Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Enflasyondaki yavaşlamayı "büyük başarı" olarak değerlendirenler de var, yıl sonu hedefleriyle karşılaştırıp yetersiz bulanlar da. Enflasyonun 1986'dan bu yana ilk kez bu düzeylere inmiş olması kuşkusuz bir başarı. Ancak bu sonucun elde edilmesinde, bütçe disiplininin ve izlenen kur politikasının yaptığı etkinin yanı sıra, dünya petrol fiyatlarındaki ve KİT maliyetlerindeki artışların fiyatlara yansıtılmamasının da etkisi var. Uzun lafın kısası, rakamlardaki düşüşe bakıp, "tamam biz bu işi çözdük, enflasyon bitiyor" demek için çok erken.
       Çok erken çünkü biz henüz "bu işi" çözmüş değiliz. Bu köşede daha önce de defalarca belirtildiği gibi, enflasyonla mücadelede asıl zor dönem şimdi başlıyor. Bir kere, başta bütçe performansı olmak üzere "başarılı" sayılan icraatı güçlendirerek sürdürmek ve yapısal reformlarla desteklemek şart. İkinci, her şey yolunda gider de 2001 yılının bir noktasında 12 aylık fiyat artışları 2000 sonu için belirlenen hedeflere düşerse (toptan eşya fiyatları endeksinden % 20, tüketici fiyatları endeksinde % 25) ve düşüşün süreceği anlaşılırsa, buna karşı asıl büyük direnç o zaman başlayacak, "öldük, bittik" feryatları yaygınlaşacak ve muhalefet bunu kullanmaya çalışacak.
       Hükümetin bu zorluklara karşın enflasyonla mücadeleyi sürdürebilmesi toplumdan sağlayacağı desteğe bağlı. Destek gelirse mücadele sürer, gelmezse tehlikeye girer. Başarılı sayılan performansı sürdürmek, çalışanları beklenen enflasyonla uyumlu ücret - maaş artışlarına razı etmek; tarımda, mali sektörde, sosyal güvenlikte yapısal reformları gerçekleştirmek için güçlü bir toplumsal desteğe ihtiyacı var bu hükümetin. Bu destek ise ancak uzlaşma ortamında sağlanır, kavga ortamında değil. Oysa Türkiye'de sanki herkes birbiriyle kavga ediyor ya da takışıyor.
       Sayın Başbakan sık sık Sayın Cumhurbaşkanı ile takışıyor. TC Merkez Bankası Danışmanı Prof. Dani Rodrik, enflasyonla mücadelenin başarısı için hükümet - işçi - işveren arasında bir uzlaşmayı zorunlu görürken uzlaşma şöyle dursun bu üçlü arasındaki ilişkiler, iş güvenliği yasası nedeniyle giderek gerginleşiyor, "hükümete verilen desteği geri çekmek"ten söz eden işadamlarına rastlanıyor. Üniversitelerin açılış törenlerinde konuşan bakan ve rektör düzeyindeki kamu görevlileri bile birbirine sataşmaktan kendini alamıyor. Askerler de zaman zaman yayınladıkları bildirilerle bu tartışmalara katılıyor.
       Üzgünüm hanımlar ve beyler ama bu ortamda enflasyonla mücadele hedefine varamaz, Türkiye kırk yıldır özlediği tek haneli enflasyona kavuşamaz. Önce kavga ortamından kurtulacağız, sonra enflasyondan. Biri sürüyorsa öteki de sürecek.



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr