Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Ömür boyu nafaka ödemeyelim’ KAMPANYASI

Erkeklerin en ciddi örgütlenme ve kampanyaları, bedelli askerlikle ilgili olmuştu.

Tahminen ikinci en büyük örgütlenme de ömür boyu yoksulluk nafakası ödememek adına sağlandı ve kampanyası yürütülüyor şu sıralar. Örgütlenmenin mantığı, “Altı ay evli kalıp da, ömür boyu nafaka ödemek adil değil” ya da “Avrupa’da
ömür boyu nafaka yok” gibi cümlelerle özetlenebilir.

Sosyal medyada yazılanların bir kısmı meramını daha mantıklı cümlelerle anlatmış, diğer kısmı “İkinci eşime ayıp oluyor” diye başlamış, bazıları, “Emekli olmak için ben 30 yıl çalışıyorum, evlen-boşan bir senede emekli oluyorlar bu nafaka sayesinde” diye devam etmiş.

Haberin Devamı

Siyaset kurumu, Avrupa’daki örnekler, evlilik süresi kadar nafaka ödenmesi gibi öneriler üzerinde çalışıyor şu sıralar...
Bu sürerken, illa ‘ömür boyu nafakaya yasak gelsin’ isteyen arkadaşlara sormak istediğim sorular var:

- Mesela erkekler genellikle kıskançlık sebebiyle eşlerinin çalışmasına izin vermez ya da işinden istifa ettirir. Ekonomik hayata sokmadığın ya da o hayattan çektiğin kadın, boşandıktan sonra ne yapacak acaba?

- Evlendikten sonra üniversite hayatı yarıda bıraktırılmış kadınlar yok mu? Hadi okulu bitirmiş ama tek gün çalışmasına izin verilmemiş bir kadın, örnek 40 yaşından sonra, nasıl iş bulacak?

- Çocuklu evliliklerde baba, çocuğa nafaka ödüyor diyelim. Tüm gününü evladına ayıran anne o zaman nasıl çalışacak ve iş bulacak?

- Bu ülkede aldığı nafaka bedeliyle tatile gidebilen, istediğini alabilen kaç kadın var?

- Bu ülkede boşanmış kaç kadın hayatına bir başkası girdiği için, eski kocası tarafından öldürüldü haberiniz var mı? Sosyal hayat hakları yok, bu gidişle onurlu yaşam hakları da mı olmasın?

Her evlilik ve boşanma farklı bir durumdur. Bazı evlilikler vardır ki ömür boyu nafaka ödenmesini gerektirebilir. O yüzden toptan bir yasağı savunmak adil de değil, doğru da...

‘Ömür boyu nafaka ödemeyelim’ KAMPANYASI

CSI İSTANBUL...

Osmanlı tarihini, koca bir imparatorluğun en parlak dönemini, bir televizyon dizisi sayesinde merak edip, öğrenmeye başlamıştık. Şimdi de bir gazetecinin Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda kaybedilmesiyle CSI dizilerinin mantığını çözmeye başladık. Uzmanlar, parçalanan bir cesetten geriye, çok sayıda DNA izi kalacağını anlatıyor televizyonda...

Haberin Devamı

Ortalığa ya da duvarlara saçılan kan izlerinin nasıl bulunacağını öğreniyoruz muhabir arkadaşların anonslarından. Daha anlatılmadı ama ben söyleyeyim, duvarlara sıçrayan
kan izlerinin açılarına bakarak da cinayetlerin nasıl işlendiğini ortaya çıkarabiliyor polisler.

“Bitti mi?” derseniz, bitmedi elbette... Bir cinayet alanının nasıl temizlenmeye çalışıldığından tutun da, duvarlardaki taze boya ya da yeni atılan betonun bile ne kadar şüphe uyandıracak adımlar olduğunu da öğrendik. Hayatımız televizyon
üzerinden şekilleniyor bizim.

Her zaman ve her olayda böyle maalesef...

BEN YORULMAM NETFLIX!

Çekenlerin bile “Irkçı bir film yaptık” diye özür dilediği, Türk düşmanı, ‘Geceyarısı Ekspresi’ filmini gösterimden kaldırmasını istemiştim Netflix’ten...

O yazımın çıktığı gün dahil,
tam 15 e-posta aldım Netflix’ten.

Haberin Devamı

Yeni filmler ya da yeni başlayan sezonlara dair tüm basın bültenlerini paylaştılar ama ‘Geceyarısı Ekspresi’ne dair tek laf etmediler. Belki utanıp, gürültü çıkarmadan kaldırırlar dedim ama onu da yapmadılar. Tahminen “Her gün yazacak hali yok ya, susalım, geçer” diye düşündüler ki böyle zanneden çok şirket var Türkiye’de... O zaman haberiniz olsun hanımlar beyler, o film durduğu ve Netflix tek kelime etmediği sürece, her çarşamba ve cuma günü bu köşede yer almaya devam edeceksiniz. Sizden istenen şey sansür değil, baştan sona ırkçılık kokan bir filmi kaldırmanız.

Eğer ‘Geceyarısı Ekspresi’ kalkmayacaksa, o zaman tüm siyahileri hırsız, tecavüzcü, ırkçı buna karşılık beyaz örgüt Ku Klux Klan üyelerini de toplumu kahraman gösteren ‘Bir Ulusun Doğuşu’ filmini de ekleyin platformunuza...

‘Ömür boyu nafaka ödemeyelim’ KAMPANYASI

Markete gitmeden okunacak yazı...

Dünyanın en pahalı şehrindeki domatesin kilogram fiyatı 57 TL... Patatesin kilosu 21, ekmek 32 TL... Şehrin pahalı bir bölgesinde 85 metrekare evin aylık kirası 32 bin TL, en ucuz, 45 metrekare evin kirası ise 9 bin 800 TL... Bir litre benzin 11 TL, bildik bir marka kot pantolonun fiyatı 427 TL... Elmanın kilosu da
49 TL deyip, bitireyim listeyi...

Fiyatlarından alıntı yaptığım, dünyanın en pahalı şehrinin
nüfusu sadece bin 800 kişi.

Bermuda takım adalarının başkenti Hamilton sözünü
ettiğim şehir.

Dünyanın en pahalı şehri, kendisi ufak ama aklınıza gelecek her ürün ateş pahası.

Eğer bugün ya da yarın markete gidecekseniz, bu yazıyı yanınıza almanızı öneririm.

Bu rakamlara bakıp, halimize şükredebiliriz...