Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bugünkü yazımın başlığını Hürriyet gazetesinin dünkü ekonomi sayfalarında yanyana göze çarpan iki manşetten çıkardım. Sol sayfadaki manşette ABD Hazine Bakanı Paul O’Neill’in "Türkiye IMF için örnek ülke" sözlerine yer verilmişti. Sağ sayfadaki manşet haberde ise TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan’ın "Kredimizi verdik, artık bıçak kemikte" sözleri yer alıyordu.
Paul O’Neill, IMF’nin bundan böyle yardıma muhtaç hale gelen her ülkenin yardımına koşmayacağını, yalnızca Türkiye gibi kararlı adımlar atarak gerekli reformları gerçekleştiren ve desteği hakkeden ülkelere mali destek sağlanacağını söylemişti.
TÜSİAD Başkanı Özilhan ise Türkiye ekonomisinin hala büyümeye geçememiş olmasının kaygı yarattığını ifade ederek, ekonominin ve toplumun 2001’deki şok küçülmeden sonra ikinci bir küçülme yılına tahammül etmesinin zor olduğunu belirtiyordu. Özilhan, yapısal reformların uygulamaya konmasını ve TÜrkiye’inin küçülmesini durdurup büyümeye geçmesini istiyordu. Yeni Şafak gazetesinin dünkü manşetinde de yer alan haberde ise TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun, "Ekonomi yönetimi Türkiye’iyi bir an önce pozitif büyümeye götürmez ise Arjantin’in başına gelenler bizim de başımıza gelir", diyerek ciddi bir uyarı yaptığı belirtiliyordu.

Neden "örnek ülke"
Aynı gün içinde yapılan bu açıklamalar ister istemez bazı sorular getiriyor akla: Paul O’Neill, büyümeye geçmekte zorlanan Türkiye’yi neden "örnek ülke" olarak gösteriyor? Yoksa, kimilerinin iddia ettiği gibi, ABD ve IMF, Türkiye ekonomisinin büyümeye geçmesini istemediği için mi memnun bu durumdan? Ya da aslında Türkiye ekonomisi bugün çok iyi bir yolda ama özel sektörün sözcüleri sabırsız davranıp büyümeye geçişi hızladırmak için mi bu çıkışları yapıyorlar?
Paul O’Neill’in Türkiye’yi "örnek ülke" olarak göstermesinin birbirine bağlı iki nedeni olabilir diye düşünüyorum. Birincisi, Türkiye geçen yıl krize girdiğinde vakit yitirmeden dalgalı kura geçip Kemal Derviş gibi Washington’un dilini çok iyi bilen birini ekonominin başına geçirdiği ve IMF’nin tavsiyelerini yerine getirip kriz ortamından çıkmayı başardığı için O’Neill tarafından "örnek ülke" gösterilmiş olabilir. İkincisi, geçen yıl Türkiye’ye benzeri görülmemiş boyutlarda mali destek sağlanmasını onaylamış olan ABD yönetimi bu tercihinin doğruluğunu kanıtlamak için şimdi Türkiye’yi örnek ülke olarak göstermiş olabilir.

Büyüme önemli mi?
Ben ABD’nin ve IMF’nin Türkiye ekonomisinin büyümesine karşı olduğunu hiç sanmıyorum ama IMF ile mutabık kalınan programın ekonomimizin büyümeye geçmesi için yeterli olup olmadığını sorguluyorum. Öte yandan TÜSİAD Başkanı Özilhan’in hangi kaygılarla "bıçak kemiğe dayandı" dediğini de, bu konuyu kendisiyle ayrıntılı olarak konuştuğum için, biliyorum. Özilhan, bugüne dek yapılanları hiç küçümsemiyor, yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesini istiyor ama bütün bunların, ekonomiden çıkan paranın sisteme geri dönmesi ve büyümeyi ateşlemesi için yeterli olmadığını, tulumbaya bir miktar su dökülmeden çarkların dönmeyeceğini de görüyor: "Bugün gelinen noktada artık maşrapayla değil kovayla su dökmek lazım tulumbayı çalıştırmak için", diyen Özilhan ekonomi yönetiminin de, iş aleminin de "programın büyüme etabının modelini henüz kuramadığını" belirtiyor.
Aslında benim gibi Tuncay Özilhan da, Derviş’in birinci kaygısının "dengeleri korumak" ve IMF desteğini sürdürmek olduğunu anlıyor ama büyümeyi ertelemenin faturasının ağır olabileceğini de gözardı edemiyor. Haksız da değil bence.