Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Değerli dostlarım Enis Berberoğlu, Ercan Kumcu ve Salih Başağa, geçen akşam Güneş Taner'i konuk ettiler CNN Türk Masası programına. Kendi bakanlığı döneminde IMF (Uluslararası Para Fonu) ile bir anlaşma yapmak için hayli çaba harcayan ve manşet üreten ama bir türlü anlaşmayı yapamayan Sayın Taner, halen IMF ile yapılan anlaşma sonrasında uygulanmaya başlanan programla ilgili görüşlerini açıkladı. Taner'in açıklamaları arasında bana en ilginç geleni ise "başımıza bir taş gibi bağlanan" kronik yüksek enflasyonla rahmetli Turgut Özal arasında ilişki kuran anılarıydı.
       Sayın Taner'in ifadesine göre, 1983 yılında enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek (ve "ortadireği kurtarmak") vaadiyle iktidara gelen ANAP'ın daha sonra bu hedefi unutmuş görünmesi üzerine kendisi (yani Güneş Taner) Sayın Özal'a bu çelişkiyi hatırlatmış ve mealen şöyle bir cevap almıştı: "Olaya teknisyen olarak bakmakla politikacı olarak bakmak farklıdır. Şimdi biz ülkenin yarını için önemli olan altyapı yatırımlarını yapmak için bir fırsat yakaladık. Önceliği enflasyonu düşürmeye verirsek bu hamleyi tamamlayamayız. Onun için enflasyona katlanıp yolumuza devam edeceğiz."
       Sayın Taner'in bu açıklamaları 1986 yılında bir Taksim Toplantısı öncesinde ayaküstü konuşurken bana verdiği bir cevapla da örtüşüyor. Dünyadaki çok elverişli konjonktür nedeniyle enflasyonu tek haneli rakamlara indirme fırsatının doğduğu 1986 yılında bu fırsatın neden kullanılmadığını kendisine sorduğumda Sayın Taner, dışarıdan bulunan proje kredilerinin de desteğiyle bir yatırım atılımına girişildiğini, bu nedenle enflasyonla mücadeleye öncelik verilemediğini söylemişti bana.
       O dönemde yapılan altyapı yatırımlarının, örneğin telekomünikasyon alanındaki atılımın çok önemli olduğu ve Türkiye'ye çok şey kazandırdığı ileri sürülebilir. Ancak bu tercihin, kronik yüksek enflasyonu başımıza bela ettiği de bir gerçek.
       Şimdi 2000 yılına iddialı bir enflasyonu düşürme programıyla giren Türkiye'de ne yazık ki hala Özal'ın mirasının etkisi altında. Özal'ın mirası 2000 yılında karşımıza, "IMF ile yapılan programda belirlenen enflasyon hedefinin tutturulması çok önemli değildir, önemli olan şey enflasyonun geçen yıla göre düşüş trendine girmesidir" biçimine bürünerek çıkabilir. Geçen yıl ciddi oranda küçülen ekonominin bu yıl büyümeye geçmesi, dış borçlanmanın kolaylaşması, dış kaynak girişiyle bazı yatırımların gündeme gelmesi hükümetin başarı hanesine yazılabilir ve enflasyonda belirlenen % 20 - 25'lik hedefin tutmaması fazla önemsenmeyebilir. 2000'lere de bu mirasla girersek enflasyondan kolay kurtulamayız.



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr