Ben de Merkel’e soracağım...
- 2015 yılında ‘netzpolitik.org’ adlı internet sitesinde çalışan iki gazeteci, Alman Anayasayı Koruma Dairesi’nin, interneti gözetleme faaliyetlerini artırmayı planladığına dair yayınladıkları bir haberde, devlet gizli belgelerinden alıntılar yaptı. Alman Yargısı, her iki gazetecinin ‘casusluk ve vatana ihanet’ suçlamasıyla yargılanmasına karar verdi.
- 2016 yılında Almanya’nın en büyük hafif silah üreticilerinden biri olan Heckler & Koch ile Federal Hükümetin, Meksika’ya yasadışı silah satışı için yasaları zorladığını gösteren belgeleri Ölüm Şebekesi adlı kitapta yayımlayan 5 gazeteci hakkında, gizli belgeleri yayımladıkları için soruşturma açıldı.
- Ülkenin en önemli basın kuruluşlarından Der Spiegel’in binası 1962 yılında polis tarafından basılmıştı. Baskının nedeni, Batı Almanya Ordusu’nun NATO standartlarına göre zayıf olduğunu gösteren bir rapordu. Derginin genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürleri, haberi yapan muhabir hapse atıldı. O dönem Almanya Başbakanı olan kişi şimdi adını taşıyan vakıf çok ünlü olan Konrad Adenauer’dı.
- Bunları yazarken unutmamız gereken bir isim daha var. Frankfurter Allgemine Zeitung’un eski editörü, Ortadoğu Uzmanı Udo Ulfkotte,
2014 yılında piyasaya çıkan “Satılmış Gazeteciler” kitabında CIA’in, Alman Gizli Servisi yardımıyla oluşturduğu Örümcek Ağı Sistemi ve dünya üzerinde satın aldığı kalemlerden söz etmişti. Hatta Türkiye’den de belirli isimlerin bu ağın parçasını olduğunu söylemişti.
İmkân bulursam ben de Merkel’e soracağım bunları...
İngiltere ve ABD’de basın özgürlüğü...
Basın özgürlüğü söz konusu olduğunda Batı’nın kalan kısmı pürü pak mı acaba.
- İngiltere solunun gazetesi The Guardian, ABD ve İngiliz istihbaratının vatandaşlarını nasıl takip ettiğini gösteren Snowden belgelerini haber yaptı. Ardından Başbakan’ın emriyle gazeteyle irtibata geçildi. Dava açma tehditleri sonucunda, Guardian yönetimi, iki istihbarat elemanının gözetiminde elindeki diskleri imha etti. Bu sırada haberi yapan muhabirinin sevgilisi Heatrow havalimanında 9 saat boyunca sorgulandı, bir sürü şey oldu.
- James Rosen, ABD’nin Fox News kanalının en önemli isimlerinden biriydi.Gizli bir Kuzey Kore raporuna dair makale yazdı.
Obama Yönetimi döneminde casusluk suçlamasıyla hakim karşısına çıkarıldı.
- Bush yönetiminin CIA’yi nasıl yasadışı kullandığını anlatan ‘State of War’ kitabını yazan New York Times muhabiri James Risen, kendisine bilgi sızdıran haber kaynağını açıklamayı reddettiği için 18 ay hapis cezası aldı.
En ağır bedeli biz ödedik...
Türkiye’nin en talihsiz tarihlerinden birisidir 6-7 Eylül olayları.
Olayların başlamasına ve yayılmasına neden olan ve İstanbul Ekspres Gazetesi normalde sadece 20 bin adet basılırken o gün için hazırladığı ikinci baskı sayısı tam 290 bin adetti,
Radyoda saat 13:00’de verilen “Selanik’te Atatürk’ün evi bombalandı” haberinden yola çıkıp saat 16:30 kadar kalıpları hazırlayıp, 290 bin adet gazete basıp, dağıtmak hiç de kolay iş o günün şartlarıyla.
Sonradan ortaya çıktı ki, bombayı atan bir Türk öğrenci, bombayı diplomatik kuryeyle getiren de bir konsolosluk görevlisi çıkmıştı.
Yıllarca derin devlet operasyonu dendi 6-7 Eylül 1955 olayları için.
Zaman içerisinde anlaşıldı ki, bu olay, aslında en çok İngiltere’nin işine yaradı, hatta İngilizlerin 1954’te “Atatürk’ün evinin duvarına tebeşirle yazı yazılsa bile sorun olur” diye yazdıkları da ortaya çıktı.
Ne ilginç değil mi, yaşanan ayıp,en çok, o sırada Londra’da, Kıbrıs Konferansı masasında olan Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu zor durumda bıraktı.
