Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu fikir fukaraları, savaşa karşı çıkanların neden böyle davrandığını düşünmeye bile gerek görmeden, bütün savaş karşıtlarını aynı sepete koyup topluca alaya aldılar.Ben Saddam Hüseyin'e ve onun gibilere hiçbir dönemde sempati duymamış biri olarak, ABD'nin başına buyruk bir kararla Irak'a saldırmasına karşıydım. Çünkü savaşa ilke olarak karşı olmanın ötesinde, Irak saldırısının ABD'nin planladığı bir savaşlar zincirinin ilk halkası olduğunu görüyordum. ABD'nin Irak'ta bildiğini okuması ve istediği rejim değişikliğini savaş yoluyla gerçekleştirmesi halinde bunu diğer ülkelerdeki deneylerin izleyeceğini tahmin edebiliyordum. ABD şimdi giderek daha ucuza malolacak savaşlarla bütün ülkeleri, öncelikle de Ortadoğu ülkelerini hizaya getirme yoluna girmiştir. Buna karşı çıkmanın romantizmle, duygusallıkla falan hiç ilgisi yoktur. Amerikan tehdidi ve Tomahawk füzeleri, en dar görüşlü savaş borazancısının bile anlayabileceği kadar gerçektir. ABD'nin, geleneksel müttefiklerinin ve BM Güvenlik Konseyi'nin onayını almadan Irak'a saldırmasına karşı yükselen tepki, karşı tepkiyi de beraberinde getirdi. Savaşa karşı çıkanlara "Saddam yanlısı", "3. Dünyacı" ya da "romantik" gibi sıfatlar yakıştıranlar, ABD'nin beklenen zaferi elde etmesi üzerine daha da küstahlaştılar ve kendilerini iyice bir şey sanmaya başladılar. ABD, Ortadoğu'da statükoyu savaşlarla değiştirmek niyetinde Irak'tan sonra sıra kimde Lexus ve Zeytin Ağacı kitabıyla ülkemizde de tanınan, New York Times gazetesinin dış politika yazarı Thomas Friedman geçenlerde "Amerika'nın devrimci gücü" başlıklı ilginç bir yazı yazdı. Friedman'a göre ABD yeni ve "devrimci" bir yaklaşımla Ortadoğu'daki geleneksel, statükocu politikasını terkediyordu. Daha önce Ortadoğu'da kendine yakın bulduğu kralları ve diktatörleri destekleyen ABD, şimdi bölgeye demokrasi aşısı yapmaya ve bu yeni plana uyamayan rejimleri alaşağı etmeye kararlı görünüyordu. (International Herald Tribune, 3 Nisan 2003). IRAK BİR BAŞLANGIÇ "Demokratik Emperyalist" diye de nitelenen yeni muhafazakâr entelektüeller grubunun önde gelen teorisyeni Paul Wolfowitz (halen Savunma Bakanı Rumsfeld'in yardımcısı), Ortadoğu'da statükoyu bütünüyle değiştirmeyi hedefleyen iddialı dönüşüm planının da başmimarı. Wolfowitz, Arapların demokrasiye uyum sağlayamayacağını ileri sürenlere karşı "demokrasi fikrinin evrensel gücünü" savunuyor ve Irak'ta istikrarlı bir demokrasinin kurulması halinde bunun bölgedeki diğer ülkeler için güzel bir örnek oluşturacağını belirtiyor. (Wall Street Journal, 8 Nisan 2003)Wolfowitz'in iddialı planı, yalnızca İran ve Suriye gibi ABD'nin öteden beri uyum sağlayamadığı ülkelerde değil Suudi Arabistan gibi, yıllardan beri ABD'nin bölgedeki çıkarlarının bekçiliğini yapmış ülkelerde bile rejim değişikliğini öngörüyor. Söz konusu ülkelerde rejim değişikliğinin, Irak'taki gibi savaşa ve işgale gerek kalmadan gerçekleşmesini tercih edeceğini belirten Wolfowitz ekibi ve son dönemde bu ekibe daha da yaklaşmış görünen Başkan Yardımcısı Cheney, bu büyük planı gerçekleştirmek için yeni savaşların kaçınılmaz olacağının da farkındalar. Savaş halinin aslında insanlığın doğal hali olduğunu savunan ve 21. yüzyılda dünyanın yeni bir sürekli savaşlar dönemine girdiğini ileri süren bazı yeni çalışmalar da bu yaklaşıma teorik dayanak sağlıyor.Irak savaşında kullanılan ve Türkiye'de olduğu gibi Amerika'da da savaşı yorumlamaya çalışan emekli askerleri şaşırtan plan ve taktiklerin, aslında sürmesi beklenen savaşlar için birer deneme niteliği taşıdığı ileri sürülüyor. Irak'taki kara harekatında belirleyici rol oynayan 3. Piyade Tümeni ile birlikte savaşa katılan (ve daha sonra bir kazada hayatını kaybeden) ünlü gazeteci Michael Kelly, savaş alanından yazdığı ilginç haberde, bu savaşta "oluşum halindeki yeni bir askeri doktrinin test edilmekte olduğunu", ayrıca yeni komuta - kontrol sistemlerinin de savaş alanında denenmekte olduğunu açıkladı. (The Wall Street Journal, 1 Nisan 2003). Irak'ın işgali, ABD yönetiminin Ortadoğu'da uygulamaya kararlı göründüğü kapsamlı dönüşüm planının ilk aşaması. Irak'ta kurulması tasarlanan işgal yönetiminde enformasyon bakanı olması beklenen eski CIA Direktörü James Woolsey, Irak savaşının aslında 4. Dünya Savaşı'nın başlangıcı olduğunu belirterek şöyle diyor: "Bu savaş, teröre karşı bir savaş olmanın ötesinde, bizim 20. yüzyıl boyunca inşa edip savunduğumuz liberal uygarlığı tehdit eden Arap ve Müslüman dünyasına demokrasi götürme savaşıdır... Bu savaş, tarihsel nedenlerle demokrasiye geçemeyen Ortadoğu'nun çehresi tamamen değişene dek sürecektir. Amerika son 100 yılda 4. kez daha ayağa kalkmıştır ve bu savaşı bölgeye özgürlük getirene dek sürdürecektir." (The Guardian, 8 Nisan 2003.) SURİYE SIRADA MI? Kimse olan biteni yanlış anlamasın, ABD'nin gözü kara ve bölgemizi altüst edecek büyük bir maceranın henüz en başındayız. oulagay@milliyet.com.tr Bütün bunlar Irak'taki askeri operasyonun ve işgalin yalnızca bir başlangıç olduğunu, ABD'nin bölgedeki "devrimci dönüşüm"ü tamamlamak için yeni ülkeleri hedef seçeceğini gösteriyor. Deneyimli gazete yorumcusu William Pfaff, 10 Nisan tarihli International Herald Tribune gazetesinde yayımlanan yazısında "Listede şimdi hangi ülke var?", diye sorarken demokratik - emperyalist ekibin ağır toplarından Richard Perle, listedeki ilk ülkenin Suriye olabileceğini açıklıyor ve bu ülkeye "ayağını denk al" uyarısında bulunuyor. (I. Herald Tribune, 12 - 13 Nisan 2003.) ABD'nin dün Suriye'ye verdiği ultimatom da Irak'ın yanıbaşındaki Suriye'nin ABD için ucuza malolacak yeni bir denemenin hedefi olabileceğini düşündürüyor.