Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde televizyon dizilerinin etkisini konuşuyoruz geçtiğimiz haftadan beri.

Televizyon, özellikle de diziler Türkiye’de toplumu etkiler, aksi olsa, ‘Kurtlar Vadisi’ dönemlerinde, ağır abi kılık-kıyafetiyle dolaşan 15 yaşında gençler olmazdı.

Ancak tüm suçu televizyona, özellikle dizilere atmanın da bir anlamı yok. Trafikte çıkan kavgalarda en fazla insanın, pisi pisine öldüğü ülkelerden biriyiz.

Sadece dizilerde değil, modadan tutun da yemek yarışmasına kadar her türlü yapımda kavga var.

Haberin Devamı

Hadi bunların bir kısmı kurmaca diyelim, siyaset tartışılan programlara konuk olarak çağrılanlar en fazla bağıran, en kavgacı tipler değil mi?

Şiddet seven ve hemen her fırsatta başvurulan bir ülkede topu televizyon dizilerine atmak, büyük kolaycılık.

Kadına şiddete karşı en sert yasaları çıkarmış olsak bile Türkiye’nin bu konuda bir kültür problemi var.

Değişim eğitimle başlar ama okullarda kadın-erkek eşitliğine dair tek bir ders okutulmuyor.

Kaldı ki şiddeti sadece dayak ya da öldürmek olarak ele almak bile başlı başına bir hata.

Bir erkekle aynı işi yapıp da terfi alan kadının arkasından, “Patronla flört etti” ve “Mini eteği sayesinde terfi aldı” demek de bir şiddet.

Kadına şiddetle mücadelenin yüzdesi olmaz, şiddete karşıysanız, yüzde 100 karşı olursunuz ya da olmazsınız.

O yüzden kadınlara dair çıkarılmış dedikodulara eşlik etmenin de aslında şiddetin bir parçası olduğunu anlamak ve ona göre konum almak gerekiyor.

Bugün tüm dizilerin senaryosuna el atsanız, her dizide kadınları baş tacı etseniz bile, kültür değişmedikçe kadına şiddet bitmez bu ülkede...

DİZİ SEYRETTİĞİNİZ İÇİN KADIN DÖVER MİSİNİZ

Homeros’u kullanamamak

 

Dünyada adı daha fazla tanınmış bir yazar yok.

Dünyada kitapları daha fazla satan bir başka yazar da yok.

Adını tüm dünyanın ezbere bildiği tek yazar, ‘İlyada ve Odysseia’ destanlarının yazarı Homeros, İzmir’de doğmuş ve orada yaşamıştır.

Bugüne kadar İzmir, bu büyük fırsattan hiç yararlanamadı.

Hatta orayla hiç alakası olmayan ve Samsun Terme civarında yaşadıkları bilinen Amazonlar’ı, İzmir’e yerleştirmeye çalışanlar oldu ama Homeros hep ıskalandı.

Haberin Devamı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’le daha başkan seçilmeden önce radyo yayını yapmıştım, şehrin Türkiye’nin kültür başkenti olmasını istiyordu.

Homeros sadece kültür değil, turizm açısından da İzmir’e büyük katkı sağlayabilir.

Yunanistan’ın Bergama’dan az tarihi eserle, Akropol sayesinde Atina’ya çektiği turist sayısını bir düşünün...

Belki evrensel kanallarda yayınlanacak bir belgesel, belki de dev bütçeli bir filmle İzmir ve çevresini anlatmamız mümkün olacaktır.

Şaka değil, Morgan Freeman, ‘İnancın Hikayesi’ belgeseli için yıllar önce Göbeklitepe’ye gelince, tüm dünyadan turistler de gelmeye başladı o bölgeye.

İzmir, bu şansı iyi kullanırsa, Homeros, asırlar sonra doğup büyüdüğü şehrin kaderini değiştiren adam olabilir pekala...

DİZİ SEYRETTİĞİNİZ İÇİN KADIN DÖVER MİSİNİZ

‘Cilt Bakımcım Sensin’

Türkiye’nin renkli televizyon ekranına bir program daha eklendi, adı ‘Kuaförüm Sensin’...

Bu gidişle gelecekte, ‘Cilt Bakımcım Sensin’ gibi en iyi siyah nokta sıkma temizleme yarışmaları da ekrana gelirse hiç şaşırmayacağım.

Haberin Devamı

Neyse ki, RTÜK kuralları gereği en azından ‘Lazer Epilasyoncum Sensin’ gibi bir seçenekle karşılaşmayacağız ama...

Şaka bir yana, kadın seyircinin sadece bu tür formatlardan hoşlandığını düşünmek çok doğru bir bakış açısı değil.

DİZİ SEYRETTİĞİNİZ İÇİN KADIN DÖVER MİSİNİZ

Dünyanın en nefret sorusu...

Neredesin?

Bu dünyada en fazla sorulan ve en gıcık eden sorudur herhalde...

Çevremde bir sürü insan telefonu açtığında bu soruya muhatap oluyor ve garip bir şekilde hepsi cevap vermeye çalışıyor.

‘Neredesin?’, ‘Nasılsın?’ ve ‘İyi misin?’ gibi bir soru değil... ‘Merhaba’, gibi bir selamla cümlesi de değil...

Acaba ne zaman farkına varacağız, bu sorunun çok saçma olduğunu?

DOKTOR BU NE?

Fotoğrafta gördünüz kadın, Tayland Kralı’nın resmi metresi...

“Nasıl bir sıfat o?” demeyin, bilmiyorum. Bildiğim, bu işin bir töreni olduğu hatta Kraliçe’nin de resmi metres törenine katıldığı.

Her neyse, bir halkla ilişkiler faaliyeti olarak resmi metresin fotoğrafları paylaşıldı.

Resmi metres, hem hemşire hem de savaş pilotu ama bu kareye bayıldım.

Paraşütle atlamadan önce köpeğiyle uçağa binmek ve oradaki komutana köpeğini taşıtmak ilginç bir durum olmuş.

Kızmasınlar ama bakarken çok güldüm bu kareye...

DİZİ SEYRETTİĞİNİZ İÇİN KADIN DÖVER MİSİNİZ