalaması şöyle:• Barış ve güvenliğin sağlanması : 3• Yoksulluğun azaltılması : 4• Açlığın önlenmesi : 3• Eğitimin yaygınlaştırılması : 3• Sağlık hizmetinin gelişmesi : 4• Çevrenin korunması : 3• İnsan haklarının korunması : 3Görüldüğü gibi dünyayı yönetenlerin notları hayli yüksek(!) Bu yönetim anlayışını ve küresel öncelikleri değiştirecek bir "darbe"ye ihtiyaç olduğunu da çoğu kimse kabul ediyor ama bunun nasıl başarılacağı konumunda henüz bir fikir birliği sağlanmış değil. SINIFTA KALAN DÜNYA "Terörle savaş" gündemin baş sırasına oturtulunca terörü simgeleyen Usame bin Ladin de korku ve hatta hayranlıkla anılan bir isim haline getirildi. Davosta bu yılki oturumların birinde "Teröristlerden neler öğrenebiliriz?" sorusuna cevap arandı. Dünyaya tek başına hükmetmeye kalkıştığı için yaygın tepki çeken ve düşman kazanan ABD, bu gerçeği kabul etmeyi reddettiği için, Bin Ladin gibi bu gerçeği görerek ABDye karşı eylem yapanları dâhi mertebesine yükseltmek zorunda kalıyor. oulagay@milliyet.com.tr Bin Ladinden alınacak ders