Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Bana öyle geliyor ki biz asıl filmi (ya da diziyi) henüz görmedik, Egebank olayı sayesinde filmin parçalarını (fragmanlarını) görmeye başladık. Asıl filmde rol alan kişilerin kimler olabileceği, hangi çevrelerden gelebileceği, filmde ne gibi ilginç sahnelerin yer alacağı konusunda iyi bir fikir veriyor bu fragmanlar. Bu fragmanları izleyenler asıl filmi sabırsızlıkla bekliyorlar ama onun ne zaman gösterime gireceği henüz belli değil. "Görülen lüzum üzerine" asıl filmin gösterime girmesi süresiz olarak ertelenebilir de.
       Böyle bir erteleme, filmde görünmesi olası karakterlere belki bir miktar zaman kazandırabilir, bu arada filmin belli bölümlerinin kesilmesi için pazarlıklar da yapılabilir, hatta Yorgun Savaşçı gibi bu filmin yakılması için çaba gösterenler bile çıkabilir. Bütün bunlar olabilir ama Türkiye küresel düzende yerini almak istiyorsa, Avrupa Birliği'ne adaylık sırasındaysa ergeç bu filmi izlemek ve bu filmdeki kirli gerçeklerle yüzleşmek zorunda.
       Küresel düzenin en önemli katkılarından biri işte bu noktada gündeme geliyor. Küresel hukuk ve etik normlarına uymayan, devlet - özel sektör ilişkilerini, banka sistemini ve iş yaşamını bütünüyle bu normlara uydurmayan ülkelerin küresel oyunda makbul oyuncu olarak yer almaları mümkün değil.
       Ülkelerin uluslararası mali piyasalardan yararlanma koşullarını belirleyen "rating" ya da değerlendirme yapılırken hesaba katılan değişkenler arasında da "yolsuzluk düzeyi" ve "hukukun hakimiyeti" gibi faktörler de yer alıyor. Uluslararası Ülke Riski Rehberi(ICRG), "ülke riski" hesaplanırken "siyasi risk"in % 50 ağırlık taşıdığını belirtiyor. "Siyasi risk"in hesaplanmasında dikkate alınan faktörler ve ağırlıkları ise şöyle:


       Bu tabloya bakınca Türkiye'nin "siyasi riski"nin neden yüksek olduğunu anlamak biraz kolaylaşıyor galiba.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr