Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Tam da Avrupa Birliği'ne kapağı atmaya heveslenmişken ilginç biçimde birbirini izleyen olaylarla sarsılan ve histerik savaş çığlıklarıyla bir kez daha MGK gündemine kilitlenen Türkiye'nin iç açıcı(!) halini ortaya koyan başka haberler de vardı dünkü gazetelerde.
       Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Derneği'nin her yıl açıkladığı ve yolsuzluğa en az bulaşmış ülkenin 1. sırada yer aldığı Dünya Yolsuzluk Endeksi'ne göre 1995 yılında 27. sırada olan Türkiye 1998'de 54. sıraya düşmüş. Yolsuzluk ve rüşvetçilikteki üstün başarımızı(!) dört yılda katlamışız.
       Merkez Bankası Başkanımız Gazi Bey, 10 milyon liralık banknotun kasım ayı başında tedavüle çıkacağını açıklamış. Hürriyet'teki habere göre 1997'de çıkarılan 5 milyonluk banknotun bile neredeyse "bozuk para" haline gelmesi 10 milyonluk banknotu bir ihtiyaç haline getirmiş. 1994'te 1 milyonluk banknotu çıkartan Türkiye, parasını dört yılda on kat daha ucuzlatma başarısını(!) göstermiş.
       Hürriyet'in İstanbul ekindeki haberde ise belediyelerin iflas ettiği belirtiliyor. Yatırım falan şöyle dursun maaş ödeyemez duruma düşen belediyeler benzeri görülmemiş bir borç batağında ve haciz yağmuru altındaymış.
       Olacak gibi değil, birkaç gazete daha okursam sağlığım bozulacak. Böyle durumlarda yeni bir yöntem buldum ben; ansiklopedi karıştırıyorum. Ana Britannica'nın 25. cildinde "para" maddesini ararken gözüm 75. sayfadaki "paranoit bozukluklar" maddesine takıldı.
       "Temelinde kuşkulanma ve kuşku sanrıları (hezeyan) olan bir grup hastalığa verilen ortak ad"mış "paranoit bozukluk". Atlayarak okumayı sürdürdüm:
       "Bilinen en eski paranoit bozukluk paranoyadır... Oldukça seyrek görülen paranoit bozukluklarda sistemli ve iyi düzenlenmiş sanrılar (hezeyanlar) vardır. Kişilik bütünlüğünün korunmasına karşın yaşam bu sanrılara göre ayarlanmıştır. Örneğin kıskançlık paranoyasında kıskanılan kişiyi izleyip gözlemek yaşamın temel amacıdır. Dava paranoyasında ise kişi haklılığını kanıtlamak için sürekli davalar açar, ama öte yandan işini ve toplumla olan bağını sürdürür. Paranoyada birey kendini çoğu kez olağanüstü güçlerle donatılmış olarak görür... Paranoit bozukluklarda temel düşünce biçimine, yansıtma mekanizması hakimdir. Örneğin güvensiz, içine kapanık ve yalnız kişi, bu durumundan ötürü kendine olan kızgınlığını karşısındakilere yansıtarak 'bana komplo kuruyorlar'a dönüştürür."
       Bunların bizimle hiç ilgisi yok tabii, paranın işlevlerinden çoğunu yerine getiremez hale düşen TL'nin durumuna üzülüp paranın kaç işlevi vardı diye ansiklopediyi karıştırırken gözüme takıldı işte.
      


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr