Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mark Weisbrotu yakından tanımıyorum. Prof. Erinç Yeldan ise, benim ölçülerime göre ciddiye alınması gereken çalışmalara da imza atmış bir akademisyenimiz. Öteden beri IMF politikalarına karşı olan Prof.Yeldanın Türkiyenin son yıllarda izlediği IMF destekli politikaların ülkeyi çıkmaza götürdüğünü ileri süren bir yazıya imza koyması hiç de şaşırtıcı değil aslında. Ancak Türkiye ile ilgili her iddianın Avrupada ve bütün dünyada büyük bir dikkatle izlendiği bir dönemde, etkili bir gazetede yayımlanan bu yazıyı okuyunca doğrusu şaşırdım ve şu soruyu sormadan edemedim: Konuyla ilgili herkesin bildiği bazı verileri çarpıtmayı da göze alarak, Türkiye ekonomisinin Arjantindeki gibi büyük bir felakete sürüklenmekte olduğunu iddia etmek şu ortamda kime ne yarar sağlayabilir? Evet yanlış okumadınız, Türkiye ekonomisi büyük bir krizin eşiğine gelmiş, "Türkiye yeni bir Arjantin olmaya" adaymış. Bu şaşırtıcı kehanet, dünyanın önde gelen gazetelerinden International Herald Tribune (IHT) gazetesininin 4 - 5 Aralık 2004 tarihli sayısında yer alan Erinç Yeldan ve Mark Weisbrot ortak imzalı ve "Bundan sonraki Arjantin Türkiye mi" başlıklı yazıda yer aldı. Bu soruya cevap ararken The Economist dergisinin geçen yılki yıllığında (The World in 2004) yer alan Türkiye ile ilgili felaket senaryosu geldi aklıma. Geçen yıl 23 kasım günü bu köşede okurların dikkatine sunduğum bu senaryoya göre, Türkiye ekonomisi 2004 yılında büyük bir krize sürüklenerek % 4.5 küçülecek, enflasyon yeniden üç haneli rakamlara çıkacak ve Avrupa Birliği yolundaki atılan adımlar Türkiyeyi ikiye bölecekti. The Economist gibi güvendiğim bir yayın organının yıllık sayısında yer alan bu şaşırtıcı kehaneti sorgularken ihtiyatlı davranmış ve "acaba bizim bilmediğimiz bir şeyler bildikleri için mi böyle senaryolar yazıyorlar?" sorusunu sormuştum.Aradan geçen sürede yaşananlar The Economist yıllığında bütün dünyaya duyurulan bu felaket senaryosunun bir bilgisizlik ve basiretsizlik şaheseri olduğunu kanıtladı. Küçüleceği iddia edilen Türkiye ekonomisi 2004de dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olmaya aday.Şimdi Yeldan ve Weisbrot imzalı yazıda yer alan bazı iddialar da ilginç göründü bana. Örneğin "Türkiyeye gelen yabancı doğrudan yatırım sermayesinin 2000den beri sürekli olarak azalmakta olduğu" iddiasının 2004 yılı verileriyle nasıl bağdaştığını merak ettim. Bu yıl Türkiyede özel sektörün makine - teçhizat yatırımında tam bir patlama yaşanırken bunun "Türkiyede üretim kapasitesini artıracak yatırım yapılmadığı" iddiasıyla nasıl bağdaştırılacağını da merak ettim. Yeldan ve Weisbrot, 2004 yılının aralık ayında ortaya attıkları bu iddiaları bizim bilmediğimiz hangi güncel verilere dayandırıyor acaba? Türkiye ekonomisinin karşılaşabileceği riskleri ortaya koymak iyi de rakamları çarpıtmayı da göze alarak bir felaket senaryosu yazmaya ve Türkiyenin bugünkü durumu ile, para kurulu uygulaması altında bambaşka bir süreç yaşayarak krize sürüklenen Arjantin arasında böyle bir paralellik kurmaya ne gerek var acaba? The Economistin zırvası Cuma günü okuduğum "Tanımadığı kız için üniversiteyi yaktı" başlıklı inanılmaz haberi Vatan gazetesinden aktarıyorum: "Konya Selçuk Üniversitesine ait iki kimya laboratuarı ile bir sınıfı Antalyalı dönerci Adem Değirmencinin kundakladığı ortaya çıktı. Değirmenci, telefonda tesadüfen tanıştığım kız adının Melisa Ateş olduğunu, bu üniversitede okuduğunu söyledi. İki yıl konuştuk ve ona aşık oldum. Buluşmak için Konyaya geldim. Yirmi gün otelde kaldım. Telefonlarıma çıkmayınca okul kayıtlarını inceledim. İsmine rastlamayınca işletildiğimi anlayıp çılgına döndüm dedi. Hatayda bulunan ve asıl adı Nurdan Özden olan genç kız ise, Başka bir GSM hattından arandığımda hediye kontör kazanıyordum. Adem ile kontör kazanmak için konuşmuştum dedi."Dönerci Adem, üniversiteyi yakmadan ne yaptığını bir düşünebilseydi keşke... oulagay@milliyet.com.tr Üniversiteyi yakmadan