Özge Ökten

Özge Ökten

-

Tüm Yazıları

Bizim kuşağın kadınları, beyaz atlı prensin attan düşüp öldüğünü kabul etti. Erkekleri de anneleri kadar güzel yemek, ütü ve ev işi yapan kadının bir daha dünyaya gelmeyeceğine inandılar. Durum böyle olunca artık kafalar rahat. Kimse aşkı aramıyor, şansını zorlamıyor. Şimdilerde tüm flörtler kendi kendimizle; cilveler, övgüler hep kendimize. ‘Narsizm’ aldı başını gidiyor. Kimsenin kimseye eyvallahı yok! eskilerin deyişiyle. Yalnız güvenlik kalkanlarımız sonuna kadar devrede de olsa, yine de bizi bekleyen büyük bir tehlike var: Sosyal Medya.

Haberin Devamı

Akıllı ötesi, süper zeki telefonlarımızda Facebook’la başlayan, Twitter’la süren, Instagram, Swarm ve türevleriyle de doruk noktaya erişen cep telefonu uygulama furyası, güvenlik kalkanlarımız için büyük tehdit oluşturuyor. Bunun farkında olanlar direniyor, olmayanlar ise nette sörf yapmayı sürdürüyor.

Bir de böyle mi denesem?

Şanslı sörfçüler deniz kızlarına, yakışıklı korsanlara rastlarken; şanssızları köpek balıkları avlıyor.

Tüm bunların yanında, bir de yeşil panjurlu arkadaşlık siteleri var ki bana sorarsanız, asıl hikayeler orada. Eğer bir sosyolog olsaydım, arkadaşlık sitelerindeki ‘Görünmez profiller’ üzerine sayfalarca kitap yazabilirdim sanırım. Böyle diyorum ama biliyorum ki, hayatın içinde hayal kırıklığı yaşayan, umduğunu bulamayan ya da “Bir de böyle deneyeyim” diyenlerin, kafalarını dağıtmak isteyenlerin buluştuğu arkadaşlık sitelerinde mutluluğu bulanlar da yok değil.

İşte tam bu noktada, sizlere önereceğim nefis bir Bo Prodüksiyon yapımı var. Tito ve Dilek Sever’in yazdığı, Levent Özdilek’in yönettiği, Akasya Asıltürkmen’le Ozan Akbaba’nın rol aldığı ‘İnternette Tanışan Son Çift’, günümüz kadın erkek ilişkilerini sosyal medya üzerinden o kadar güzel anlatmış ki, tiyatro sezonunu bu oyunu izlemeden kapatmak olmaz. ‘İnternette Tanışan Son Çift’ haziran ayında Cihangir Bo Sahne’de olacak. Söylemesi benden, izlemesi sizden…

Sınırlarla ayrılan insanlar
Cumartesi günü Cevahir Sahnesi’nde, havanın ruhuna uygun düşmesini de fırsat bilerek, Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Parkta Güzel Bir Gün’ adlı oyunu izledim. Arthur’la Olivia’nın güzel bir gün geçirmek umuduyla geldikleri parkta karşılaştıkları sürpriz ve sonrasında yaşadıkları, Sinem Bilgin ve Birkan Görgün tarafından o kadar gerçek ve doğal oynandı ki, tiyatronun anlatım gücüne bir kez daha hayran kaldım. Görev aşkıyla yanıp tutuşan acemi sınır muhafızı ‘Reiver’ rolüyle Fatih Topçuoğlu’nun, ülkenin yeni sınırlarını belirlemek üzere sahneye girişiyle birlikte, seyircisini politikayla komedinin birlikte yürüdüğü bir öyküde sürükleyen oyun, çağdaş bir metin olarak oldukça başarılı yorumlanmış.
Ait olamamanın çaresizliği
Hiç beklemedikleri bir durumun tam ortasına düşen Olivia’yla Arthur’un sistemle olduğu kadar, kendi kimlikleriyle de yaşadıkları sorunlar, iki sevgiliyi ilişkilerine dair pek çok şeyi sorgulamaya itiyor oyunda. “Tanıdığınız düşman, tanımadığınız dosttan iyidir” diyerek anlamaya çalışıyorlar kendilerine dayatılanları. Aidiyetlerini korumaya çalışırken, çaresizlikleriyle yüzleştiriyor onları parkta olup bitenler. Bölge tiyatroları turnesi kapsamında İstanbul’a gelen ‘Parkta Güzel Bir Gün’ün yazarı Kieran Lynn, yönetmeni ise Kuvvet Yurdakul… Bölünmüşlüğün, ayrı bırakılmışlığın ve kimliksizleştirilmenin trajikomik öyküsü olan oyun, en az güzel bir gün ve gücü yadsınamaz bir otorite kadar gerçek, bir o kadar da hayatın içinden…