Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye bugün hangi noktada? Buradan geleceğe nasıl bakabiliriz? Bu noktadan sonra, borsacıların sevdikleri deyimle, "hangi beklentileri satın alabiliriz?" Önce birkaç saptama yapalım:
       * 18 Mayıs günü, bu yazının okunduğu saatlerde Galatasaray'ın UEFA Kupası serüveni de, umarız bir zaferle, noktalanmış olacak ve Türkiye yeni bir gündemle önüne bakabilecek.
       * Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimini, öyle krizlere falan yol açmadan, kendi kuralları içinde çözdü. Değişime açık olduğu izlenimini veren bir hukuk adamını cumhurbaşkanı seçti.
       * Hükümet görevinin başında. Başbakan Ecevit'in sağlık durumu insana pek güven vermiyor ama şimdilik görevini sürdürmesine engel bir durumu yok gibi görünüyor.
       * Enflasyonla mücadele cephesinde iyimser olmak için erken ama umut verici sinyaller alınmaya başlandı.
       * IMF, Türkiye'ye yeşil ışığını sürdürüyor, Dünya Bankası da hoşgörülü davranarak öngörülen krediyi vereceğini açıkladı. Bankanın Başkanı Wolfensohn'un Türkiye'yi ziyaret edecek olması da Dünya Bankası desteğinin artarak sürebileceği umudunu yaratıyor.
       * Tantan ve ekibinin sürdürdüğü "Umut Operasyonu" da "faili meçhul" döneminin kapanacağı konusunda umut veriyor.
       Tüm bu gelişmelerin bazı olumlu beklentiler yarattığı ortada. Türkiye (1) Avrupa'nın bilinen standartlarına da uygun bir devlet ve demokrasi anlayışına kavuşma; (2) Siyaseti belli grupların güdümünde bir menfaat dağıtma mekanizması olmaktan çıkarma; (3) Çetelerden arınmış bir devlet yapısına geçme; (4) Enflasyonu bünyesinden atarak küresel rekabete uyum sağlayacak bir ekonomiye kavuşma; (5) Bütün bunların sonucunda dış dünyadan çok daha büyük miktarlarda sermaye ve teknoloji desteği sağlama konusunda ciddi bir fırsat yakalamış görünüyor.
       Ancak bu fırsatların daha somut beklentilere dönüşebilmesi için birkaç noktada hükümeti bekleyen önemli sınavlar var. Tarım kesiminde yapılacak düzenlemelerin niteliği ve topluma benimsetilmesi; işçi ve memur kesiminin enflasyonla mücadelenin önemi konusunda ikna edilmesi; özelleştirme programının aksamadan sürmesi; banka kesimindeki düzenlemelerin daha fazla geciktirilmemesi, programın hedeflerine varması ve dış desteğin sürmesi açısından büyük önem taşıyor.
       Gelinen noktada en büyük tehlike ise hükümetin bu zor görevler karşısında bocalamaya başlaması ve her partinin kendi seçmenine dönük siyaset yapma hevesine kapılması. Bu anlamda "siyasetin canlanması" bugün yeşeren umutların bir anda sönmesine yol açabilir.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr